Getting your Trinity Audio player ready... |
CHP 37. Kurultayının gündeminde program değişikliği de var. Bu nedenle bir taslak hazırlandığı söyleniyor ama bundan hiç kimsenin haberi yok.
Öte yandan genel başkan adayları da değişim istiyorlar ama programlarından kimsenin haberi yok.
Anlaşılan her iki tarafta değişim istiyor da nasıl bir değişim ondanda kimsenin haberi yok?
Genel merkez, Altı Ok ilkelerini öteleyen bir anlayışla sağa kayan bir yol izlerken, rakip adaylarda sadece yönetenler değişsin istiyor o kadar.
O zaman CHP’de yapısal bir değişiklikten söz edebilir miyiz? Hiç sanmam.
Her iki tarafında değişimden anladıkları koltuk bizim olsun yeter anlayışı.
İşte böyle bir ortamda sadece tavandan belirlenen delegelerle toplanılacak, adına da parti içi demokrasi denilecek.
Değişimden kastedilen sadece genel başkan ve ekibinin değişimi ise; bu zaten 80 sonrası CHP’nin gündeminden hiç düşmedi ki.
Biliyorsunuz Sayın Kılıçdaroğlu parti içi demokrasi diye gelmişti ya, hala bekliyoruz parti içi demokrasiyi.
Kılıçdaroğlu, Karamollaoğlu’yla ittifak görüşmesinde; Altı Ok ve kuruluş ilkelerine sahip çıkarak parti içi demokrasiyi savunanlar için ‘’esas muhafazakâr parti biziz. Bizde bir emekli öğretmenler grubu var, biz değişim dedikçe onlar değişime ayak diretiyorlar’’ diyerek değişimin adını ‘’sağda ittifak’’ olarak koymuştu.
İşte bu anlamda baktığımızda CHP’nin sorunu ideoloji ve örgütlenme sorunu olduğunu görebiliriz.
İktidar olabilmeyi sağa açılmak olarak algılayıp CHP’yi yönetirseniz, çağdaş sol anlayışta bir değişim yapma olanağınız olmaz.
Eğer olsaydı tüzüğünde kendisini sol, demokratik sol olarak tanımlayan bir parti, Altı Ok’un devrimcilik, halkçılık, laiklik ilkelerini bir tarafa bırakarak sağa göz kırpar mıydı?
O zaman teşhisi doğru koymamızda yarar var. Teşhisi doğru koyarsak tedavi yönteminde de kolayca anlaşabiliriz.
Peki, o zaman değişim nasıl olmalı?
Sol, Demokrat Sol Partiler program partileridir. Örgütlenmelerini bu doğrultuda yaparak iktidar alternatifi olurlar.
Program partilerinde üyeler asli unsurdur.
Bu gün CHP’ye baktığınızda üyenin göstermelik olarak delege seçimlerinden başka hiç bir yetkisi ve önemi yok. O delegeyi de tavan, onlarda tavanı belirlemekte zaten.’’ Seçeyim seni seç beni’’ ne güzel sosyal demokrasi değil mi?
Hâlbuki solda örgütlenme tabandan tavana olur. Liderler, deneyim, performans ve liyakate göre seçilirler ve en önemli özellikleri de güvenilir olmalarıdır.
Peki, CHP’de genel başkan değişimi nasıl oldu? Algı yönetimleri ile.
O zaman ülkede rejim değişirken etkisiz kalanlar tepeden yapısal değişim yapacağız demeleri sosyal demokrasiye aykırı değil de nedir? O zaman çözüm nedir?
Çözüm demokratik bir tüzük, parti içi demokrasi ve halka umut veren bir programla güçler ayrılığını getirebilecek bir yönetim anlayışı.
Değişim tabandan başlar. Sokak örgütlenmesiyle kademe kademe değişim gerçekleşerek bilgi birikimi, emek, deneyim ve liyakate göre örgütlenme yapılır.
Bu nedenle bu değişimi yapacak olan algı yönetimleriyle gelenler değil, partinin gerçek sahipleri olmalıdır, yoksa:
Machiavelli’nin, ‘’Toplam Sıfır İktidar’’ tezini CHP sürekli muhalefette kalarak kanıtlama durumunda kalacaktır.
Bu nedenle, CHP’’Bağımsız ve Özgür bir Türkiye’yi’’ oluşturabilmek için iktidar alternatifi olmak zorundadır ve bunun içinde kurucu anlayışa göre örgütlenmelidir. Çare Altı Ok ve sosyal demokrasi ilkeleridir. Başka da bir çözüm yok.
Ersin Ertürk – Eskişehir-06Temmuz2020