Burhanettin YILMAZ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Evrensel Değerler Çıkar Aracına Dönüşmemeli: “Soykırım, Demokrasi ve İnsan Hakları Üzerine”

Evrensel Değerler Çıkar Aracına Dönüşmemeli: “Soykırım, Demokrasi ve İnsan Hakları Üzerine”

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yazan: [Burhanettin YILMAZ]
Tarih: [11.06.2025]

Dünya siyasetinde en çok kullanılan ama en fazla istismar edilen kavramların başında “insan hakları”, “soykırım” ve “demokrasi” gelir. Bu kavramlar, teoride tüm insanlık için geçerli evrensel değerlerdir. Ancak pratikte, devletlerin dış politikalarının, uluslararası çıkar mücadelelerinin ve jeopolitik hesaplarının bir parçası haline gelmiş durumdadır.

İkiyüzlü Bir Dil: Haklıdan Yana Değil, Güçlüden Yana

Bir ülkenin yaşadığı insan hakları ihlalleri, eğer o ülke güçlü bir müttefikse çoğu zaman görmezden gelinir. Örneğin, yıllardır süren işgaller, sivillerin hedef alındığı operasyonlar ya da siyasi muhaliflerin susturulması, Batılı devletlerin çıkarına uygunsa “önemsiz detaylar” olarak geçiştirilir. Fakat aynı eylemler, çıkar çatışması yaşadıkları başka bir ülkede gerçekleştiğinde, bu defa “uluslararası kamuoyunu derinden yaralayan gelişmeler” haline gelir.

Bu çifte standartlı yaklaşım, sadece siyasilerin değil, kimi zaman uluslararası medya kuruluşlarının ve insan hakları örgütlerinin dahi güvenilirliğini tartışmalı hale getirmektedir.

Soykırım ve İnsan Hakları: Araçsallaştırılmış Adalet

“Soykırım” kavramı, 20. yüzyılın en karanlık anılarını tanımlamak için ortaya çıkmış hukuki ve etik bir terimdir. Ancak günümüzde, bazı devletler bu kavramı yalnızca rakip ülkeleri köşeye sıkıştırmak veya iç politikada güç kazanmak için gündeme getirmektedir.

Ermeni Soykırımı, Ruanda, Bosna, Filistin, Irak ya da Myanmar örnekleri arasında yapılan ayrımcılık, hangi trajedinin ne kadar anılmaya değer olduğunun değil, hangi ülkenin hangi ittifak sisteminde yer aldığına göre değişmektedir. Oysa insanlığın acıları, siyasetin soğuk pazarlıklarına kurban edilmemelidir.

Demokrasiyi Kimin İçin Savunuyoruz?

Aynı çelişki demokrasi söylemlerinde de karşımıza çıkar. Bazı otoriter rejimler, Batı tarafından desteklenmeye devam ederken, diğerleri en küçük bir antidemokratik adımda hedef tahtasına oturtulur. Bir ülkede seçimler iptal edilse bile “stratejik ortaklık” gerekçesiyle sessizlik tercih edilirken, başka bir ülkede benzeri bir gelişme uluslararası ambargoların bahanesi haline gelebilir.

Bu tutum, demokrasiyi yalnızca bir dış politika enstrümanı haline getirir. Oysa demokrasi; halk iradesine, özgür basına, bağımsız yargıya ve temel haklara saygı anlamına gelir. Bu değerler sadece kimin işine yarıyorsa onun lehine savunulamaz.

Evrensel Değerler, Evrensel Bir Duruş Gerektirir

İnsan hakları, soykırım ve demokrasi gibi kavramlar, küresel vicdanın pusulasıdır. Bu pusulayı yalnızca rüzgârın estiği yöne göre çevirmek, değerlerin içini boşaltmakla eşdeğerdir. Bir halkın acısı, başka bir halkın baskı aracı olmamalı; bir ülkenin dramı, başka bir ülkenin jeopolitik kozuna dönüşmemelidir.

Siyasi çıkarlar gelip geçicidir. Ama adalet, hafıza ve insanlık onuru kalıcıdır. Geleceği gerçekten barış ve hakikat üzerine kurmak istiyorsak, evrensel değerleri koşulsuz bir şekilde savunmak zorundayız.

Sonuç yerine bir soru:

Acılara göre değil, ülkelere göre vicdan üreten bir dünya, gerçekten adaletli olabilir mi?

 

Evrensel Değerler Çıkar Aracına Dönüşmemeli: “Soykırım, Demokrasi ve İnsan Hakları Üzerine”
Yorum Yap
Advert

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.