Advert
Dr. Alper AKÇAM
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Lozan; Mazlum bir Milletin Emperyalizme Diz Çöktürdüğü Yerin ve Zamanın Adıdır…

Lozan; Mazlum bir Milletin Emperyalizme Diz Çöktürdüğü Yerin ve Zamanın Adıdır…

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

24 Temmuz 1923 günü imzalanan Lozan Antlaşması, mazlum bir milletin yurt topraklarını işgale çıkmış dünya egemeni emperyalizme diz çöktürdüğü yerin ve günün adını tüm dünyaya ilan etmiştir.

Anadolu ve Rumeli topraklarını işgale çıkmış emperyalist güçlere ve onların oyununa gelmiş kimi komşu ülke ve ayrılıkçı etnik güçlere karşı verilmiş bir destan olan Kuvayımilliye, Lozan Antlaşması ile taçlanmış; Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir ülke olarak kuruluşunu da ilan etmiş gibidir.

Lozan’ın arka cephesinde emperyalizm ile ona Gâzi Mustafa Kemal önderliğinde dişle tırnakla karşı koymuş bir milletin ve o millete destek verenlerin öyküsü vardır. Bugün de yeryüzünde tüm savaşların, kardeş kavgalarının, dökülen kanların sorumlusu olan emperyalizmin ne anlama geldiğini bir türlü öğrenemeyenler, kuşkusuz bugün de bu sömürgen ve kışkırtıcı politikalara oyuncak olma yazgısından kurtulamayacaktır.

Lozan’daki taraflar ve politikaları çok önemlidir. O yılları canlı olarak gözlemlemiş ve sonrasında yabancı diplomatların notlarından, uluslararası yazışmalara birçok tarihi belgeyi araştırmış Niyazi Berkes’in döneme ve Lozan’a ait çok önemli saptamalarının yeniden okunması bize büyük bir bilgi kaynağı olacaktır. Berkes’e göre, Türk yanlısı gibi bağlanmış sonuçların kaynağında Sovyet temsilcisi Çiçerin’in çok önemli bir etkisi olmuştur.

Kurtuluş Savaşı’na verdikleri büyük para ve teçhizat desteği ile savaşın kazanmasında çok önemli etkileri olmuş olan Sovyetler Birliği’nin Dışişleri Halk Komiseri Çiçerin, her sabah İnönü’yü kaldığı bölümde ziyaret ederek ona öneriler sunmaktadır. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Lehçe, Sırpça ve Rusçayı akıcı bir şekilde konuşmayı başaran Çiçerin, toplantılar sırasında da, kimi zaman İnönü’nün bile şaşırdığı, hatta karşısına çıkmak zorunda kaldığı, Türkiye yanlısı bir tutum içindedir. Boğazlar üzerinde kesin bir Türk denetiminden yanadır; Batılı emperyalistlere karşı Türkiye’yi Sovyetler Birliği için de bir güvence olarak görmektedir.

Çiçerin, Yunan ordularının yenilip Anadolu’yu terk etmelerinden sonra İstanbul, Gelibolu ve Boğazlar’da asker bulundurmakta olan İngilizler’in Türkiye ile bu toprakları koruma uğruna bir savaşa girişme hareketliliği içinde olduğunu öğrenmiştir… Çiçerin’in Cenova’da Lloyd George’a, İngiltere’nin Türkiye ile savaşa girmesi durumunda Sovyetler’in de İngiltere ile yaptıkları saldırmazlık anlaşmasını askıya alarak Türkiye’nin yanında yer alacağını bildirdiği İngiliz kaynaklarında yer almaktadır. İngiliz gizli istihbarat servisinin 25 Eylül 1922 tarihli başka bir raporundan da, İngilizler’in işgal ettikleri Anadolu ve Trakya topraklarını terk etmemeleri durumunda bölgeye saldırı için plan hazırlayan Türkiye’ye Sovyetler’in yardım edeceği ve Zonguldak’tan Silivri’ye bir çıkarma yapılacağı anlaşılmaktadır (Bülent Gökay, Emperyalizm ile Bolşevizm Arasında Türkiye, s 191-192).

Lozan görüşmelerinin İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon ise, Yunanlılar’ın Anadolu’yu işgaline karşı çıkmıştır. Bu olayın, Ruslar’ın Türkler’i desteklemesi ve etkinliklerinin artmasına yol açacağı kaygısını taşımıştır… Curzon, Lozan görüşmeleri sırasında da İngiltere’nin Doğu politikaları için en büyük tehlike olarak gördüğü Rusya ile Türkiye arasına bir kama sokma amacındadır (N. Berkes, Unutulan Yıllar, s 486) Curzon da bu düşüncesi nedeniyle Lozan’da İnönü’den yana bir politika izlemektedir.

Kısacası, İnönü, birbiriyle çatışma durumundaki iki büyük gücün desteğini arkasına alarak Lozan görüşmelerine girmektedir…

28 Ekim 1922’de, Lozan görüşmelerine hem Ankara hem İstanbul hükümetlerinin çağrılmış olması, Ankara Meclisi’nde bulananlar arasındaki “saltanatı ve hilafeti kurtarmak üzere” Milli Mücadele’ye katılmış grupları harekete geçirecek, saltanat ve hilafetin kaldırılmasına karşı Meclis’te önemli itirazlar da başlayacaktır.

Mustafa Kemal’i kazanılması kuşkulu Sakarya Savaşı’na (24 Ağustos-16 Ekim 1921) gönderen ilk TBMM, 465 yeni medrese açılmasını kararlaştırmış, ülkede içki içilmesini ve kâğıt oyunlarının yasaklanmasını, kadınların peçe takmasının zorunlu olmasını, okulların yeni kurulmuş Şeriyye Bakanlığı’na bağlanmasını tartışmıştır (N. Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma, s 501-502).

2 Aralık 1922’de TBMM İkinci Başkanı Dr. Adnan Bey’in (Adıvar) girişimiyle, Mustafa Kemal’in milletvekili olamaması için Misak-ı Milli sınırları dışında doğanların ve aynı yerde beş yıldan az oturanların milletvekili seçilemeyeceklerini karara bağlayan bir tasarı yasalaştırılmak istenmiştir. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması 24 Ağustos 1923’te Meclis’te onaylanıncaya kadar da iktidar hep bıçağın ucunda kalmıştır.

Ancak 1923 yılında yapılan yeni seçimlerde Mustafa Kemal ve yanındaki ekip Meclis’te gerçek bir etkinlik sağlayabilmişlerdir. Bu etkinlik de, daha 1924 yılında kurulmuş Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile parçalı bir görünüm almış, Mustafa Kemal’le birlikte Kurtuluş Savaşı’na girişmiş birçok komutan muhalif kanatta yer almıştır.

Aynı ikilem ve iç çatışma Serbest Fırka deneyimi sırasında da gözlenmiştir. İlk çok partililik girişimine Şeyh Sait Ayaklanması, ikincisine ünlü Menemen Olayı eşlik etmiştir…

Anadolu Rönesansı’nda (Özgün adı Anadolu Rönesansı Esas Duruşta idi) büyük sancılar içinde gerçekleşmiş uluslaşma sürecini, tarihi ve kültürel çatışmaları üç yıla yakın bir çalışma ve dört yüzün üstünde kaynağa başvurarak araştırmaya çalışmıştım.

Kitabı yayına hazırlarken FETÖ’nün tezgâhladığı, dönem iktidarının ve bildiğimiz birçok yetkin adın da desteklediği ordu üzerindeki kumpas davaları da patlak vermişti. Kitabın bu karmaşa ortamına bir bomba gibi düşeceği ve kafası karışık gençlerimizin bir anda ülkemiz gerçekliğine uyanacağı gibi hayaller içinde idim.

Aradan on dört yıl geçti, kitap üçüncü baskıyı yaptı ama çok sınırlı sayıda kişiye ulaşabildi. Kuşkusuz ki, geç de olsa ülkemizde bir aydınlanma, bir uyanma süreci yaşanıyor ama arada canlar yanıyor, ülkemiz zaman ve değer yitimine uğruyor…

Artık Lozan’ı tartışmasak bari…

Lozan; mazlum bir milletin emperyalizme diz çöktürdüğü yerin ve zamanın adıdır…

Selam olsun Lozan’a, selam olsun Lozan’da dünyaya kafa tutmuş mazlum milletlerin davasına inananlara…

Gününüz aydın olsun değerli dostlar…

24 Temmuz 2023, Alper Akçam

kurtuluş savaşından.jpg

Lozan; Mazlum bir Milletin Emperyalizme Diz Çöktürdüğü Yerin ve Zamanın Adıdır…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin