Dün akşam, Dikili Kitap Günleri kapsamında, Cumhuriyet Kitap yerleşkesindeki bir saatlik imza etkinliğime katılmak üzere kendi otomobilimle kitap günleri için hazırlanan alana ulaştım. Belediye zabıta görevlileri çektikleri bir kırmızı şerit ile yol kenarında gelecek otomobiller için yer ayırmışlardı. Yaklaştım kendilerine, imza için Dikili dışından gelen bir yazar olduğumu söyledim; “Burası protokol için ayrıldı, alamayız” dediler… Ara sokaklarda epeyce bir dolaştıktan sonra aracımı bırakabileceğim bir yer bulabildim, yanımda getirdiğim kitaplarla birlikte etkinlik alanına yöneldim.
Etkinlik saatinin başlangıcından bitimine kadar okurlarım beni hiç yalnız bırakmadılar. Cumhuriyet Kitap tarafından basılan Şalter Kemal’e de epeyce talep oldu… Daha önce benden istenen ve yanımda getirdiğim birkaç kitabı da okurlarıma imzaladım.
Ben kitap imzası ile uğraşırken belediye ve sanırım aracı firma görevlileri önümdeki bir alanda hazırlık yapmaya başladılar. Sandalyeleri toplantı düzenine getiriyorlar, önlerdeki sandalyelere de protokol saydıkları kişilere ait adların yazılı olduğu kâğıtları yapıştırıyorlardı. Bu arada Türkan Şoray adını da okudum. Demek ki daha önce Adana Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği bir Orhan Kemal etkinliğinde birlikte olduğumuz ve bir süre sohbet ettiğimiz bu sinema sanatçımız da gelecekti kitap günlerine. Doğrusu hem güzelliğiyle, hem kibarlığıyla sinema seyircilerinin ve halkımızın gönlünde taht kurmuş olan bu sanatçıyı ben de severim…
Kitap günlerindeydik… Hazırlıklar ilerlerken, gördüğüm kadarıyla imzası olan tek yazar da ben iken, önümdeki okurun altındaki sandalyeyi de hiç de kibar olmayan bir biçimde aldı görevliler… Sandalyeler, düzenlenmeli, protokol için de yer açılmalıydı…
Kitap Günleri, protokol ve edebiyat; yan yana koyup üzerinde düşünülmesi gereken kavramlar. Kitap günlerinin ve kitabın gücü, edebiyatın tüm protokollere, tüm iktidarlara meydan okumayı başaran ve tüm gerçekleri çoğul yönleriyle yeniden kurarak hayatı çoğaltan özelliğinden gelir…
Edebiyatın ve kültürün iktidarı da olmaz, protokolü de… Bir bu gerçeği öğrenemediğimiz ve Orta Çağ artığı derebeyi zihniyetini sosyal demokrat geçinen bir belediyenin kitap günlerinde de edebiyatın ana güçlerine, yazara ve okura dayatmaya kalktığımız sürece bir adım ileri atmayı da zor başarırız… Edremit Belediyesi, tasarruf tedbirleri kapsamında kitap fuarını iptal etmiş… Ülkenin dört bir yanında en şatafatlı makamlarda bezirgân beyzadeler otururken, cadde ve bulvarlarda lüks makam araçları, çakarlı korumalar fink atarken, tasarruf yaptıkları şeye bakın… Sonra da “Türkiye Yüzyılı” masallarıyla, “Avrupa Birliği” balonlarıyla halkı uyutup saltanatlarını sürdürüyorlar… Siz bu kafayla gitseniz gitseniz, Orta Çağ’a, Orta Doğu’ya, Muaviyeler, halk ve kültür düşmanı derebeyler çağına gidersiniz…
Has edebiyat başka bir yol izler…
İmza saatim bitip ben o protokolün baş tacı edildiği alandan ayrılmaya çalışırken soluk soluğa iki kadın okurum daha geldi, geri döndüm… Birisi KOAH hastasıydı ve ter içinde kalmıştı. Taksiyle zor yetiştim diyordu. Kitaplarını imzaladım; kol kola fotoğraflar çektirdik…
Mutluluğun resmini biz çizdik orada. Protokole de, her türlü iktidara da meydan okuduk.
Edebiyat gerçeğin çoğul gücünün, güzelliklerin, yaşamı yeniden kurabilmenin heyecanıyla bizimdir; yaratıcı insana aittir. Protokoller de iktidarlar da gün gelir yıkılır, geriye edebiyatın ölümsüz gücü kalır…
Sizin olsun özel park yerleriniz, sizin olsun ön sıralardaki sandalyeleriniz, sizin olsun protokolleriniz ve tüm iktidarlarınız…
Bize yazar-okur dayanışması, beklentisiz, bedelsiz sevgiler yeter!
Biz aşkla ve kavgayla çoğaltacağız hayatı ve sizlere meydan okumayı sürdüreceğiz.
Gününüz aydın olsun sevgili dostlar… Bugün de, saat 18.00’de Dikili’de olacağım.
30 Temmuz 2023, Alper Akçam
(Not; Ben bu yazıyı paylaştıktan sonra bir dosttan gelen bilgiye göre, Belediye Başkanı ilan edilen saatten bir saat sonra gelmiş; onun, Özgür Özel’in konuşmalarından sonra Türkan Şoray da kısa bir konuşma yapmış; bir tek kitaba bile bakılmadan protokol olduğu gibi “Kitap Günleri” alanını terk etmiş. Yazıklar