Getting your Trinity Audio player ready... |
24 Ocak 1980’de Süleyman Demirel Başbakan, Turgut Özal ise Müsteşarıdır. Bu ikili 1970’te başlattıkları bu projelerini 1980’de yürürlüğe koymuşlardı. Demirelli yıllar, yani MC. (Milliyetçi Cephe)’li yıllar, hem sosyal ve siyasal çatışmalı ortamın körüklendiği, hem de ekonomik baskılamanın önünün giderek açıldığı yıllardı.
24 Ocak kararlarının ana başlıklarını kısa kısa aşağıya çıkarmaya çalışacağız. Ancak bu kararlar öyle ne kısacık, nede kapsamı dardır. Patronlara deryalar sunan, emekçilere açlığı dayatan kararlardır.
Kararların kime yaradığını, dönemin TİSK başkanı Refik Baydur’un şu sözleriyle açığa vurulmuştu. “Bugüne kadar onlar (işçiler) güldü, artık gülme sırası bizde”dir demesi ile 24 Ocak kararlarının ruhunu, gerekçesini ve işine yaradığı adresini somutluyordu. Ve şimdi o kararları kısaca sıralayalım:
-24 Ocak 1980 günü Türk lirası %32.7 oranında devalüe edilerek günlük kur uygulamasına geçirilmiştir. Yani TL yabancı paralar karşısında korumasız bırakılmıştır. 80’in başında 1 dolar 40 TL den yıl sonunda 90 TLye çıkmıştır.
-Devlet; ekonomideki payını küçültmeye başladı. Yani ekonomik faaliyetlerden elini yavaş yavaş çekerek özelleştirmenin yolunu açmış oldu. KİTler kaderine terk edildi ve iflasa sürüklendi.
-Tarım ürünlerini destekleme alım uygulamalarını sınırlandırarak, tarıma büyük darbeyi vurmaya başladılar. Tarım sektörü ve üretici köylü çaresizlik içine itilerek, çökertildi.
-Gübre, enerji ve ulaştırma dışındaki Sübvansiyon kaldırıldı. İleriki yıllarda bu alanlarda da kaldırılarak, bu alanlardaki gelişme engellendi. Kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olan Türkiye, bu kararların uygulamasından sonra en sonuncu ülkeler arasına girdi. Dışa bağımlı hale getirildi, küflü buğdaylar ithal eder oldu.
-Dış ticaret serbestleştirilerek, yerli ve yabancı sermayeye tüm alanlar açılmış oldu.
-Yabancı sermaye yatırımlarının teşviki başlatılarak, ülke ekonomisinde söz sahibi yapılmaları sağlandı.
-Yerli ve yabancı sermayeye kâr transferine kolaylıklar sağlanarak, dışarıya para kaçırmanın yolu açılmış oldu.
-İthalatı kademeli olarak Libere ederek, önlerindeki yasal zorluklar kaldırıldı.
-İhracatta; vergi iadesi getirilmesi, düşük faizli kredi İmalatçı İhracatçılara sağlandı. İthal girdide gümrük muafiyeti ile teşviki sağlanarak iç ve dış ticarette vurgunun yolu açıldı. Hayali İhracatçılar mantar gibi bitmeye başladı.
-Döviz alım-satımının serbest bırakılarak, Parayla para kazanma sektörü yaratıldı. Döviz piyasası üzerindeki kontrollerin kaldırılmasıyla vurgunların yolu açıldı.
-Faiz oranları serbest bırakılarak, Bankacılık alanında rekabet kızıştırılarak, küçük birikim sahiplerinin yüksek faize aldanarak ellerindekini batacak bankalara kaptırarak mahvının yolu bu kararlarca açıldı.
-En önemlisi Fiyat kontrol ve sınırlamalarını kaldırarak piyasa kuralları uygulamaya konularak küçük esnafın yavaş yavaş yok olması sağlanmıştır.
24 Ocak kararlarının getirdiklerini yeniden kısa kısa sıralarsak; sermayeye, para babalarına, yabancı sermayeye şu kolaylıkları sağladı.
-Ucuz maliyetli İhracat kredisi (dönüşü olmayan krediler) sağlandı.
-Yeni vergi iade sistemi ile (hayali ihracatla) devletin dolandırılmasının kolaylığı getirildi.
