Advert
Dr. Alper AKÇAM
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Cumhuriyet Değerlidir!

Cumhuriyet Değerlidir!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

100 yılını kutladığımız Cumhuriyet tüm ülkemi ve tüm halkımız için çok değerlidir.

Cumhuriyet’in bu ülkeye ne götürüp ne getirdiğini çok merak edenler, bizimle benzer kültürel ve dinsel coğrafyayı paylaşan ülkelerle aramızdaki farka baksınlar… Gazze’yle, Filistin’le, Suriye’yle, Afganistan’la, Irak’la, İran’la Türkiye’yi karşılaştırsınlar.

Ne yazıktır ki, Kurtuluş Savaşı yıllarından bu yana bu ülkede yaşayan insanların bir kısmı bu coğrafyaya, bu topraklarda yaşayan insanların çoğunluğuna ait kültüre karşı bir çıkar ve iktidar sorunu olarak emperyalist güçlerle güç birliği içinde oldular. Kurtuluş Savaşı yıllarında İngiliz Muhipleri Cemiyeti gibi örgütleri kurup Kuvayı Milliye güçlerini Bolşeviklikle suçladılar, her türlü kara propagandayı yaptılar. Bu kara propaganda ve Kuvayı Milliye karşıtlığının başını yozlaşmış saray saltanatı ve hilafet makamı çekiyordu.

Cumhuriyet kuruluşundan sonra da emperyalist gizli servislerle işbirliği içinde çeşitli ayaklanmalar çıkardılar. Kuşkusuz bu karışıklık ve karmaşanın temelinde Cumhuriyet’in “Eşitlik, Kardeşlik, Hürriyet” gibi parolalarının, “Köylü Milletin Efendisidir” gibi söylemlerin yaşama yeterince geçememesinin ve dönem koşullarında farklı dil ve inanç sistemlerine sahip kimi kesimlerin kültürel haklarının da göz ardı edilmesinin etkileri vardı.

Cumhuriyet’ten sonra, ülke çoğunluğunu oluşturan üretici köylülüğün geçim koşulları ve yaşam düzeyinin yükseltilmesi konusunda, iş gücünü sermaye sınıfına kiralayarak yaşamını sağlayan işçi sınıfının üretimden alabildiği pay konusunda çok büyük sıçramalar görülmemiş olsa da, laik, karma ve parasız eğitimden yararlanma konusunda, kadın hakları konusunda, hukuk sisteminin sağladığı kimi olanaklar konusunda çok büyük gelişmeler yaşandı.

Özellikle Köy Enstitüleri gibi, Kepirtepe Köy Enstitüsü çıkışlı şair ve yazar Mehmet Başaran’ın “Özgürleşme Eylemi” dediği büyük bir hamleyle yoksul halk yığınları içinden çok değerli aydınların yetişmesi ve bu aydınların tüm çalışan kesimlere örgütlenme, siyasi ve ekonomik-demokratik mücadele konusunda yaptığı önderlik ile halk kesimleri de özgür düşünce ile tanıştı, kendi hakları için mücadele olanağı elde etti.

Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren süregiden devrimci-karşıdevrimci kanatlar mücadelesinde, 2. Dünya Savaşı sonrasında geçilen çok partili demokrasi yıllarında, din istismarını baş tacı eden ve ülkeyi emperyalist güçlere peşkeş çekerce savunmasız bir duruma getiren gerici siyasi hareket ülkede yönetimi ele geçirdi. Bu kanat, 27 Mayıs 1960 sonrasında geçici bir sarsıntı geçirdi. Cumhuriyet’in devrimci tezlerinin 1961 Anayasası’nda yaşama geçmesi ile, halk yığınları farklı bir sosyal devlet anlayışı ile karşılaştılar. Bu Anayasanın sağladığı olanaklarla bir özgürlük ortamı oluştu. Atmışlı yılların ortasından sonra ve özellikle yetmişli yıllarda, ülkede 15-16 Haziran 1970 işçi direnişinden köylülerin ağalara ait toprakları işgallerine varan, tüm çalışan kesimlerin büyük grevlerle ayağa kalktığı bir dönem yaşadık.

1961 Anayasası, emperyalizm ve yerli ortakları için en büyük ayak bağı olarak görülüyordu. ABD yanlısı generallerin başını çektiği 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinin hedefi hep 1961 Anayasası oldu.

12 Eylül 1980 sonrasında emperyalizmle bağlantılı gerici kanadın büyük destek verdiği, CİA ve benzeri Batılı gizli servislerle bağlantılı dini söylemi kullanan cemaat ve tarikatlar, İlim Yayma Cemiyeti gibi kuruluşlar büyük olanaklar sağladılar, çok büyük güçlere eriştiler. 1950li yıllarda Komünizmle Mücadele Derneği kurucusu olmuş kimi din bezirgânları, bu kez 15 Temmuz 2016 darbesinin sorumlusu FETÖ gibi örgütleri, diğer cemaat ve tarikatları yönetiyordu.

Cumhuriyet tarihi çok karmaşık bir sınıfsal içeriğe sahiptir. Onu iyi anlayıp, somut olgular ışığında değerlendirmek gerekir.

Ne yazık ki, Cumhuriyet’in halka sağladığı birçok olanağı görmezden gelen kimi “sol” görünüşlü yobazlar, diyalektik düşünme yetisine sahip olmayan “liberal” geçinen aydınlar da emperyalizmle bağlantılı cemaat ve tarikatlara yandaşlık yapmayı, Cumhuriyet’e kara çalmayı bir hüner saydılar.

Günümüzde de böylesi ‘sol” görünüşlü aydınların varlığı benim için bir üzüntü kaynağı olmanın yanında, içimdeki öfkeyi de ateşlemektedir.

Elim yettiğince, dilim döndüğünce her iki kesimin de bu topraklara ve halka verdiği zarara engel olmaya çalışıyorum. Özellikle de araştırma kitaplarımla onların tezlerini ne kadar yapay ve iğreti olduğunu, kime hizmet ettiklerini yazmaya, katıldığım toplantılarda anlatmaya çaba gösteriyorum.

27-28-29 Ekim günleri kitaplarımla birlikte, Türk Diş Hekimleri Birliği’nin ATO Congresium Kongre Merkezi’ndeki toplantısında ve Batıkent İlk Yerleşim Muhtarlığı ile ODTÜ Mezunları Derneği’nin düzenlediği söyleşilerde bulunacağım. Ankaralı dostları toplantılara bekliyor, tüm yurtsever aydınlarımızı 100. Yılını kutladığımız Cumhuriyet’e var güçleriyle destek olmaya çağırıyorum.

Gününüz aydın olsun sevgili dostlar…

2023 10 28-29 ORTAK.jpg

Cumhuriyet Değerlidir!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin