Giriş: CHP’nin Kurultayında Kaybolan Tarihsel İddia
29 Kasım 2025’te Ankara’da toplanan 39. Olağan Kurultay, Cumhuriyet Halk Partisi’nin sadece bir yönetim yenilemediğini, aynı zamanda tarihsel iddiasını da masaya yatırdığını gösterdi. Ancak ortaya çıkan tablo, halkın duymak istediği devrimci bir hamle değil; yıllardır süren bürokratik hantallığın, elitist kapalı devre siyasetin ve korku refleksinin yeniden üretimiydi.
Kurultay, bir devrimci partinin değil, iktidarın gölgesinden çıkamayan bir muhalefet bürokrasisinin sahnesine dönüştü.
Ben bir gözlemci olarak bunu soğukkanlılıkla teşhis ediyorum; ancak bir CHP’linin yaşadığı hüsran çok daha yakıcı: Parti kendi tarihsel omurgasını kaybediyor.
1. CHP Savunma Psikolojisine Hapsedildi: Bu Kurultay Bir “Meydan Okuma” Değil, Bir “Teslimiyet” İzlenimi Verdi
Devrimci iddia taşıyan hiçbir parti, iktidarın açtığı gündemin peşinden koşarak iktidar alternatifi olamaz.
Oysa Kurultay, baştan sona AKP’nin dayattığı siyasal çerçevenin içinde sıkışmış bir görüntü verdi.
Özgür Özel’in konuşması:
- devlete “temize çıkma” çağrısı gibiydi,
- muhalefete değil “üst akıba” mesaj taşır nitelikteydi,
- meydan okuma değil “kendini savunma” tonundaydı.
Bu tutum, Kemalist geleneğin devlete yön veren siyaset tarzından çok uzak;
bu, iktidarın beklediği muhalefet tarzı.
CHP’nin kurultayı, iktidarın diline mahkûm olmuş bir siyaset örneği sundu:
Savunmada kalan bir parti, halkın gözünde iktidar olamaz.
***
2. Elitlerin Yazdığı Program, Halk İçinmiş Gibi Sunuldu: Bu Taban İradesine Hakaret
Özgür Özel’in “81 il başkanımız programın oluşumuna katkı sundu” söylemi, örgüt gerçekliğiyle uyuşmuyor. İl ve ilçe örgütlerinde program tartışması yapılmadı.
Bu metin, birkaç bürokratın kapalı odada yazdığı; sonra da “oybirliği”yle geçirildiği için örgüte mal edilmiş bir metin.
Bu, tabanı yok saymanın, elit siyaseti kural hâline getirmenin adıdır.
Kurultay, “halkçı” bir partinin değil, kapalı devre teknokratların kongresi gibi işledi.
CHP, böyle devam ederse halkın değil, bürokrasinin partisi olur.
***
3. CHP’nin Kürt Meselesinde Pasifleşmesi: Gündem Belirlemek Yerine Gündeme Yedeklenmek
Kürt sorunu konusunda CHP’nin komisyonlara “sonradan ve zorla” dahil oluşu, iktidarın belirlediği siyasal hattı kabul ettiğinin göstergesidir.
Bu, stratejik olarak büyük bir hata:
- Kürt seçmen yerel seçimde “AKP’ye karşı” CHP’ye yönelir,
- ama genel seçimde DEM varken CHP’ye stratejik oy
CHP, kendi gündemini dayatacağı yerde, AKP’nin kurduğu masaya mecburen oturan bir aktör konumuna itiliyor.
Bir kurucu parti, kendi tarihsel sorunlarını “iktidar izin verdiği için” tartışmaz.
Tartıştığı an, ideolojik liderliğini kaybetmiş demektir.
***
4. Temiz Siyaset Geleneği Unutuldu: Baykal’ın Ahlakçı Mirası ile Bugünkü CHP Arasında Uçurum Var
CHP, tarihinin hiçbir döneminde yolsuzlukla anılmayı kabul etmemiştir.
Deniz Baykal’ın yıllar önceki “Siyaset önce ahlak işidir” çıkışı, bu partinin DNA’sını özetler.
Bugün ise:
- kurultayda yolsuzluk iddiaları konuşulmadı,
- İBB operasyonlarına dair tutum belirsiz bırakıldı,
- parti içindeki “temizlik” tartışmaları bilerek üstü örtüldü.
Bir parti yolsuzluk eleştirisine yüksek sesle meydan okuyamıyorsa, o parti iktidar olamaz.
CHP’nin en büyük ahlaki avantajı aşınıyor.
***
5. Dilek İmamoğlu’nun Protokol Konumu: “Aile Siyaseti” İzlenimi CHP’ye Büyük Zarar Veriyor
Bir CHP’linin ifade ettiği şu tespit son derece yerindedir:
Kurultay delegesi olsa bile Dilek İmamoğlu’nun protokol önüne yerleştirilmesi, parti içinde “hanedanlaşma” algısını besliyor.
Bu görüntü:
- parti içi demokrasiye zarar verir,
- örgütü “emir-komuta” ilişkisine sokar,
- İmamoğlu’nun siyasi özerkliğine bile gölge düşürür.
CHP, aile siyaseti yapamaz.
CHP, koltuk devralan sülalelerin değil, devlet kuran devrimcilerin partisidir.
***
6. CHP’nin İdeolojik Yönü Belirsizleşti: Ne Devrimci Kemalist, Ne Sosyal Demokrat, Ne de Sol-Popülist
Kurultay metni ideolojik değil, teknokratikti.
Bu bir partiyi iktidara taşımaz.
Bugün CHP’nin eksikliği şudur:
- Kemalist devlet aklının stratejik cüreti,
- sosyal demokrasinin sınıfsal duyarlılığı,
- sol popülizmin halk mobilizasyon enerjisi.
CHP, ideolojisini kaybettikçe söylemini, söylemini kaybettikçe halkı kaybediyor.
Bugün kurultayda en çok duyulan şey şu oldu:
“Bu parti nereye gidiyor?”
***
Sonuç: CHP Bu Hızla Giderse İktidar Değil, Yönetilebilen Muhalefet Olur
Bu kurultay, CHP’nin kendi kaderini belirleme kongresi olmak yerine, kendi sınırlarını yeniden onayladığı bir alan hâline geldi.
CHP’yi iktidara taşıyacak olan:
- radikal demokrasi değil,
- örgütsel cesaret değil,
- ideolojik berraklık değil,
- sokak mobilizasyonu değil.
Bu kurultayda bunların hiçbirinin izine güçlü biçimde rastlanmadı.
**Bir CHP’linin hüsranı anlaşılırdır.
Bir gözlemcinin tespiti ise nettir:**
CHP bu kimlikle iktidar olamaz; ancak iktidarın izin verdiği ölçüde etkisiz bir muhalefet olarak tutulabilir.



