Başlık siyasi muhalefetin olmayan hali,
Masa kurulurken,
2023 seçimleri memleketin geleceği önemli dendi,
Ve 6 parti “Biz” oldu bir araya geldi.
Seçimlere 5 kala masadan gürültüler yükseldi,
“Biz” olmaktan “Ben” olmaya geçildi.
Sonuçta seçimler oldu bitti,
Ne iktidar ne de düzen değişti,
Muhalefetin gerekçeleri de değişmedi.
“Şerefli mağlubiyet, aslında kazandık, mücadeleye devam…”
Masanın sağından gelen sesler ise şaşırtmadı,
“Adayın kazanamayacağını söylemiştik…”
Bahaneler, suçlamalar çok,
Sonucun sorumluluğunu üstelenen yok.
Siyaseten yanlış kurulan masada seçimlerin galibi.
Yoktan var edilen 4 parti.
*
Millet “değişim olmadan olmayacak” dedi,
Yıllanmış yöneticiler perde arkasına çekildi, oldu bitti.
Kararları tek başına verenler,
“Gemiyi güvenli limana ben çıkartırım…”
“Güvenin liderliğime ve bana…” dediler,
Ve kurtarıcı olmaya devam ettiler.
*
Ne zaman ki siyasi muhalefetten demokrasi istense,
Demokratik bir gerekçe getirilir isteyenlerin önüne,
“Seçimlerden sonra, şimdi zamanı değil.”
Bu sefer de 2024 yerel seçimleri getirildi gündeme,
“Cumhuriyet tehlikede”, “millet fakru zaruret içinde” ama kime ne?
Muhalefetin en önemli derdi, belediye seçimleri.
Bir yanda var olanları kaybetmemek çabası,
Öte yanda partisini siyaseten var etme iddiası.
İş birliği olmazsa belediyeler RTE-AKP’ye teslim edilir dense de,
Kimin umurunda?
*
Duydukça bu sözleri,
“Kurtarıcı benim demeyen” önderin Amasya genelgesi geldi aklıma.
“Milletin bağımsızlığını ve geleceğini, yine milletin azim ve kararı belirler.”
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’i savunduğunu söyleyenler,
Kurduğu Cumhuriyet Halk Partisini yönetenler,
“Ben” demekten vazgeçemediler,
İktidar olmak için,
Biz olabilmenin gerekli olduğunu göremediler.
*
Biz olabilmenin en güzel örneğini,
A Milli Kadın Voleybol Takımı oyuncuları ve yöneticileri verdiler.
Şampiyonluk hedefinde kenetlendiler, “Biz” oldular,
Milletler ligi birincisi ve Avrupa Şampiyonu oldular.
Avrupa Şampiyonluğu için prim verilmesi konusunda,
Oyuncularımız tam bir ahlak ve yurtseverlik dersi verdiler.
“Atatürk’ün sporcu kızları, ülkesi adına kazandıkları başarıyı pazarlık konusu yapmaz.
Ne prim ister ne de başka özel bir şey.
85 milyona yaşattığımız mutluluk bize yeter.”
Kazandıkları şampiyonluklarla,
Ülkemizde uzun süredir unuttuğumuz “Biz” olabilme duygusunu da canlandırdılar.
Ve bugünlerde sabahın 07.00’sinde ekranın karşısında,
Başarılarının heyecanını ve mutluluğunu yaşatıyorlar.
Kadınlarımızın başarılarını hazmedeyen,
“Biz” olma, bir millet olarak birlik olma düşüncesi ve duygularına düşman,
Ümmet düşkünü üç beş yobaz ve bunlara göz yumanlar,
Çağdaş yaşamımıza ve geleceğimize göz dikenlerdir.
*
Değişmez gerçek;
Başarının ön koşulu “Biz” olabilmektir.
Siyasi partilerde “Biz” olabilmenin temelinde ideoloji vardır.
Bir partinin ideolojisine inananlar, o partinin üyesi olurlar,
Partilerinin seçimleri kazanması ve iktidar olması için çalışırlar.
Yöneticileri ve üyeleri ile “Biz” olabilen parti,
Halka, seçmene güven verir,
Seçmenin desteğini, oyunu alır ve iktidar olur.
*
Bugün siyasi muhalefetin temel eksikliği de budur.
İdeolojilerini bırakıp kişilerin peşinde koşan üyeler,
Partilerinin ülkede iktidar olma hedefinden uzaklaşıyorlar,
Parti içinde iktidar olmanın mücadelesini veriyorlar,
Birbirleriyle çatışıyorlar, ayrışıyorlar, “Biz” olamıyorlar.
Sonuçta partileri seçim kazanamıyor ve iktidar olamıyor.
*
Siyasi yelpazenin solunda olan partiler,
İdeolojilerinin gereği insandan, emeği ile geçinenlerden, emekten yanadırlar.
Halkçı ve toplumcudurlar.
Kişiler temelinde ve kişisel beklentilerle,
Halkçı ve toplumcu siyaset yapılmaz, yapılamaz.
100 yıllık parti de olsa…
