- İstiklal Marşı’nda oturanların, keşke Yunan kazansaydı diyen hainlerin önünde hep reverans yaptılar..
- T.C. Devleti ve Cumhuriyet’in garantisi olan Lozan Antlaşması, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Anayasa’nın ilk dört maddesini sürekli sorun ettiler..
- Amerika’nın Yunanistan Dedeağaç limanına yaptığı devasa askeri yığınağa ve işgal edilerek birer askeri üs haline getirilen Ege adalarına yıllarca göz yumdular..
- Ülkeyi yönetiyormuş gibi yapıp talimat üzere içeriden dönüştürdüler ve darül harp mantığı içinde koskoca bir harabe yarattılar..
- Dışarıdan kuşatılmasını ise sineye çekip hep seyirci kaldılar..
- Taraftarı ikna etmek ve safları sık tutmak için de Osmanlı sosuna batırılmış, din ceketi giydirilmiş; ecdat ve İslam’la ilgisi olmayan çakma bir düzeni sürekli olarak mehter, ezan, sela ve tarihi diziler eşliğinde dayattılar..
- Nihayet kapatılacak bir parantez olarak gördükleri Cumhuriyet’i 100. yılında hedefe koyup arzu ettikleri çarpık düzeni meşru hale getirecek yeni bir ANAYASA telaffuz ettiler..
- Sıra geldi bu telaffuzu kuvveden fiile geçirerek olan altın vuruşu yapmaya.!!
- Ve ardından yedi düvelin yapamadığını tek başlarına yaparak bu topraklarda kendi vatanlarını kurmaya ve Yugoslavya’da olduğu gibi özerk yapıların ve dışa bağlı devletçik teşebbüslerinin önünü açmaya..
- Eğer Anayasa genel seçimlerden önce değiştirilirse yapılmış olan yerel seçimin ve bundan böyle yapılacak hiçbir seçimin yasal hükmü kalmaz..
- Buna millet izin verir mi bilinmez.!
- “Şimdi anladınız mı bir vasiyet niteliği taşıyan “Gençliğe Hitabe”nin neden kaleme alındığını ve Büyük Önderin ne denli ileri görüşlü olduğunu..”
Ne demişti son bölümünde Mustafa Kemal ATATÜRK ?
- “…..iktidara sahip olanlar, gaflet (aymazlık) ve dalalet (sapkınlık) ve hatta hıyanet (hainlik) içinde bulunabilirler.. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini
müstevlilerin (işgal güçlerinin) siyasi emelleriyle tevhit edebilirler (birleştirebilirler)..
Millet, fakru zaruret (ileri derecede yoksulluk) içinde harap (yıkılmış) ve bitap (yorgun) düşmüş olabilir..
Ey Türk istikbalinin evladı!.
İşte, bu ahval (durum) ve şerait (koşul) içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır.. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur..”
Yerel seçim galibiyetinin ve zafer sarhoşluğunun rehavetine kapılarak bundan sonra hiçbir şey olmaz demek yanlış olur.!
Büyük Önder‘in sözlerini her an kulağımıza küpe etmekte yarar vardır.!
Şunu asla unutmamak gerekir ki, su uyur düşman uyumaz.!
Yarından tezi yok her türlü kişisel ve siyasal sorunları, ideolojik görüş ayrılıklarını, şişmiş olan
egoları bir kenara bırakarak; birlik, beraberlik ve Müdafaa-i Hukuk anlayışı içinde geniş tabanlı bir ‘milli mutabakat ittifakı’ kurmak artık vatani bir zorunluk durumuna gelmiştir..
Mazereti ne olursa olsun aksini yapan bir siyasal anlayış; ucu dışarıda olan gizli işbirlikçidir,
iktidarın bir başka versiyonudur, mevcut projenin nöbetçi taşeronudur.!
Herkes aklını başına almalıdır zira emperyalizm, yıllarca onca emek harcadığı böylesi zorlu bir
yıkım projesini tek bir parti ya da tek bir adama endekslemez; alternatifi mutlaka vardır..!!
Önümüzdeki süreçteki gelişmeler kimin kim olduğunu ve bağlantılarını gösterecektir;
tabii ki milli hassasiyete sahip olan vatan evlatlarını da.!
Bir önceki tweet içeriği..
İŞLERİ GÜÇLERİ YALAN DOLAN..
– Millete imam hatip liselerini tavsiye edip, evlatlarını özel kolejlerde okutan..
– Şehadet makamının faziletlerinden dem vurup, oğullarına çürük raporu alan..
– Huzur ve güven ortamından bahsedip, çarşıda pazarda koruma ordusu, keskin nişancı ve zırhlı araçlarla dolaşan..
– Sefalet ve çaresizliğe mahkum olmuş millete sabır ve şükür telkin edip, beş ayrı yerden maaş alan..
– Kendi ülkesinde şeriat düzeni isteyip, parayı bulduğunda kapağı laik Avrupa ülkelerine atan..
Riyakar, istismarcı, rantçı ve fırsatçı bir siyasete mahkum oldu koskoca vatan..