Yalman ÖZGÜNER
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yaşamak İçin Bunları Hiç Unutmayalım

Yaşamak İçin Bunları Hiç Unutmayalım

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
DEĞERLİ dostlarım, sevgili facebok arkadaşlarım, fikir yoldaşlarım bir süredir yaşamakta olduğum sağlık sorunlarımın engeline takılıp kalsam da…
Ama bir yandan da Cumhuriyet tarihimizin en karanlık döneminde tüm ulus olarak yaşadığımız ortak acılarımızı yazmak, sizlerle paylaşmak, dertleşmek istesem de…
“Başkanlık sistemi” adı altında devrim ve Atatürk düşmanlığı, demokrasi düşmanlığı, onca akıl ve ahlak dışı zırvalar, sahte seçmen oyları, diploma sahtekarlıkları, yüzünden parmaklarımı klavyeye değdirmeye adeta iğreniyor, korkuyorum.
Oysa Atatürk ilkelerinin bir neferi, Türk ulusunun, insanlığın sıradan ama onurlu bir bireyi, yaşlı eski bir gazeteci olarak yazmak istediğim çok şey var.
Bugün insanlarımız yeterince algılayamıyorlarsa da ülkemiz, RTE kot adlı ulus, insanlık düşmanlarından, soygunculardan, akıl, bilim, ahlak düşmanlarından, yüzleri hiç kızarmadan kişisel çıkarları adına kendi onurlarını ayaklar altına atan çapulculardan, hilafet çağrıları yapan çağdışı yaratıklardan, din pazarlamacılarından oluşan eş merkezli bir ihanet koalisyonunun zulümleri altında hızla çöküntüye doğru sürükleniyor.
Keşke bir mucize gerçekleşse ve bütün insanlığın yol göstericisi, aydınlatıcısı eşsiz önderimiz Atatürk’ümüz bir kere daha Samsun’dan gelse ve bütün ihanet odaklarını derdest edip sonsuz kadar yok olacak şekilde kendi karanlıklarına gömse…
***
DEĞERLİ dostlarım nerden başlayayım diye düşünürken aklıma ülkemizin hangi aşamalardan geçerek bugünlere geldiğine ilişkin notların yer aldığı 4 Ocak 2017 tarihli EKONOMİK DURUM Gazetesi’nde yer alan ve güncelliği daha da tazelenen neredeyse unutulmaya yüz tutmuş olguları tekrar hatırlamaya vesile olacak olan “Kalkınma Ekonomisinden Rant Ekonomisine” başlıklı eski bir yazımı ilginizi çekeceğini de düşünerek bir kere de daha paylaşmak istedim.
İşte o yazı….
****
ÜLKEYİ borç batağına gömen yeni köprülere, tünellere övgüler düzen kimileri “CHP ne yaptı, Ecevit ne yaptı” diyorlar.
Bu da ülkeyi açmazdan açmaza sürükleyen AKP sultanlığından kurtulmanın kolay olmayacağını gösteriyor.
****
ŞUNU unutmayalım;
CHP döneminin ilk 15 yılı Atatürk’lü yıllardır.
O 15 yılda ülkenin nerelerden nerelere geldiğini görememek olası mı?
Teknik eleman, sermaye, teknoloji birikimi olmadan kazma kürekle ve kuruşun üstüne kuruş eklenerek yapılan köprüler, tüneller, karayolları, demiryolları…
Sanayileşmenin temelini oluşturan tesisler…
Dönemin en modern teknoloji now-howu kullanılarak motoru ile kaportasıyla uçaklar üretip dışsatımını bile gerçekleştiren sonra Demokrat Parti döneminde ABD’nin baskısı ile basit tarım aleti üreten atölyelere dönüştürülecek olan uçak farikaları…
Kurtuluş savaşında harabeye dönen yerleşim alanlarını imarı.
***
ATATÜRK sonrası İsmet Paşa ile yine CHP dönemi…
Cihanı kana bulayan büyük savaş yılları…
Kars’ı Ardahan’ı isteyen Sovyet tehditleri…
Savaşa katılın baskıları, Nazilerin etek altından sopa göstermeleri…
Kolay mı böyle ortamda yatırım yapmak?
***
BAŞBAKANLIKTAN düşürülmesi için gazetelere sayfa sayfa ilanlar veren sermaye burjuvazisinin entrikaları yüzünden hep süresi dolmadan iktidarı bırakmak zorunda kalan Bülent Ecevit…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti zaferi ne yapılsa nafile , o artık hiç unutulmaz.
