Yüreğimde 100.üncü Yılı yaşama şansına sahip olmanın heyecanıyla…
Demokratik Cumhuriyetin varlığıyla var olan siyasi iktidarın ve muhalefetin,
Cumhuriyetin yurttaş kimliği kazandırdığı insanlarımızın,
100.üncü Yılı nasıl kutlayacağının merakıyla…
Aklımda Cumhuriyetin ne anlama geldiğini biliyor muyuz sorusuyla bekledim 29 Ekim’i,
Ve yaşadıktan sonra yazmak istedim, 100.üncü Yılında Cumhuriyetimizi.
*
İlk olarak 28 Ekim Cumartesi günü Ankara’da yaşadım 100.üncü Yıl coşkusunu.
Atatürkçü Düşünce Derneğinin (ADD) önderliğinde,
Ankara Büyükşehir ve Yenimahalle Belediyelerinin desteği,
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu, Cumhuriyet Gazetesi, Cumhuriyet Gazetesi Okurları ve Sanatçılar Girişiminin katılımlarıyla gerçekleşti,
100.üncü Yılda Laik Cumhuriyet Büyük Ankara Buluşması.
Mansur Yavaş, Fethi Yaşar, Ayşe Yüksel, Mehmet Yeşildağ, Işık Kansu ve Ataol Behramoğlu Cumhuriyetin anlamını, değerini ve kazanımlarını vurguladılar.
Hüsnü Bozkurt “Yeniden Laik Cumhuriyet, Yeniden Atatürk Cumhuriyeti” diye gösterdi,
Türkiye’nin gerçeğini ve geleceğini.
Sanatçılarımız, alınlarında hissettikleri Cumhuriyetin aydınlığıyla seslendirdiler şarkılarını, marşlarımızı…
Ülkemizin dört bir köşesinden gelen ADD üyeleriyle ve yurttaşlarımızla,
Mustafa Kemal Atatürk’e ve en büyük eseri olan Cumhuriyete bağlılığın,
Yaşamaya, yaşatmaya ve geleceğe taşıma kararlılığının,
Coşkusunu ve heyecanını yaşadım, doyasıya…
*
Ankara’da başladım 29 Ekim’i yaşamaya,
Sabahın erken saatlerinde 100.üncü Yılın heyecanı ve coşkusu ile doldu,
Ankara’nın caddeleri, meydanları,
Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıkla doldu, taştı milyonlarla Anıtkabir,
Yüzlerde mutluluk, ellerde bayraklar, dillerde marşlarla…
*
Akşam saatlerinde İstanbul’da karşılaştım,
Cumhuriyet’in yarattığı insan seliyle…
Kırmızı beyaz kıyafetlerinde Atatürk’ü taşıyan kadın erkek, çocuk genç yaşlı,
Yüzlerde mutluluk ve gülümsemeyle,
Ellerde bayraklar, dillerde marşlarla,
Kutladılar Türkiye Cumhuriyeti’nin 100.üncü doğum Yılını,
Yaşadılar, yaşattılar Cumhuriyetin coşkusunu…
*
Ekranlarda izledik,
Ardahan’dan Kırklareli’ne, Samsun’dan Adana’ya, İzmir’den Diyarbakır’a kadar
Ülkemizin her bir köşesinde yaşanan Cumhuriyet coşkusunu.
Gördük ki insanlarımız biliyor,
Kendilerini özgür bir yurttaş kılan,
Çağdaş ve insanca bir yaşam sunan Cumhuriyetin anlamını ve değerini,
Sahip çıkıyorlar Mustafa Kemal Atatürk’e ve en büyük eseri Cumhuriyet’e…
Yurttaşlarla bütünleşen yerel yönetimler düzenledikleri etkinliklerle,
Cumhuriyet coşkusunu taşıdılar kentlerine, meydanlara…
*
Halk böylesi bir coşku ve heyecanla Atatürk’e ve Cumhuriyet’e sahip çıkarken,
İktidar sahipleri bambaşka düşüncelerle ve hedeflerle,
Demokratik Laik Cumhuriyetimizi ve Mustafa Kemal Atatürk’ü yok sayarak,
Varlıklarını sürdürebilmenin çabası içindeler.
Cumhuriyetin 100.üncü Yılını,
- Cumhuriyetin Başkenti Ankara’da kutlamayan,
- Afişlerinde, söylemlerinde, mesajlarında Atatürk’e yer vermeyen,
- Donanmanın geçişini Dolmabahçe yerine,
- Atatürk için idam fermanı imzalayan Vahdettin’in köşkünden selamlayan,
İktidar sahiplerinin varlığı karşısında,
Bir soru düştü akıllara,
Nasıl oluyor da Cumhuriyetle kavgalı bir iktidar var ülkemizde?
Cumhuriyet’imizin 100.üncü Yılı bir dersti,
Soru da bu dersin sınav sorusudur.
Halk bu sınavda başarılı olmuştur ve 100.üncü Yılı dersinden geçmiştir.
Siyaset ise sınıfta kalmıştır.
*
Türkiye’nin Cumhuriyeti’nin gerçeği;
Demokratik Laik, Sosyal, Hukuk Devletidir,
Kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürk’tür,
Türkiye’nin Cumhuriyeti’nin çağdaş geleceği;
Yeniden Laik Cumhuriyettir,
Yeniden Atatürk Cumhuriyetidir.
*
Cumhuriyet Devrimi şehidi Ahmet Taner Kışlalı’nın söylemiyle;
Kemalizm ne Atatürk’ün bekçiliğidir ne de 1920 koşullarında yapılmış olanların toplamıdır. Kemalizm, demokratik toplumcu bir öze sahip, sürekli devrimcilik ilkesine dayalı bir çağdaşlaşma ideolojisidir.