Top mermisinin açtığı çukur içerisinde bir sancak dalgalanır göğe doğru. Kanının son damlasına dek düşmanla çarpışan şanlı asker, elindeki sancağı düşürmeden orada öylece şehit olmuştur. Tarihler 30 Ağustos 1922’yi gösterir. “Başkomutanlık Meydan Muharebesi” Mustafa Kemal Paşa’nın muharebenin ardından savaş meydanını incelerken karşılaştığı bu manzara onu derinden etkiler. Bu askerin kim olduğunun araştırılmasını ister. Fakat kim olduğu belirlenemediği için buradaki askere “Meçhul Asker” denir. Sonrasında Mustafa Kemal Paşa’nın talimatıyla 30 Ağustos 1924’te o günkü mücadeleyi temsilen “Şehit Asker Anıtı” adı verilen anıtın temelleri atılır. Türk ve Yunan orduları arasında meydana gelen bu savaş bunun gibi daha nicelerini barındırır içinde.
Bu zaferlerle ilgili değinmek istediğim önemli bir nokta var. Gerek Sakarya Meydan Muharebesi gerekse Başkomutanlık Meydan Muharebesi müthiş bir iman gücüyle vuku bulmuştur. Dilerseniz birkaç alıntı ile bunu açıklayalım:
Hacı Bektaş’ın huzurunda Atatürk’ün yaptığı ;“Evladını önüme aldım, savaşa çıkıyorum, beni mahcup etme” duası düşünüldüğünde; Ehlibeyt nefesi Mustafa Kemal’in hep yanında olmuştur.
Büyük Taarruz ’un başladığı 26 Ağustos gününden itibaren yanında olan ve onun Kocatepe’ deki halini anlatan yaveri Muzaffer Kılıç anlatıyor: “28 Ağustos’ ta bizim Kocatepe’ deki topçu ateşimiz başladığı zaman, Mustafa Kemal, “Ya Rabbi! Sen Türk ordusunu muzaffer et. Türklüğün, Müslümanlığın düşman ayakları altında, esaret zincirinde kalmasına müsaade etme” dedi. O anda gözlerinden birkaç damla yaşın süzüldüğünü gördüm.” (Prof.Dr.Haydar Baş, Hoş geldin Atatürk,2017,s.517)
Mustafa Kemal Paşa’nın yaptığı bu dualar ondaki derin iman duygusunu gözler önüne seriyor. Bugüne dek onun cesareti, kahramanlığı, komutanlığı gibi birçok yönünden bahsedilirken tüm bunların arka planındaki manevi öz göz ardı edilmiştir. Oysaki Ulu Önderimiz nutkunda şu sözlere yer vermiştir: “Meydan muharebesi yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir; milletlerin çarpışmasıdır. Meydan muharebesi, milletlerin bütün mevcudiyetleri ile ilim ve fen sahasındaki seviyeleri ile, ahlaklarıyla, kültürleriyle kısaca bütün maddi ve manevi kudret ve faziletleriyle ve her türlü vasıtalarıyla çarpıştığı bir imtihan sahasıdır. Netice, yalnız cismani kuvvetin değil, bütün kuvvetlerin; bilhassa ahlaki ve kültürel kuvvetin üstünlüğünü ispat derecesine vardırır.”
Öz cümle; savaş meydanında çarpışan toplar, tüfekler gibi görünse de, asıl çarpışan inanç ve medeniyetlerdir. 30 Ağustos’ ta da Ehlibeyt nefesini üzerinde taşıyan Mustafa Kemal ve askerlerinin imanı, haçlı zihniyetine karşı galip gelmiştir. Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle anıyoruz. Bize emanet ettikleri cumhuriyete son nefesimize kadar sahip çıkacağımıza söz veriyoruz.