Alper AKÇAM
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Haydi Demokrasiye!

Haydi Demokrasiye!

Eski Yunancadaki halk ve otorite sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşmuş demokrasi kavramının tam karşılığı, halkın kendini yönetmesi, halkın toplumda tek otorite olabilmesi anlamına gelir.

Advert
featured
service
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Advert

 

Eski Yunancadaki halk ve otorite sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşmuş demokrasi kavramının tam karşılığı, halkın kendini yönetmesi, halkın toplumda tek otorite olabilmesi anlamına gelir. Demokrasi yalnızca seçilmiş de olsalar, halk adına hareket ettiğini savlayanların sağladığı, onlardan beklenilen bir şey değildir; hepimizin hayatın her alanındaki her âna müdahil olabilme, böyle bir bilinçle yaşayabilmenin sonucu olarak geçerli olabilir. Bu nedenle de yalnız izleyen ve bekleyen değil, eyleyen, düşündüğünü davranışa geçirip topluca hareket etmesini bilen insanlar olmalıyız.

Seçimden seçime oy atmanın demokrasi olmadığını bize en çok ülkemizde son bir yıldır yaşanan olaylar gösteriyor. Yapılan kamuoyu yoklamalarında, halk çoğunluğunun, millet adına iktidarda bulunup devlet organlarını yönetenlerin birilerinin aldığı kararların doğru olmadığını düşündüğü ortaya çıkıyor. Arka arkaya yapılan ve adalet isteyen, demokrasi isteyen barışçı mitinglere katılanların sayısı giderek artıyor.

Yalnızca yargı kararları konusunda değil, önümüzde yürüyen birisinin hepimize ait alan olan sokağa attığı çöpten, karayolunu kullanan bir sürücünün fırlattığı içecek kutusuna, ormanlık alanlarda yapılan kimi eğlencelerden sonra bırakılan ambalaj atıklarına, geçtiğimiz yaz arka arkaya çıkarak ciğerlerimizi kül eden yangınları çıkarabilecek yanlış davranışlara, akarsuların, deniz kenarlarının kirletilmesine kadar her konuda düşüncelerimizi açıkça belirtmeli ve sorumlusundan hesap sormayı da görev bilmeliyiz. Bu tür davranışların en somut örneklerini demokrasinin en çok yaşama geçebilmiş olduğunu bildiğimiz, yüzlerce yıl sürmüş sınıf savaşlarının bir demokrasi geleneği yerleştirdiği Avrupa ülkelerinde görürüz.

Şimdi gelelim sadede… Ankara’da büyük kalabalıkların yürüyüp geçtiği Kızılay ve Sıhhiye bulvarlarına konmuş bazı kutular var. Her gün yanından gelip geçen yüz binlerce kişiye aynı kadın acıklı bir sesle bir çağrı yapıyor; kullandığı dille insanın içini dışına çıkarıyor. SMA hastası çocuğu için destek istiyor. Bu tablo, bir toplum için utanç vericidir! Bir tür dilenme olan bu tabloyu kim, hangi hakla yaratmıştır? Neden SMA hastalarına devlet, sağlık bakanlığı, sosyal güvenlik bakanlığı, aile ve sosyal hizmetler bakanlıkları gibi bakanlıklar el uzatmaz. Her baktığınızda içinde bir sürü kâğıt para toplanmış olduğunu gördüğünüz bu paranın hesabını kim tutmaktadır? Bu tablo daha ne kadar yaşanacaktır?

Geçtiğimiz yaz Ardahan Ölçek köyünde, köy girişinden akan, köyümüze ait yakın ve çok temiz bir kaynaktan gelen, bir zamanlar suyunun içilebilir kadar berrak olduğu Çerme dediğimiz suyun kenarlarına atılmış, gelip geçenin midesini bulandıran ve köyümüz için bir utanç kaynağı olması gereken çöpleri elimden geldiğince toplamaya çalışmış, bu arada yorgunluğun yol açtığı baş dönmesi sonucu suya düşmüş ve cebimdeki telefonun kullanılmaz duruma gelmesine neden olmuştum. Kendimi bildim bileli yalnız düşünen ve söyleyen değil, eyleyen biri olmaya, örnek davranışlar içinde bulunmaya çalıştım. Benden önce de benzer bir uyarım sonucu köylümüz, Dursun Akçam Vakfı üyesi Servet Sarıçam kardeşimiz köyle Ardahan ve Posof’a giden karayolu arasında uzanan yol kenarlarından bir kamyona yakın çöp toplayıp atmıştı. O yol kenarı şimdi eskiye göre çok daha temiz görünüyor; su kenarlarını temizlemeyi ve Ardahan Özel İdaresi’nin köye koyduğu çöp toplama kaplarının çevresinde özellikle nüfusun arttığı yaz mevsimlerinde çok kötü bir tablo oluşturan kirliliği yeterince engellemeyi başaramadık. Sanırım bu yaz da bu konuda daha etkin ve daha topluca bir davranış içinde bulunmamız gerekecek.

Bu yazıyı elimden geldiğince basın yayın kuruluşları ile de paylaşacağım ve en önce Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Valiliği yetkilileri ile konuşup durumu açığa kavuşturmalarını ve mümkünse bu utanç tablosuna, modern dilencilik işine bir son vermelerini isteyeceğim. Elimden geldiğince de bu işin bir son bulmasına çalışacağım.

Demokrasi ancak hepimizin ortak çabasıyla sağlanabilir. Demokrasi yalnız seçilmek bir yerlere gelebilmek için değil, içinde yaşadığımız toplumu daha yaşanabilir kılabilmek için de gerekli.

Sağlıklı, temiz, adaletli, demokrasi içinde yaşanacak, özgür ve mutluluk içinde geçecek günleriniz olsun.

Gününüz aydın olsun değerli dostlar…

 

05 Aralık 2025, Alper Akçam

5 ARALIK.jpg

Haydi Demokrasiye!
+ - 0

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin