Ne yaman bir çelişki,
“Tam Bağımsız Türkiye” uğruna canlarını veren 68’in Asırlık Fidanları,
Düşünceleri ve mücadeleleri ile anılarda yaşıyorlar,
Türkiye’yi borç paraya bağımlı kılanlarsa iktidardalar.
Ülkenin bugünkü gerçeği bu.
*
Para bulacağım diye dört döndü dünyada,
Döndü geldi memlekete, çıktı iş dünyasının karşısına.
Ekonomiye bakan Şimşek’in dilinde aynı hikaye,
Ama yüzünde çaresiz bir ifade…
Dünya büyük bir felaket yaşamış,
Bir de depremin yıkımı,
Ülkemizin ekonomisine yansımış…
Ne yapsın iktidar?
Ekonomistin suçu günahı yokmuş…
Gel de sorma,
Madem her şey doğruydu da,
Sen neden zorla getirildin ekonominin başına?
*
Duya duya ezberlediğimiz hedefler.
Fiyat istikrarı sağlanacakmış,
Enflasyon tek haneye düşecekmiş,
Cari açık milli gelirin yüzde 2,5’in altına inecekmiş…
Nasıl?
Tasarruf verimlilik paketi ve de sıkı para politikasıyla…
Böylece,
Uluslararası sermaye bize güvenecekmiş,
Kredi notumuz yükselecekmiş,
Dışardan krediler, yatırımlar gelecekmiş,
Üretim, istihdam ve ihracat yükselecekmiş,
Ekonomi normale dönecekmiş…
Bu programa güvenmeliymişiz,
RTE’nin vizyonu da böyleymiş.
Hukuk devleti adına tek kelime etmeden,
Yabancı yatırımcı kendisini güvende görecekmiş.
*
Diyelim ki hedefler tuttu, yatırımcılar akın etti ülkemize.
Yatırımı yapacak olan uluslararası sermaye,
Türkiye ekonomisi kazansın diye gelmeyecek ki ülkemize.
Borsaya, tahvile, faize, para piyasalarına gelecek,
Parasıyla para kazanıp geri gidecek,
Ne üretim artacak ne işsizlik düşecek ne de halkın geliri yükselecek.
Bugüne kadar olduğu gibi…
Duyduğumuz ve yaşadığımız hep aynı hikaye,
24 Ocak 1980’den bu yana…
*
Şimşek, söylediklerine kendisi inanıyor mu bilemem,
Ancak gerçekleri bilmek ve görmek zorunda.
85 milyonluk ülkenin ekonomisi kalkamaz ayağa,
Dışardan alıp dışarıya satmakla, el parasıyla, borçla…
Yabancı sermayeye kazandıracağın paranın yarısıyla,
Çiftçiyi, sanayiciyi, üreteni desteklersen,
Tarlanda, madeninde ham maddeyi,
Üniversitelerinde teknolojiyi,
Kendi sanayinde, fabrikalarında tüketim maddelerini üretirsen,
Tarlada üreten çiftçilerin, madende üreten, fabrikanda çalışan işçilerin, sanayicin, KOBİ’lerin kazanır,
Fiyatlar düşer, halkın alım gücü artar, esnaf kazanır,
Üretim fazlasını dışarıya satarsın ülke kazanır,
*
Ama üretim adına ne varsa ülkede hepsini sattınız,
Ülkenin, halkın parasını inşaata, betona, asfalta ve şatafata yatırdınız,
Yediğimizden giydiğimize kadar ne varsa hepsini yabancılardan satın aldınız,
Ödemesini de yabancılardan aldığınız borçlarla yaptınız.
Sonuçta ülkemiz ekonomisini batırdınız,
Halka yokluğu, yoksulluğu yaşattınız.
Şimdi de dilinizde hala aynı hikayeyle çıktınız halkın karşısına,
Nasıl güven duyacaksak size ve programınıza?
Yapmanız gereken tek çıkış yolu var,
Ülkemizi ve halkımızı daha fazla borca batırmadan,
Bir an önce seçim kararı almalısınız.
Siyasetin görmesi gereken gerçek,
Üretmeden tüketenler sonunda tükenirler.
*
Asırlık Fidanlar
68 kuşağının Asırlık Devrimci Fidanlarını selamladık CHP Pendik İlçe Başkanlığında.
Turan Emeksiz’leri, Taylanları, Denizleri, Yusufları, Hüseyinleri, Mahirleri, Sinanları, Cihanları…
Düşüncelerini, ideallerini ve mücadelelerini anlamanın ve kuşaktan kuşağa yaşatmanın kararlılığıyla.
*
17-18 yaşlarında Anadolu’nun her bir köşesinden üniversitede okumak için çıkıp gelmişlerdi İstanbul’a, Ankara’ya…
İstanbul Hukuk’ta, İTÜ’de, ODTÜ’de, SBF’de, İTİA’da… okuyacaklar,
Avukat, hakim, mühendis, iktisatçı, kaymakam, vali olacaklardı…
Üniversitelerinde “Tam Bağımsız Türkiye” idealinde buluştular,
Kemalist, Devrimci, Yurtsever, Sosyalist düşünceye sahiptiler.
Siyasi yaşamda söz sahibi olunması gerektiğini düşündüler, TİP’e katıldılar,
TİP içinde söz ve karar sahibi olamayacaklarını gördüler,
Siyasi mücadelelerini kendi kurdukları Devrimci Öğrenci Örgütlerinde sürdürdüler…
*
Deniz’in söylemleriyle,
Yükselttikleri mücadeleleri uğruna canlarını verdiler…
“Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk. Varlığımızı Türkiye adına armağan ettik.
Bunun aksini iddia edenler vatan hainidir.
Bugün ABD emperyalizmi saldırganlık yolunu seçmiştir.
Buna karşı biz de emperyalizmin parmağının bulunduğu her yerde ona karşı aynı silahlarla mücadele yolunu seçtik;
Tıpkı Mustafa Kemal’in 50 yıl önce yaptığı gibi…
Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum…”
Fidanları koparttıklarını sananlar bugün yoklar,
Fidanlar ise çoğalarak yaşıyorlar.
Saygıyla…