1. Haberler
  2. Gündem
  3. Türkiye’de Gıda Güvenliği ve Acil Önlemler

Türkiye’de Gıda Güvenliği ve Acil Önlemler

Son dönemde artan gıda zehirlenmesi ölümleriyle de yüz yüzeyiz.

Advert
featured
service
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Advert
Getting your Trinity Audio player ready...

SOLMEDYA – Son dönemde artan gıda zehirlenmesi ölümleriyle de yüz yüzeyiz. Gıda güvenliğinde ağır bozulma derin ekonomik kriz, mevzuat boşluğu ve uluslararası yükümlerin yerine getirilmesindeki aksamalarla iç içe çok boyutlu bir halk sağlığı krizi. 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Yasası’nda gıda kavramı çiftlikten çatala dek tüm üretim, işleme, koruma, taşıma ve sunum aşamalarını kapsayan geniş bir sistemi (Gıda Güvenliği) içerir. Türkiye, uluslararası anlaşmalar ve üye olduğu kuruluşlara karşı gıda güvenliğinde önemli yüklenim altında. DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) üyesi olarak Uluslararası Sağlık Tüzüğü (IHR-2005) gereği, gıda kaynaklı acil durumları (salgınları) bildirme, hızlı yanıt verme ve halk sağlığını koruma yükümünde. “Tek Tıp – Tek Sağlık” yaklaşımı ile insan, hayvan ve çevre sağlığı bütünselliği arasındaki bağlantı, gıda güvenliği politikasına eklemlenmeli. FAO (BM Gıda ve Tarım Örgütü) Türkiye’de gıda güvenliği, tarımsal sürdürülebilirlik ve gıda sistemlerinin geliştirilmesi için etkin olarak çalışmakta. FAO’ya karşı yükümümüz gıda güvenliği ve beslenme niteliğini artırma, gıda yitiği ve israfını azaltma ve yoksullukla savaşmayı gerektiriyor. Son dönemde AB’ye satılan tarım ürünlerinin (narenciye, domates vb.) yüksek pestisit kalıntıları nedeniyle iadesi, uluslararası standartlara (Codex Alimentarius) uyumda ve denetimde ciddi sorunlar yaşandığını göstermekte. Bu gerivermeler (iadeler), uluslararası güven yitiğine ve bu ürünlerin iç piyasaya düşük fiyatlarla girerek iç tüketici sağlığını tehdit etmesine yol açmakta; bu durum kabul edilemez.
Gıda güvenliğinin ağır biçimde bozulması salt denetim eksiği değil, sistemik sorunlardan kaynaklanmakta. Ağır ekonomik bunalım ve çok yüksek gıda enflasyonu, yoksulluğun artması, zehirlenme riskini iki ana yolla büyütmekte: Üretici baskısı; tarımsal girdi bedelinin (gübre, mazot, pestisit, enerji) aşırı artması, üreticileri maliyeti düşürmek için ruhsatsız, kaçak veya izin verilen dozu aşkın pestisit ve veteriner ilacı kullanmaya itmekte. Tüketici Davranışı; halkın alım gücünün düşmesi, ucuz ve güvenilirliği düşük, denetim dışı gıdalara yönelmesine (açıkta satılan, son kullanma tarihi yaklaşmış/geçmiş ürünler, kayıt dışı üretim) ve besinlerin bozulmaya elverişli koşullarda uzun süre saklanmasına yol açmakta.

Denetim ve eğitim eksikliği; Tarım-Orman Bakanlığı yetersiz çalışan ve kaynakla denetim yükünü taşıyamıyor. Özellikle küçük işletmelerde ve toplu tüketim yerlerinde (okul, hastane, işyeri, lokantalar) Hijyen ve Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi (HACCP/GMP) eğitimi yetersiz. Bilgi kirliliği ve medya sorumsuzluğu; gıda ile ilgili bilimsel olmayan açıklamalar, bilgi kirliliği ve yanlış yönlendirmelerin yaptırımsız kalması, halkın doğru bilgiye ulaşımını engellemekte.

İstatistiksel veriler ve acı tablo : Türkiye’de gıda zehirlenmesi olguları için güncel, standart, yeterli veriye ulaşmak zor. TÜİK 2024 Ölüm-Ölüm Nedeni İstatistiklerinde zehirlenme türleri (gıda, ilaç, kimyasal vb.) ayrı ayrı verilmiyor, tüm zehirlenme ve dışsal yaralanmalar genel başlıklarda toplanıyor. Resmi verilere yansımayan veya ‘gastro-enterit‘ gibi tanılarla kayda giren gıda kaynaklı hastalık sayısının bildirileni çok aştığı açık. Gelişmiş ülkelerde bildirimlerin gerçek olgu sayısının %5-10’u olduğu kestirilmekte. Bu, Türkiye’de her yıl yüz binlerce kişinin gıda kaynaklı hastalık yaşadığı anlamına gelir. Gıda zehirlenmesine bağlı ölümlerin, resmi istatistiklerde dolaşım veya solunum sistemi hastalıkları gibi ikincil nedenlerle maskelenmesi olağandır.

