Sanki memlekette bütün dertleri bitmişçesine,
Halk bir eli yağda bir eli balda, mutlu mesut yaşıyormuşçasına…
İktidarıyla muhalifiyle ülkenin gündemi,
CHP’deki iç güçler tartışması…
Biz ise konuşulması gereken asıl gerçeklere bakalım.
Memleketin ve Milletin boğazına kadar borca battığını görmemek için,
Başka bir dünyada yaşıyor olmak gerek.
Ekonomi ne zaman tıkansa gerekçeler hazır,
- Dış güçler Türkiye’nin büyümesini engelliyorlar,
- Dünya büyük kriz içinde ama biz daha iyi durumdayız…
İyiyiz de son olarak ÖTV’ye, KDV’ye gelen zamlar niye?
Yanıcı ve tehlikeli madde diye bildiğimiz benzinle mazot,
Cep yakıcı değerli maddeler sınıfına geçti sayenizde.
Bu koşullarda dokunmak şart oldu,
Bu dış güçlerin ardına saklanan RTE-AKP’ye ve ekonomiye.
*
İktidara dün gelmişçesine ekonomide tek kurtuluş yolu olarak,
Dünyadaki sıcak paranın ve yabancı sermayenin ülkemize gelmesi diyorsanız,
Dünyanın kıskandığı Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olarak,
Para bulmak için Suudi Arabistan’a, Katar’a, Birleşik Arap Emirlikleri’ne gidiyorsanız,
Kendinizi ve Milleti kandırmayın, itiraf edin,
- Yılında Türkiye Cumhuriyetini iflasın eşiğine getirdiniz.
*
Sade bir yurttaş olarak neden bu hale geldik diye sorgulayalım.
Soru: Neden başka ülkelerden borç alıyoruz?
Yanıt:
- Birincisi yediğimizden, giydiğimize, kullandıklarımıza kadar her şeyi dışardan alıyoruz, bedelini de dövizle ödüyoruz. Hazinede döviz bitince de başka ülkelerden borç alıyoruz.
- İkincisi zamanı gelen borcu ödemek için de dışardan yine borç alıyoruz.
Soru: Pekala borç almamak için ne yapmalıyız?
Yanıt: Her şeyden önce tarlada, madende, fabrikada, üniversitede üretmemiz gerekiyor ki hem tükettiklerimizi dışardan almayalım hem de ürettiklerimizi yurt dışına satalım, ülkemiz de döviz kazansın.
Soru: Çözüm buysa biz neden üretmiyoruz, neyimiz eksik?
Yanıt: İşte sorun da burada. Verimli topraklarımız, zengin madenlerimiz, kaynaklarımız vardı, yabancılara kiraladılar veya sattılar. Hammaddeleri işleyecek fabrikalarımız, üretim tesislerimiz de vardı ama “babalar gibi sattılar.”
Soru: Kim sattı topraklarımız, madenlerimizi, fabrikalarımızı?
Yanıt: Bu dış güçlerin nasihatleriyle ülkemizi yönetenler.
*
İşin aslına bakalım.
Bugün ülkemizi yönetenler,
100 yıl öncesinin Osmanlısına özendiler ve aynı yoldan yürüdüler,
Ancak yolun sonunu görmek istemediler.
Bilimden, eğitimden, akıldan,
Sanayileşmeden, üretimden, çağdaşlıktan uzak duran,
Halkı cehaletin ve sefaletin karanlığında yaşatan,
Ama itibardan tasarruf etmeden şatafat içinde yaşayan padişahlar,
Yabancıların aklına ve nasihatlerine uydular, iğneden ipliğe her şeyi dışardan satın aldılar,
Hazine tam takır olunca da,
Kapitülasyonlar karşılığında yabancılara borçlanarak ülkeyi yönetmeye kalktılar.
Sonuçta da koskoca imparatorluğu batırdılar.
