|
Getting your Trinity Audio player ready... |
Haber: Atilla YÜCEAK
Tandoğan Meydanı bugün yalnızca bir miting alanı değil, yoksulluğa, adaletsizliğe ve dayatılan sefalete karşı kurulan bir halk mahkemesi gibiydi.
Yurttaş Birlikteliği’nin çağrısı üzerine bir araya gelen on binlerce emekli, işçi, emekçi ve dar gelirli, yıllardır biriken öfkelerini Ankara’nın göğüne yükseltti.
Sokak TV mikrofonunu kalabalığın arasında Nevşehir Eğitim-Sen Yürütme Kurulu Başkanı Tarık Kaya’ya uzattığımızda, duyduklarımız yalnızca bir sendikacının açıklaması değil, ülkenin içine sürüklendiği karanlığın fotoğrafıydı.
Kaya, meydanı dolduran kitleyi eliyle işaret ederek söze başladı:
“Bakın, burada on binlerce insan var. Emeklisi, işçisi, yoksulu… Hepimiz aynı acının içindeyiz. Yoksulluk artık yazgı değil, dayatma!”
Ardından ülkenin gerçeklerini, meydandaki öfkenin ritmine eşlik eden bir sertlikle sıraladı:
“Bu ülkenin yüzde 10’u bile olmayan bir kesim, bizim alın terimiz üzerinden yüz bin kat daha iyi koşullarda yaşıyor. Çocuklarımıza çikolata bile alamıyoruz.
Ekmek büyüdü ama eve giren ekmek küçüldü!”
Kaya’nın sesi yükseldikçe kalabalığın öfkesi ete kemiğe büründü.
“Üniversiteye giden çocuklarımız burs peşinde koşuyor; o burs ise sadece bir kitaba yetiyor. Gençler barınmak istiyor, beslenmek istiyor, bilgiyle donanmak istiyor.
Ama biz iki kişi çalışsak bile ay sonunu getirip getiremeyeceğimizi düşünüyoruz.”
Tandoğan Meydanı’ndaki binlerce kişi bugün burada başını eğmediği için toplandı; aksine her zamankinden daha dik durdu.
Kaya, Türkiye’nin derinleşen yoksulluğunu en çıplak haliyle şöyle özetledi:
“Pazara gittiğimizde en güzel saate değil, en ucuz saate bakıyoruz. Hatta yere düşen sebzeye meyveye yöneliyoruz.
Bu tablo artık bir utanç değil; yaklaşan bir felaketin habercisi!
Yoksulluk sınırı 80-90 bin liraya dayandı; hangimizin evine 70 bin lira giriyor?”
Kaya, parlamentodaki bütçe görüşmelerine de sert tepki gösterdi:
“Bütçe hakkı, emeğin hakkıdır! Çalışmanın karşılığıdır!
Ama bizim emeğimizin hakkı parlamentoda yok sayılıyor.”
Nevşehir Eğitim-Sen’in neden Tandoğan’da olduğunu ise şu sözlerle anlattı:
“Yurttaş birlikteliği bir ülkenin temelidir. Halk örgütlü biçimde bir araya geliyor ve dayanışmayı büyütüyorsa, işte o zaman gerçek anlamda ‘halk’ olmayı başarıyor demektir.”
Bugün Tandoğan’da bir araya gelenler yalnız değildi;
olmayanları ve görmezden gelenleri ise kendi utançlarıyla baş başa bıraktı.
Emekliler, sendikalar, kadınlar, gençler, işçiler… Hepsi aynı nefes, aynı ses oldu:
“Bu düzeni değiştireceğiz!”
Kaya, sözlerini Sokak TV’ye ve tüm basın emekçilerine teşekkür ederek tamamladı:
“Bu dayanışmada sesimize ses oldunuz, halkın sesini halka taşıdınız. Sağ olun!”
Ve bugün Tandoğan’dan yükselen bu çığlık, bir mitingden ötesiydi:
Yıllardır görmezden gelinen milyonların isyanı…
Ve o isyan artık geri dönmüyor.
Tıklayıp haberin tamamını okumak ister misiniz?







