|
Getting your Trinity Audio player ready... |
Haber: Atilla YÜCEAK
Suriye sahillerinde radikal silahlı grupların yeniden harekete geçtiği ve sivilleri hedef alan ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı yönündeki iddialar kamuoyunda büyük endişe yarattı. HTŞ ve IŞİD artığı siyasal İslamcı grupların bölgedeki saldırılarıyla birlikte ev baskınları, keyfi gözaltılar, işkence ve linç vakalarının arttığı öne sürüldü.
İddialara göre çok sayıda sivil yaralandı, yaşamını yitirdi ya da kayboldu. Bir halkın, dünyanın gözü önünde bir kez daha hedef haline getirildiği belirtilirken, yaşanan vahşet kadar uluslararası kamuoyunun ve özellikle Türkiye ile Avrupa’daki Alevi toplumunun sessizliği de sert bir dille eleştirildi.
Yapılan açıklamada, “Suriye’de kardeşlerimiz ölürken suskun kalmak kabul edilemez. Bu bir tercih değil, tarihi bir sınavdır” ifadelerine yer verildi. Sessiz kalanların, ileride kardeşlik, insanlık ve hak mücadelesinden söz edemeyeceği vurgulandı.
Açıklamada, kimsenin savaşa ya da kaosa çağrı yapmadığı özellikle belirtilirken, yalnızca kapalı toplantılar, sosyal medya paylaşımları ve sembolik açıklamalarla bu zulmün durdurulamayacağı ifade edildi. Somut, görünür ve kitlesel bir toplumsal tepkinin zorunlu olduğu vurgulandı.
Bu kapsamda; Anadolu Alevileri ve Avrupa’daki Alevi kurumları arasında gerçek bir birlik oluşturulması, heyetler kurulması, ulusal ve uluslararası medyanın harekete geçirilmesi çağrısı yapıldı. Mersin, Adana ve Hatay başta olmak üzere tüm kentlerde meydanların doldurulması gerektiği ifade edildi.
Son dönemde siyasal İslamcı yapılarla yakınlaşan ve sessiz kalmayı tercih eden bazı yapıların bu çağrının muhatabı olmadığı belirtilirken, çağrının vicdanı, insanlık onurunu ve samimiyeti önceleyen kesimlere yönelik olduğu kaydedildi. Açıklamada, yaşananların bir kimlik meselesi değil, açık bir insanlık suçu olduğu vurgulandı.
“Bugün Suriye’de linç edilen, tutuklanan, işkence gören gençlerin çığlığına kulak tıkamak, yarın aynı karanlığın kapımızı çalmasına razı olmaktır” denilen açıklamada, sessizliğin bu katliamın bir parçası haline geldiği ifade edildi.