  • Gerçek ölüm sayısı, kayda girenden çok yüksektir!

Türkiye’de gıda güvenliği alanında temel mevzuat, AB Genel Gıda Tüzüğü (178/2002/EC) ile uyumlu 5996 sayılı yasadır. Bu yasa birincil yetkiyi Tarım-Orman Bakanlığına (üretimden perakendeye dek izleme, denetim, örnek alma ve analiz) vermekte. Sağlık Bakanlığı ise son tüketimde (toplu tüketim yerleri), özellikle zehirlenme olgularının izlenmesi, salgın araştırması (epidemiyolojik inceleme) ve halk sağlığının korunmasından sorumlu. Yetki karmaşası giderilmelidir, kurumların görev tanımı netleşmelidir. Etkin ve öngelen (proaktif) denetim için, siyasal-ekonomik baskıdan bağımsız, yalnızca bilimsel veriye dayanan, AB’deki EFSA (Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi) benzeri özerk ve güçlü bir Gıda Güvenliği Otoritesi kurulmalı. Ceza yaptırımları artmalı ve caydırıcı olmalı. Gıda mevzuatına aykırılıkta para cezası artmalı ve can yitiğinde ağır ceza yaptırımı kesin-ödünsüz uygulanmalı. Özellikle riskli gıdalarda (et, süt, deniz ürünleri vb.) üretimden tüketime HACCP (Tehlike Analizi ve Kritik Denetleme Noktaları) ilkeleri tam ve sürekli uygulanmalı, kayıtlar sanal ortamda anlık kamuoyu denetimine açılmalı.

Acil Önlemler ve Yol Haritası / İvedi Eylem Planı

Bu halk sağlığı krizini durdurmak için ivedilikle atılması gereken adımlar kısa erimli ivedi (acil) önlemler şöyle :

Gıda zehirlenmesi salgınlarında Sağlık Bakanlığı‘nın epidemiyolojik soruşturma ve Tarım-Orman Bakanlığı‘nın gıda kaynaklı denetimini eşgüdümleyen Ulusal Gıda Zehirlenmesi Hızlı Yanıt Düzeneği kurulmalı. Okul, hastane, askeri birlik, cezaevi ve işyerleri gibi toplu tüketim yerlerinde, Gıda Güvenliği Yönetim Sistemleri (HACCP) belgeleri ve hijyen kuralları uygulanmasında sıfır toleransla sıkı denetim başlatılmalı. Özellikle yazın ve riskli gıdalarda (et, süt, dondurulmuş ürünler), depolama ve dağıtımda soğuk zincir kesinkes kırılmamalıdır. Basın, sivil toplum, akademi işbirliğiyle
doğru gıda saklama ve hazırlama, tüketme tekniklerini içeren, doğru el yıkama öncelikli yaygın halk eğitimi yapılmalıdır.

Orta-uzun erimde yapısal önlemler: Bağımsız Gıda Otoritesi (EFSA Modeli).. mevzuattaki yetki karmaşasını ve siyasal baskıyı sonlandırmak için özerk, saydam ve denetim gücü yüksek Bağımsız Gıda Güvenliği Otoritesi kurulmalıdır. Ekonomik krizin yıkımını sınırlamak için tarım politikaları, maliyeti düşürerek ve sürdürülebilir üretimi teşvik ederek pestisit ve ilaç kalıntısı riskini azaltmaya odaklanmalıdır. Yoksulların güvenli gıdaya erişimi için sosyal yardımlar artırılmalıdır. Sağlık Hukuku adımı ile gıda zehirlenmesi ölümleri ve sağlık zararları için sorumlulara ceza ve hukuk sorumluluğu ağırlaştırılmalıdır.

Sonuç :

Gıda güvenliği anayasal haktır. Bu ağır güncel krizi aşma salt mevzuatla değil;
siyasal kararlılık, özerklik, etkin denetim ve ağır ekonomik bunalımın halk sağlığına yakıcı etkilerini giderecek bütüncül sosyal politikalarla olanaklıdır.

Bu acı tablonun kısır siyaset üstü anlayışla, bilimsel akılcılıkla ve hızla ele alınması için iktidarı ve tüm tarafları ivedi / acil göreve çağırıyoruz.

Türkiye’de Gıda Güvenliği ve Acil Önlemler
+ - 0

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin