Siyaset, toplumların yönetiminde temel bir rol oynar. Ancak günümüz dünyasında, geleneksel siyasi anlayışın artık toplumsal ihtiyaçları karşılamakta zorlandığı görülüyor. Feodal ve çıkar odaklı hemşericilik, sağcılık-solculuk, ulusalcılık, milliyetçilik, suculuk, buculuk gibi siyaset anlayışı iflas etmiş durumda; halkın taleplerine duyarlı, kapsayıcı ve çözüm odaklı yeni bir siyaset trendine ihtiyaç var.
Yeni siyaset anlayışı, katılımcılığı esas alarak çevreci, hayvan haklarını gözeten ve sosyal sınıfları merkeze alan bir yapıya sahip olmalıdır. Siyasi partiler bu doğrultuda kendilerini yeniden şekillendirmeli ve toplumun gerçek sorunlarına odaklanan politikalar geliştirmelidir.
- Feodal Siyaset Anlayışının Sonu
Geleneksel sağ-sol ayrımları, din ve mezhep merkezli politikalar artık toplumun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak. Siyaseti elinde tutan küçük grupların yalnızca kendi çıkarlarına hizmet ettiği bu sistem, halkın geniş kesimlerini dışlayan bir yapıya bürünmüş durumda. Çağdaş siyaset anlayışı, bu dar kalıpları yıkarak daha geniş kitlelere hitap eden kapsayıcı bir model sunmalıdır.
- Katılımcı ve Temsili Demokrasi
Yeni siyaset modeli, halkın karar süreçlerine aktif katılımını teşvik eden mekanizmalara sahip olmalıdır. Dijital platformlar aracılığıyla kamuoyu yoklamaları yapılmalı, doğrudan demokrasi uygulamaları ile partilerin her ilçede gençlik, kadın, esnaf, STK kurultayları yaparak vatandaşlar süreçlere dahil edilmelidir.
- Çevreci ve Hayvan Hakları Odaklı Politikalar
İklim krizinin derinleştiği bu dönemde, çevreci politikalar siyaset trendlerinin merkezinde yer almalıdır. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda doğal kaynakların korunması ve yeşil enerji yatırımlarına ağırlık verilmelidir. Hayvan hakları da siyasetin temel unsurlarından biri olmalı; sokak hayvanları ve ekosistemleri koruyan yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
- Sosyal Sınıfları Önceleyen Bir Siyaset
Yeni siyaset anlayışı, sınıfsal temelde oluşan sosyal adaletsizlikleri gidermeyi hedeflemelidir. Örneğin, EE2P modeli (Ekmek, Emekli-Engelli) gibi siyaset anlayışları, belirli hedef kitlelerin ihtiyaçlarını öne çıkararak daha odaklı ve çözüm üretici politikalar geliştirebilir. Gelir dağılımının eşitlenmesi, yoksullukla mücadele ve dezavantajlı grupların desteklenmesi, çağdaş siyaset trendinin temel taşlarından biri olmalıdır.
Yeni ve çağdaş siyaset trendi, bireyleri içine alan, doğaya ve hayvanlara duyarlı, adaleti önceleyen bir yapıya bürünmelidir. Feodal ve çıkar odaklı anlayışlar geride bırakılmalı, halkın gerçek ihtiyaçları gözetilerek geleceğe yönelik kapsayıcı politikalar oluşturulmalıdır. Siyasi partiler bu değişime uyum sağlayarak kendilerini dönüştürmeli ve toplumun beklentilerine cevap vermelidir.
Saygılarımla…
BENCEDE