Ekonomi, başka şeye benzemez! Ayşe teyzenin, Ahmet amcanın “ekonomisini” bozduğunuzda sokakta oluşan/ öncesinden “ayırıcı” etkilerini hemen görürsünüz! Örneğin, öncesi gibi “rahatlık” göremezsiniz, öncesi gibi işyerlerinde yoğunluk bulamazsınız, sokak satıcılarının durdurulduğunu unutursunuz, çocuğuyla/ torunuyla parka gelenlerin azlığına tanık olursunuz, nerede “ucuzluk” varsa/ oralarda saatlerce süren kuyruklara bolca rastlarsınız!
Düşünür de öyle diyor; ekonomik özgürlük olmadan, hiçbir özgürlükten söz edemezsiniz! Ekonomiyi “ben bilirim, ben ekonomistim” diyenlerin ülkeyi, ülkenin insanlarını getirdiği yeri görmeyen var mı? “İktidara” yakın medyanın ekranlarında/ gazete sayfalarında yer verdiği, sözde yurttaşların “kaygılarına” göz yumarak/ sözde “iktidarın” ortaya koyduğu yaşamı görmeyerek cinayet/ kapkaç/ yol kavgası/ aile içi şiddet/ yurttaşın etkisini göremediği petrol kuyuları/ tarihte görülmeyen büyümeler… Oysa “asıl” olan Ayşe teyzenin, Ahmet amcanın “ekonomisi” …
***
Adana Atatürk Parkı’nda, “emeklilerin” buluşma yeri olan bir nokta vardır… Hemen havuzun arkasından sola kıvrılarak izlediğiniz yol “oraya” varır! Orada, özellikle/ şu an sayısını unuttun, dokuz on tane bank bulunur! Birçok meslek dalından “emekliler”, sabahın dokuzunda “orada” toplanmaya başlar! Kimi sıkıntısını anlatır, kimi sevincini paylaşır, bir başkası “kısık bir sesle” yanındaki birine içinde bulunduğu çıkmazı…
Orada gündemdeki konuları tartıştıkları gibi, orada oluşturdukları “dostluklarla” yaşamın zorluklarına karşı daha iyi direnirler! Birkaç ay önceydi! Ev sahibinin kirayı üç katına çıkardığından söz etmişti bir tanesi! Emekli aylığının yarısını geçmeyen “kiralık” ev aradığını söylemişti! Daha orada, aralarından biri, telefonla aradığı biriyle yardımcı olmuştu! Yine bir başkasının, belediye ile olan bir sorununu, belediyeden emekli “biri” aracılığıyla çözmüştü! Buna benzer birçok olayın yaşandığı “bir yer” burası!
***
Daha iki gün önceydi, tümüne birden “selam” verip geçmeyi düşünüyordum! Havuzun arkasından sola kıvrılarak vardığım yer “orası” olmasına karşın “bir tane” bile emekli yoktu! Kışın ayazında/ paltolarına sarılarak gelenleri anımsıyorum! Bankın birinde, Atatürk Parkı’nın hemen karşısında bulunan “Kız Lisesi” öğrencilerinden üç kişi vardı! Saat onbuçuk! Ders arası, sabahın erkeninde ders zili çalan, belki sabahtan bu yana aç duran öğrenciler olmalıydı!
Ortalarında olanın kucağında “dondurma kutusuna” konulmuş “kıvırcık makarna” vardı! Ellerinde birer plastik kaşık, birbirinin duyacağı ses tonuyla bir yandan makarnayı kaşıklıyor, bir yandan da gülüşerek söyleşiyordu! Bu toplumun içinde bulunduğu “ekonominin” en anlamlı fotoğrafı!
Emekliniz var yaşamından hoşnut değil, geleceği ellerine vereceğiniz “gençleriniz” var doyumsuz! Bana kimse Ayşe teyzenin, Ahmet amcanın “ekonomi” bilmediğinden söz etmesin! Görüldüğü gibi “alım gücü” olmayında sokaktan, harcamadan, doymadan, dostlarla buluşmadan uzaklaşıyorlar! Peki, bana “iktidardan” ya da “muhalefetten” birinin “dün yaptığından” vaz geçtiğini gösterebilir misiniz? Sokağa çıkıyorsa çıkmaktan, sarayında lambalar yanıyorsa yakmaktan, bolca araçları varsa azaltmaktan, kasa doldurmakla uğraşıyorsa uğraşmaktan vaz geçeni gösterebilir misiniz?
Hepsinin geçen yıldan “daha” büyük, “daha” varlıklı, “daha” banka hesapları kabarık, “daha” savurgan olduğuna tanık olursunuz! Bu olgu Ayşe teyzenin, Ahmet amcanın “ekonomisinin” kendilerine “dert” olmadığını gösterir; anlaştık mı? 270923