Türkiye’nin siyasi tarihini ve güvenlik politikalarını belirleyen en önemli faktörlerden biri, terör örgütleriyle mücadelesi ve bu örgütlerin barış söylemleriyle ortaya koyduğu stratejilerdir. Son dönemde PKK’nın kendini feshettiğini duyurması, yeni bir sürecin başladığına işaret ederken, örgütün yaptığı açıklamalarda Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’nı suçlaması dikkat çekici bir unsur olarak öne çıkıyor. Peki, terör örgütü ile gerçek anlamda bir barış mümkün olabilir mi?
Lozan ve PKK Söylemleri: Gerçeklikten Kopuk İddialar
PKK, yaptığı açıklamalarda Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’nı, Kürt halkının inkâr edilmesine dayalı bir sistemin parçası olarak nitelendiriyor. Ancak tarihsel gerçekler, bu iddiaların uluslararası anlaşmaların yanlış yorumlanmasına dayandığını gösteriyor.
- Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık ve egemenlik haklarını garanti altına alan bir diplomatik mutabakat olarak imzalanmıştır. Lozan’ın temel amacı, Osmanlı’dan kalan Sevr’i geçersiz kılarak Türkiye’nin uluslararası statüsünü güvence altına almaktır.
- 1924 Anayasası, yeni kurulan devletin bütün vatandaşlarını eşit haklarla tanımlayan ve ulusal birlik anlayışını benimseyen bir hukuk sisteminin temelini oluşturmuştur. Ancak terör örgütünün iddiaları, uluslararası anlaşmaların çarpıtılmasına ve kendi politikalarına meşruiyet kazandırmaya yönelik bir söylem geliştirdiğine işaret etmektedir.
Terör ve Barış: Gerçekçi Bir Süreç Mümkün mü?
Tarih boyunca terör örgütleri, siyasi söylemlerini meşrulaştırmak adına farklı ideolojik argümanlar geliştirmiştir. Ancak, barış süreci, silah bırakma ve terörün tamamen sona ermesiyle sağlanabilir.
PKK’nın fesih açıklaması, gerçekten silah bırakma iradesi mi taşıyor, yoksa farklı bir stratejik hamle mi? Bu noktada:
- Terör örgütünün uzantılarının nasıl hareket edeceği,
- Silahların tamamen teslim edilip edilmeyeceği,
- Türkiye’nin güvenlik politikalarına nasıl yansıyacağı, gibi sorular hala belirsizliğini koruyor.
Türkiye’nin güvenliği açısından terör örgütlerinin stratejik manipülasyonlarına karşı dikkatli olunması ve diplomasi ile sahadaki güvenlik politikalarının eş zamanlı yürütülmesi büyük önem taşımaktadır.
Gerçek Barışın Önündeki Engel: PKK’nın Söylemleri
PKK’nın yaptığı açıklamalar, silah bırakmanın ve fesih kararının gerçekten bir barış sürecine mi işaret ettiği yoksa stratejik bir söylem mi olduğuna dair ciddi soru işaretleri yaratmaktadır.
Özellikle örgütün, Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’nı Kürt halkına yönelik inkâr ve imha siyaseti olarak tanımlaması, kalıcı bir barışın önünde büyük bir engel oluşturduğunun kanıtı niteliğindedir.
Barış, ancak geçmişin manipülasyonuna dayanmayan, hukuki temellere oturtulmuş ve şeffaf bir sürecin yürütülmesiyle sağlanabilir. Türkiye’nin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesini yok sayan söylemlerle yürütülen bir süreç, güvenilir olamaz ve halkın uzun vadeli istikrar beklentisini karşılamaktan uzak kalır.
Bu nedenle, Türkiye’nin güvenlik ve diplomatik stratejilerini, terörün gerçek anlamda sona erdiğini ve uzantılarının ortadan kaldırıldığını garanti altına alacak şekilde yürütmesi gerekmektedir.
aynen katiliyorum
Terör durabilir…
Ama!..
Nereye kadar?
***
ABD tarafından kurulan PKK ve türevlerinin
Bölgedeki kullanım süreleri dolduğunda
Terör
Ve PKK terör örgütü daha güçlü olarak geri döner…
***
Tarihi iyi okumayanlar gelecek hayali kuramazlar…