Türkiye’nin siyasi arenasında değişimler yaşanırken, yerel yönetimlerde de büyük dönüşümler gerçekleşti. 31 Mart yerel seçimleri, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) için önemli bir başarı oldu; yıllardır süregelen belediye yönetimleri değişti, halk yeni umutlarla CHP kadrolarına destek verdi. Ancak, seçim zaferinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, bazı temel sorunlara çözüm üretildiğini görmekte zorlanıyoruz.
Bugün, yıllardır örgüt içinde mücadele eden, CHP’nin her kademesinde karşılıksız emek veren parti üyeleri, doğal bir beklenti içinde: Partilerine verdikleri on yılların karşılığında liyakat esasına dayalı bir istihdam politikası.
Peki, CHP’li yöneticiler bu konuda ne yapıyor?
Belediyelerde Liyakat Sorunu
Türkiye’de yerel yönetimler yıllardır farklı siyasi grupların etkisi altında şekillendi. AKP ve MHP kadroları, belediyelerde güçlü pozisyonlarını koruyarak sistemli bir şekilde kadrolaşmaya devam etti. CHP’nin yerel yönetimleri kazanmasıyla birlikte, partili emekçilerin belediyelerde hak ettikleri yerlere gelmeleri yönünde doğal bir beklenti oluştu. Ancak görünen o ki, bu beklenti yeterince karşılanmadı. Koltuğu kapanlar yakın eş, dost akrabaları dışında örgüt emekçilerine ve çocuklarına kem gözle bakmaya başladı.
Örgüt emekçileri ve onların çocukları, geçmişte siyasi sebeplerle dışlanırken, yeni yönetim döneminde hâlâ geri plana itilmiş durumda. Kimler liyakat esasına göre atanacak? Kimler yıllarca partisine verdiği emeğin karşılığını alacak? CHP içinde bu sorular ciddi bir tartışma konusu haline gelmiş durumda.
Seçilmişlerin Sorumluluğu ve Emeğin Değeri
Belediye başkanları, meclis üyeleri ve yöneticiler, CHP’nin başarıyla kazandığı seçimlerin ardındaki gerçek gücün tabandaki örgütlü emekçiler olduğunu unutmamalıdır. Parti için yıllarca çalışan, gece gündüz mücadele eden, her seçim döneminde sahada ter döken isimlerin beklentileri görmezden gelinemez.
Ancak ne yazık ki CHP içinde bazı seçilmişler, makamlarını sadece kişisel çıkarları doğrultusunda kullandı. Milletvekilleri, belediye başkanları ve meclis üyeleri, seçilmiş olmanın avantajını kullanarak yakınlarını kritik pozisyonlara getirdi. Bu durum, örgüt emekçileri için büyük bir hayal kırıklığı yarattı.
Oysa sosyal demokrat bir yönetimin temel ilkesi hakça paylaşım ve liyakat olmalıdır. CHP’li yöneticiler, belediyelerde atamalar yapılırken liyakati esas almalı, örgütün gerçek emekçilerini görmeli, onların yıllardır süren mücadelesini takdir etmelidir.
Çözüm Ne Olmalı?
- Belediye kadrolarında liyakat ve parti emekçiliği kriterleri dikkate alınmalıdır.
- CHP’ye yıllarca hizmet eden bireyler ve aileleri, hak ettikleri iş olanaklarına kavuşmalıdır.
- Seçilen yöneticiler, sadece yakın çevresine değil, parti örgütüne hizmet etmiş herkese adil bir politika uygulamalıdır.
- Halkın ve örgütün beklentileri göz ardı edilmemeli, CHP’ye gönül vermiş binlerce insanın emeği karşılık bulmalıdır.
CHP’nin başarısının sürdürülebilir olması, taban örgütlenmesiyle belediye yönetimleri arasındaki bağın güçlendirilmesine bağlıdır. Eğer bu bağ kurulmaz ve örgüt içinde yıllardır mücadele eden insanlar hak ettikleri konuma gelmezse, bu durum partinin geleceği açısından ciddi bir risk yaratacaktır.
Örgüt emekçileri olarak beklentimiz net: Hak, hukuk, liyakat! Seçilen yöneticiler, örgütün verdiği emekle kazandıkları makamların gereğini yerine getirmelidir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin temel ilkeleri ve sosyal demokrasi anlayışı doğrultusunda, bu adaletsizliğe bir son verilmelidir. CHP’li yöneticiler, emek veren, mücadele eden, her seçimde sahada ter döken insanların sesini duymalıdır.
Kendi sonlarını kendileri hazırlamamalıdır.
Saygılarımla…




Her dönem parti emekçileri malesef gözardı edilmiş, yok sayılmışlardır. özellikle son on yıldır bu dahada bariz bir şekilde artmıştır. Halk arasında konuşulanlar çok vahim, ” bunlar düzeltir, hizmet eder diye düşündük, oy verdik fakat akp’ den farkları yok! ya iktidar olsalar ne yapacaklar düşünemiyoruz” diye mırıldanmalar çok fazla.