Getting your Trinity Audio player ready... |
Covid-19 gölgesinde bayramı beklerken, altın fiyatları coştukça coştu. Bakalım nereye kadar çıkacak.
İyi de bizim de bayramımız var, ona ne demeli?
Çiftçi ürettiği bir ton patatesle çeyrek altın bile almıyor, Tüketici filesini gram altınla bile dolduramıyor, Vatandaş yarım altınla kurban bile kesemiyor,
ee bayram gelmiş, bayram benim neyime!
Oğlan, kız evlenecek, konu komşuya düğüne gidilecek, çeyreğini bırak gram altını bile alamıyorsun, ee düğün dernek olmuş bayram benim neyime!
Bu gün bayram, çocuklara haçlık veremiyorsun, eşine dostuna kurban eti veremiyorsun, ee bayram gelmiş, bayram benim neyime!
Öğündüğümüz Osmanlı’da altın fiyatlarını sarraflık sitemi belirlerdi. Bu günde altın fiyatlarını Tahtakale belirliyor.
Değişen bir şey yok, yani sistem Neo Osmanlı.
Klasik Osmanlının ekonomik sitemi geçimlikti, Bu günde geçimlik.
Yani, üretime dayalı değil tüketime dayalı ekonomik sistem, yani sistem Neo Osmanlı..
Tüketim malları bol olsun ki halk mutsuz olmasın.
Bak 31 Mart yerel seçimlerinde patates soğan fiyatları iktidarı ne hale getirdi.
Onun için tüketim malları bulunamıyorsa çözüm ithalat.
Anlayacağımız günü kurtarmak için dışarıdan malı ithal eder kurtulursun o kadar. Yani sistem Neo Osmanlı.
Üretiminiz yoksa tüketecek mal bulamazsın, onun içinde ithalata yönelirsin.
Peki, ithalat yapar, ihracat yapamazsan sonuç ne olur? Bütçe açığı. Bütçe açığı olursa ne olur? Enflasyon.
Ee faize de karşıyız, düşürün faizi. O zaman ne olacak? Haydi, altın fiyatları uçuyor, koş doğru, altına. Yani sistem Neo Osmanlı.
İşte öyle olunca tarım ürünlerini bile dünya pazarlarından alırsın. Dış borçlanman artar. Sonuç olarak ta yabancı sermaye ülkende tüketime yönelik yatırım yapar.
Böylece küçük esnafın ve zanaatkârın da yok olur ve ekonomik olarak göçersin. Yani sistem Neo Osmanlı.
Bakmayın siz öyle Maliye ve Hazine bakanının ekonomi iyiye gidiyor dediğine?
Döviz yükseliyor, altın fiyatları coşuyor.
Hâlbuki sanayileşmiş ülkelerde ihracat fazlalığı esastır.
Bu nedenle de Klasik Osmanlı döneminde sanayide ilerleyen Avrupa ülkeleri, iyi bir pazar olan Osmanlıya yöneldiler.
Sanayi yatırımı olmayan Osmanlıya makine ve sermaye ihraç ettiler. Sonuç olarak ta Osmanlı’da ticaret anlaşmaları ve kapitülasyonlar nedeniyle İngiliz ve Fransız bankalarına teslim olmak zorunda kaldı.
İngiliz Bankası olan Osmanlı Bankası’nın ilk işi de ‘’kilometre garantili’ teminat karşılığı demiryolu yapımına tek koşulla kredi vermek olmuştur. Neydi o koşul?
Demiryollarının geçtiği toprakların altındaki madenleri de kapsayan, kilometre garantili kredi.
İşte O nedenle de düz ovada bile kıvrıla kıvrıla gider bizim demiryolları.
Peki, bu olay bize neyi anımsatıyor dersiniz Tabi ki kilometre garantili köprü ve otoyollarını, aynı o günkü gibi. Yani sistem Neo Osmanlı.
Boş ver bunları, bu gün bayram. Nasıl olsa otoyol ve köprülerde ücretsiz, haydi o zaman bayrama.
İyi de bu uygulamanın bedeli devlete 81Milyon dolara patlıyor. Onu ne demeli?
Boş ver, Maliye Bakanımız ekonomimiz iyiye gidiyor dedi ya. Ben gidiyorum bayrama.
Haydi, hepimize iyi bayramlar.