İyi de Köykent projeleri neden unutuldu?
Gelin Köy Enstitülerinden sonra en kapsamlı Kırsal Kalkınma Projesi olan Köykent Projesini anımsayalım:
Mithat Paşa’nın Niş ve Tuna vilayetlerinde uyguladığı” Şehirköy Projesi” ve 1932 yılında Atatürk’ün hazırladığı “Cumhuriyet Köyleri Projesi” ile ilişkilendirilen ve Ecevit’in “En büyük hayalim” dediği projenin hedefleri bakın nelerdi:
Hızlı nüfus artışının yarattığı işsizlere köykentlerde iş olanakları yaratılması…
Kırsal kesimlerden kentlere göç akınını hafifletilerek sağlıklı kentleşmenin sağlanması…
Az sayıda personel ve yatırımla kırsal alanların da sanayileşmesi için gerekli altyapı ve hizmetlerin kısa sürede düşük maliyetle sunularak tarımsal sanayileşmenin altyapısının hazırlanması…
İlk uygulama 30 Eylül 1978’de Mudurnu’ya bağlı Taçkesti Beldesinde başarıyla hayata geçirildi.
Köylüler yaptıkları üretimle aracı olmadan gelirlerini artırdılar.
Projenin sosyal konulara da ağırlık vermesiyle sinema müzik resim gibi sanat evleri ile tenis kortu ile köylülerin ortak olduğu fabrikası ile örnek bir köy gerçekleştirildi.
2001 yılında Ordu’nun Mesudiye ilçesinde yine sanat evleri ile tenis kortu ile köylülerin ortak olduğu fabrikasıyla örnek bir köy olarak oluşturulan ikinci proje çıkar çevrelerinin ve 12 Eylül rejiminin kurbanı olması yanı sıra hükümet desteği de kesilince yürütülemedi.
Hayalinin gerçekleşmesini çok isteyen Bülent Ecevit GATA’da hasta yatağında bile Başbakan Erdoğan’dan projeyi bitirmesini isteyecek ancak bu son arzusu malum çevrelerin işine gelmediğinden gerçekleşemeyecekti.
***
SİYASETE Süleyman Demirel’in damgasını vurduğu yıllar…
Kimilerince Cumhuriyet tarihinin en büyük eseri diye anılan GAP Projesi sulama tesisleri…
Çorak toprakların bereketli tarım alanlarına dönüştürülerek kendini bulması.
Yoksa Süleyman Demirel neden barajlar Kralı diye anılsın…
***
GELELİM “İstanbul’un imamıyım” diyerek İstanbul Büyükşehir Başkanlığı koltuğuna oturuşundan itibaren Türkiye’nin kaderine hükmeden Recep Tayyip Erdoğan dönemine.
Önce cumhuriyetin bütün kazanımlarına savaş açtığı gibi kendinden önce yapılmış eserleri de inkâr eden Erdoğan’a mal edilen İstanbul metrosunun öyküsü
Projenin ilk sahibi İstanbul büyükşehir eski başkanlarından Bedrettin Dalan’dır
Dalan’ın ardından Prof. Nurettin Sözen projeyi geliştirmiş, finansmanını bulmuş sinyalizasyon ihalesini tamamlayarak yatırıma hazır hale getirip yeni Başkan Recep Tayyip Erdoğan’a teslim etmişti
Peki, Erdoğan başkan olur olmaz ne yaptı ve bunu hatırlayan kaç kişi var acaba?
Aralarında Alman Siemens firmasının da bulunduğu konsorsiyumun kazandığı ihaleyi iptal etmiş, yenilenen ihaleyi yine aynı konsorsiyum kazanınca onu da “ben yaptım oldu” hamlesiyle iptal etmişti.
İhale o günlerde küçük bir nakliyat şirketi sahibi olan Albayrak ailesinindi artık…
İstanbullular Albayraklar servet sahibi olacak diye hem metrosuna kavuşmakta bir yıl gecikti ve hem de milyarlarca dolar kaybetti.
Böylece İstanbul’da bir “yemece” dönemi başladı Erdoğan’ın Büyükşehir başkanlığı döneminde mahkeme kayıtlarına giren bir düzine dolayında ihale yolsuzluğu dosyalarında sıkça Albayrak adı geçer.
Albayrak ailesini çok seven Başbakan Erdoğan limanların, havaalanlarının, fabrikaların özelleştirilmesini başlattığında yine o yollarda beraber yürüdüler, beraber ıslandılar.
Erdoğanlar Albayrak’lara drahoma olarak bakanlık verip iç güveysi alınca bütünleştiler, kenetlendiler
Vefalı Erdoğan nerede eşi dostu İmam Hatip’ten sınıf arkadaşı varsa hepsine cömert elini açmış, kimilerine otel, kimilerine hastahane kimilerine alışveriş merkezi kimilerine vakıf kuruculuğu ihsan etmiş Böylelikle de toplumumuza bir sıkma başlılar badem bıyıklılar sosyetesi kazandırmıştı.
İşte o parlak nutuklara konu olan tünellerin, köprülerin, tesislerin kısa öyküsü.
***
YENİDEN başa dönersek…
Atatürklü yıllarda bölgeler arası eşitsizliği gidermek amacıyla planlı kalkınma programları uygulanarak en az gelişmiş bölgelerde modern tarım işletmeleri yanı sıra hem üretim hem öğretim hem kültür merkezi işlevi gören sanayi tesisleri kurularak bir ekonomi mucizesi yaratıldı.
Bütün dünya 1929 büyük bunalımını yaşarken ve onca yoksunluğa karşın bir de Osmanlının borçları ödenirken, başarılı bir “kalkınma ekonomisi” gerçekleştirildi.
Eğer o politikalar sürdürülseydi, Köy Enstitüsü cinayeti işlenmeseydi, köykent projesi siyasete kurban edilmeseydi okulu elektriği suyu olmayan köyler eski bir anı olarak kalırdı
Ya da Türk toplumu “Sol” diye tanımlanacak bir siyasi yönetim deneyimi yaşasaydı eğer…
Ne gelir dağılımında ne köylerle kentler arasında sosyo/kültürel ve ekonomik uçurumlar yaşanmaz, tarım ve hayvancılık sektörleri dibe vurmaz, kırsaldan kaçan yığınlarla kentler nefes alınamaz hale gelmez, yeşil alanlar taş yığınlarına dönmezdi.
Daha da önemlisi insanlarımız çalmadan da çalışılabileceğine tanık olacaklardı.
***
ŞİMDİLERDE Başkanlık rejimi dayatmalarına güç katan zamanlama kurnazlığı ile İstanbul’da yapılan plan ve program dışı yatırımlar görkemli açılış törenleri düzenleniyor
Anadolu’daki okulu yolu suyu elektriği olmayan köyler varsın öyle kalsınlar
Oralarda yatırım yapmak zaten rantabl değil ya…
Kırsal insanının faydalanabilirlik skalası siyasi oportünizmin beslenme ve avlanma alanı olan varoşlarda yaşayan yeni kentlilere göre devede kulak üstelik…
Büyük kentlerde rant yatırımları yapmak varken ormanlar, yeşil alanlar tarım arazileri sahiller kent merkezlerindeki değerli araziler ne güne duruyor!
Yapılan her yol yeni yerleşim alanları yarattığından trafiğin yükü azalmaz yeni yollara ihtiyaç yaratır.
Rant tuzakları hep böyle kuruldu, hep böyle de devam edecek.
Özellikle gelişen ülkelerde kırsal ajanlara yapılan yatırımların toplumsal refah, kentlere yapılan yatırımların ranta dönük olduğunu gözden uzak tutmayalım.
Rant ekonomisi kaynakları kuruturken hokus pokus numaralarıyla enflasyon düşüyor aldatmacalarını da…
Amaç illaki başkanlık
Hedef vurgun düzenini ömür boyu sürdürmek.
Saraylar uçaklar dizi dizi makam arabaları…
***
KARDA kışta yarım ayakkabı ile kilometrelerce yolu aşıp eğitim çırpınan yavrular…
Teröre kurbanlar verdiği yetmezmiş gibi yıllardır uygarlığın nimetlerine hasret bahtı kara Anadolu insanı, sürekli yoksullaşan köylüler, emekliler, memurlar, küçük esnaf…
Büyüyen işsizler ordusu…
Çalıyorlar ama çalışıyorlar öyle mı?
Akıl gözü ile aslında neler yaşandığını bir görebilsek.
Güzel ülkemin güzel insanları…
Ne zaman aklımız başımıza gelecek acaba?
Yoksa artık hiç mi gelmeyecek?

Yaşamak İçin Bunları Hiç Unutmayalım
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin