Türkiye’de yerel yönetimler, merkezi iktidarların etkisi altında kalırken, belediye yönetimlerinin kendi kadrolarını oluşturma süreci büyük önem taşıyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimindeki belediyeler, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) döneminde atanmış müdür, şef ve benzeri kadrolarla mı çalışmalı, yoksa kendi bürokrasisini oluşturmalı mı?
1. Devir Süreci ve Kadro Devamlılığı Sorunu
Yerel yönetim seçimlerinde belediye başkanlığı değişse de, yönetimdeki teknik kadrolar ve bürokrasi genellikle eski dönemin izlerini taşır. AKP yönetiminde uzun yıllar boyunca oluşturulan kadroların belediyelerde yer almaya devam etmesi, CHP’li belediyelerin karar alma mekanizmasında etkili olabilir.
- Bu kadroların geçmişten gelen yönetim anlayışı, CHP’nin politikalarıyla uyumlu olmayabilir.
- Yönetim değişse de, alt kadroların direnç göstermesi mümkün olabilir.
- Belediye başkanı değişse bile, belediye içerisindeki karar alma süreçleri AKP etkisinde kalabilir.
2. CHP Belediyeleri Kendi Kadrolarını Oluşturmalı mı?
Belediye yönetiminde siyasi iradenin tam anlamıyla etkili olabilmesi için, yönetici kadroların da bu iradeye uygun olması beklenir. Ancak yeni bir kadro oluşturmak için hem hukuki engeller hem de fiili zorluklar vardır.
- Belediyelerdeki kritik pozisyonlara getirilecek isimlerin liyakat esasına göre belirlenmesi önemlidir.
- Eski kadroların tasfiye edilmesi veya değiştirilmesi, yasal prosedürler ve sendikal haklar nedeniyle kolay olmayabilir.
- CHP’nin kendi örgüt emekçileriyle belediye yönetimini şekillendirmesi, politik hedeflerin daha etkili hayata geçirilmesini sağlayabilir.
3. AKP Kadrolarıyla Çalışmak: Zorunluluk mu, Tercih mi?
Bazı belediyeler, önceki yönetimlerden kalan bürokratlarla çalışmayı bir zorunluluk olarak görürken, bazıları değişim sürecini daha radikal ele almayı tercih edebilir. Burada birkaç kritik nokta devreye giriyor:
- Görevde devam eden kadroların belediye yönetimine uyumu: Eğer eski kadrolar CHP yönetimiyle uyum içinde çalışıyorsa, onları değiştirmek yerine süreç içinde belediyenin politikalarına adapte etmek mantıklı olabilir.
- Örgüt emekçileriyle daha bağımsız bir belediye modeli: Belediye yönetiminin kendi çalışanlarıyla yol alması, siyasal bağımsızlığı güçlendirebilir ve daha ideolojik bir yönetim anlayışı ortaya koyabilir.
- Merkezi yönetimin baskı mekanizması: AKP kadrolarının belediyelerde kalması, merkezi iktidarın belediye üzerinde kontrol mekanizmasını sürdürmesine olanak tanıyabilir. Bu durum, CHP’nin yönetimde hareket alanını daraltabilir.
Sonuç: CHP Belediyeleri Kendi Kadrolarını Şekillendirmeli mi?
CHP yönetimindeki belediyeler, yalnızca siyasi dönüşümü değil, kurumsal dönüşümü de sağlamalıdır. Belediye yönetiminin, önceki dönemin bürokratik yapılarını koruması, uzun vadede siyasi iradenin tam anlamıyla hayata geçirilmesini engelleyebilir.
Dolayısıyla, CHP belediyeleri kendi kadrolarını örgüt emekçileri ile oluşturmalı, AKP döneminden kalan idari kadrolara zorunlu bağlı kalmamalıdır. Bu hem yerel yönetimde daha etkin bir siyasi uygulama sağlar hem de örgütlü emek hareketine dayanarak daha demokratik bir belediyecilik anlayışı geliştirir.
Ancak bu dönüşümün yalnızca siyasi bir karar değil, teknik ve hukuki bir süreç olduğu unutulmamalıdır. CHP belediyeleri, liyakate önem vererek, aşamalı bir geçiş süreciyle kendi kadrolarını kurmalıdır. Böylelikle belediyelerde siyasi bağımsızlık sağlanabilir ve halkçı belediyecilik anlayışı daha güçlü bir şekilde uygulanabilir.