*
Bugün sizler de tıpkı örnek aldığınız 100 yıl öncesinin padişahları gibi,
Yabancıların planları, istekleri ve nasihatleri ile,
Bütün üretim tesislerimizi, fabrikalarımızı, varlıklarımızı sattınız,
Yetmedi topraklarımızı sattınız, vatandaşlık hakkını bile satışa çıkarttınız,
Halkı işsizliğe ve sefalete, Devleti de borç bataklığına soktunuz,
Sonra da kalkıp dış güçler diye suçlu yaratıp kendinizi aklayamazsınız.
*
Bugün nasihatleriyle ülkemizi yönettiğiniz dış güçler var ya…
Yolundan yürüdüğünüz Osmanlıyı batıranlardır,
105 yıl önce bu toprakları paylaşmaya kalkanlardır.
O dış güçleri,
Yok etmeye çalıştığınız ulus olma bilinciyle ve özgürlük ve bağımsızlık ruhuyla,
- 100 yıl önce bu topraklardan çıkarttık,
- 100 yıl önce Lozan’daki siyasi masada kapitülasyonlarını yırttık attık,
- 100 yıl önce bizi bağımsız bir devlet olarak kabul etmek zorunda bıraktık.
Bugün yıkmaya çalıştığınız Cumhuriyetle de,
- Halkımızı cehaletin karanlığından, sefaletin yokluğundan kurtardık.
- Osmanlının bıraktığı borçları da kimseye el avuç açmadan ödedik,
*
1945’lerde yardım isteyince yaşamımıza girdi o dış güçler,
Karşılığında ülkemizi nasıl yöneteceğimizin nasihatini verdiler.
Kimya, Demir Çelik gibi ağır sanayiyi bırakın tarımla uğraşın,
Ürettikleriniz bizde daha ucuz, size satarız,
Demiryollarını, uçak yapmayı bırakın yollarınızı yaparız, otomobili, uçağı biz satarız dediler.
Aynı yolda yürüdüğünüz DP de uydu bu dış güçlerin nasihatlerine,
Cumhuriyetin çağdaş uygarlık yolunu terk ettiler,
Halkın aydınlanmasını, ülkenin kalkınmasını engellediler.
*
1980’lerde o dış güçler “yeni” bir yüzle çıktılar dünya sahnesine,
Çağın gereği ekonomide serbest piyasa geçerlidir,
Devleti ekonomiden, üretimden çıkartın,
Sağlığı, eğitimi bedelli yapın,
Atatürk, Cumhuriyet falan tarihte kaldı, bırakın dediler.
Siz de uydunuz bu dış güçlerin nasihatlerine,
Sattınız, bitirdiniz memleketin kaynaklarını, varlıklarını, zenginliklerini,
Verdikleri borç paralarla yönettiniz ülkemizi,
Ancak artık deniz bitti, ülkemiz ekonomisi iflasın eşiğine geldi,
Artık güvenmiyorlar size ve ülkemize, dış güçler de desteği kesti.
Siz de borç para bulmak için düştünüz yollara,
Gittiniz dün düşman dediğiniz Arapların ayağına.
*
Aslında sorun dış güçlerde değil,
Dış güçlerin aklıyla ve nasihatleriyle ülkemizi yönetenlerde, sizlerde.
Nasihatin doğrusunu gösterelim size ve sizler gibi düşünenlere,
Mustafa Kemal Atatürk 100 yıl önce görmüş ve söylemiş:
“Hangi istiklâl vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin. Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir.” (TBMM, 06.02.1922)
*
Üzücü bir not;
Memleket bu haldeyken muhalefetin sessizliği,
CHP’nin gerçek kimliğini ve sorumluluğunu unutup içine düştüğü parti içi iktidar tartışmalarıyla toplumsal umudu ve güveni yok etmesi…
Gurur ve umut veren bir not:
Cumhuriyetimizin aydınlık yüzü
Kadın Voleybol Milli Takımımızı,
Milletler kupası şampiyonu olması,
Ve sonrasında verdikleri mesajlar…
