Dilimizde tüy bitti, anlatamadık,
Üstelik dinozor diye de suçlandık.
Sivil toplum kuruluşu (STK) bir laf cambazlığıdır,
80 sonrası tarikatları meşrulaştırmak için,
“Yeni dünya” denen sömürü düzeninin bir uydurmasıdır.
Milli Eğitime bakan kişi Anayasal suç işleyerek Meclis kürsüsünden de itiraf etti,
“Sizin tarikat cemaat dediğiniz, bizim STK dediğimiz yapılarla protokolümüz var…”
Uğur Mumcu’nun “tarikat, siyaset, ticaret” üçlemesi,
Artık devletin katında alenileşti.
Bir kez daha söyleyelim,
Demokrasilerde halkın örgütlü yapısı,
Sendikalar, meslek odaları, derneklerdir,
Adları da STK değil, “Demokratik Kitle Örgütleridir”,
Tarikatlarla gidilen yolun sonuysa Demokrasi değil, Teokrasidir.
*
Tarikatları “sosyal bir gerçeklik” diye kabul edenlerin de,
Bu düzene “yetmez ama evet” diyenlerin de,
Neye evet dediklerini iyi görmeleri gerekir.
Karanlığa yoldaşlık yapmanın sonunu göremeyenler,
Dönüp bakın geçmişe, 93 yıl öncesine.
Görün, 23 Aralık 1930’da bu gerici tarikatların gerçek karanlık yüzünü.
Cumhuriyet Devriminin ilk şehidi Asteğmen Öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın,
“Şapka giyen kafirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir” çığlıklarıyla nasıl katledildiğini,
Buldukları her fırsatta Cumhuriyeti, Cumhuriyetçileri yok etmek istediklerini.
Unutmayın, Taksim’i, Maraş’ı, Çorum’u, Yozgat’ı, Sivas’ı…
*
Cumhuriyetimizi teokrasiye devşirmeye heveslenenlere karşı,
Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği,
Birleşik Kamu İş, Cumhuriyet Gazetesi, ÇYDD ve Sanatçılar Girişimi’nin katılımcı olduğu,
“Cumhuriyet Buluşmalarının” 3’üncüsü İzmir’deydi.
İzmir Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla 21 Aralık Perşembe günü,
Coşkuyla, heyecanla ve kararlılıkla gerçekleşti,
“Laik Cumhuriyet Büyük İzmir Buluşması”
Salonu hınca hınç dolduran uzak yakın illerden gelenlerin ve İzmirlilerin
Coşkusu, kararlılığı ve yüzlerindeki gülümseme,
29 Ekim’de yurttaşlarımızın yurdumuzun her yanında yaşattığı,
Heyecanını ve mutluluğunu anımsattı bizlerde.
Gerçek Türkiye de Türkiye’nin gerçeği de işte budur.
Cumhuriyet, yurttaşlarımızda umudu ve güveni yaratıyor,
Yaşama ve geleceğe karşı gülümsetiyor.
Cumhuriyet Buluşmalarını çoğaltmak ve çoğalmak,
Cumhuriyetin aydınlanmasıyla karanlığı yok etmek demektir.
*
Bu güzel duyguların sonrasındaki 24 saat içinde,
12 genç insanımızın terörle mücadelede şehit oldukları haberleri karşısında,
Üzüntüden öte duygular içinde soruyorum.
Suriye’nin kuzeyi;
- Neden terör örgütlerinin yuvası haline geldi?
- Bu terör örgütlerini kimler kurdu, kimler destekledi?
- Ülkemizin güvenliğini tehdit eden bu terör örgütlerini kimler besliyor ve yönlendiriyor?
- Askeri alanda mücadelenin ötesinde, bu örgütleri destekleyen devletlerle neden uluslararası alanda mücadele etmiyorsunuz?
Bırakın artık, üzüntü bildiren açıklamalarla yetinmeyi,
Kurtarın artık ülkemizi,
Başkalarının çıkarı uğruna bu kirli savaşın bir parçası olmaktan,
Durdurun artık gencecik insanlarımızın ölmesini, acılarının yaşanmasını…
*
“Yurtta Barış Dünyada Barış” temelinde kuruldu Cumhuriyet,
Kuruluşun temelinde yer aldı,
Harbiye, Tıbbiye, Mülkiye ve Talim Terbiye…
Bugün içte de dışta da barışı yok ettiniz,
Harbiye’yi, Tıbbiye’yi, Mülkiye’yi, Talim Terbiye’yi de bitirmenin peşindesiniz,
Sanıyorsunuz ki Cumhuriyeti de değiştireceksiniz.
Ama bilmelisiniz ki,
Cumhuriyet’i kurmak için can veren de,
Cumhuriyet’i yaşatmak için can verenlere sahip çıkan da bu Halktır,
Halk, çağdaş bir yaşam biçimi olan Cumhuriyete de sahip çıkacaktır.