-İhracat karşılığı gümrük muafiyetli mal ithalatı imkanı sağlanarak yerli üretimin köküne kibrit suyu sıkıldı.
-Katma değer vergisi muafiyetinin yanında döviz tahsisi sağlanırken, ülke içindeki malların katma değer vergisi artırılarak tüketicilerin yükü ağırlaştırıldı.
-Kurumlar vergisi muafiyeti sağlanarak, patronların karlarına kar kattırıldı.
-Kaynak kullanımı destekleme fonu ile bütçeden patronlara ek kaynak yolu açılmış oldu.
-İhracat karşılığı dövizlerden mahsup edilen vergi, resim ve harçların istisnası yasası getirildi. Kârları daha da artsın diye.
-Serbest Bölgelerin oluşturulması, bu bölgelerde örgütlenmenin yasalar ile yasaklanması ile çalışanların sırtında kazanmanın yolu aralanmış oldu. Serbest bölgelerle dış ülkeler arasında dış ticaret rejimi kapsamında çıkarılmış, sermayeye yeni kolaylıklar sağlanmıştır.
-24 Ocak kararlarındaki amaç ise:(!) ‘ Değişen dünya şartlarına göre yeniden yapılandırılarak, dışa açmak dünya ekonomisi ile entegre ederek küreselleşme eğilimlerinin dışına Türkiye’yi çıkarmamaktır.’ denilerek Emperyalistlerin ekonomik ablukasına sokarak “İMF ve DB”nın pençelerine bırakılmıştır.
12 Eylül askeri darbesi, uygulanamayan bu kararların patronlar lehine, emekçiler aleyhine yürürlüğe konulması için yapılmıştır. Generaller tüm iş ve icraatlarını 24 Ocak kararlarının ruhuna uygun olarak yapmışlardır. Ve yönetimleri boyunca yürürlük kapsamı genişletilmiştir.
Ocak 81’de İthalat rejimi kararı ile kotalar azaltılmış, 1984’te ise kotalar yabancı mallara karşı tamamen kaldırılmıştır. Bununla beraber Fon ödeme şartı ile ithal edilecek madde sayısı artırılarak iç üretim sıkıntıya sokulmuş. Yanı sıra dış ülkeler ülkemiz mallarına karşı kotalarını kaldırmamışlardır.
24 Ocak kararları 90’lı yıllardan itibaren devleti iç ve dış borç batağına çekmiş. Bütçe açıklarını, borçlanma yoluyla kapatmaya çalışarak bugün daha çok borçlu hale gelmiştir.
24 Ocak kararları Türkiye’yi İMF ve DB nın avucunun içine sıktırmış. Tahkimle iç hukuk bitirilmiş, yabancı sermayenin hukuku etkin kılınmıştır. GATT() antlaşması, MAİ() ve MİGA() ile çok taraflı Ticari anlaşmalarla ülke yabancıların açık pazarı haline getirilmiş. Reform diye devlet ve koruyucu yasalar bir bir bertaraf edilmiş. Ülke ekonomisi ve iç istihdam bitirilme noktasına getirilmiş. Yoksulluk artmış, en zengin ile en fakir arasındaki uçurum artmıştır. Uğraşmadan para kazanmanın yolları güvence altına alınmış. İç üretim için kotalar getirilirken, ithalatın yolu açılarak iç pazar yabancıların panayırı haline getirilmiştir.
Kısaca 24 Ocak kararları; ülkemiz işçi ve emekçileri için zam, zulüm, yokluk ve sefaletken, yabancı sermaye ile iç egemen güçler için bayramlık olmuştur.
24 Ocak kararlarının şafağı 12 Eylül faşist zulmü ve zorbalığını doğurmuştur. Ülkemizi karanlığa sürüklemiştir. Bunu bertaraf edip Aydınlığa çıkmanın yolu da emekçiler ve işçilerin asgari müştereklerde hak ve çıkarlarına örgütlü mücadele yoluyla sahip çıkmasıyla olur. Emekçilerin birliği egemenlerin kendi aralarındaki çıkar çatışmasını da derinleştirir. Onların ayrılıkları ise emekçilerin birliğini pekiştirir.
*GATT: Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Antlaşması.
**MAİ: Çok Taraflı Yatırımlar Antlaşması.
***MİGA: Çok Taraflı Yatırımları Garantileme