Tarihi Bir Dönemeçte Kurultay
Cumhuriyet Halk Partisi, 21 Eylül Pazar günü yapılacak 22. Olağanüstü Kurultay’a hazırlanıyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun iptal başvurusunu reddetmesiyle birlikte, artık gözler tamamen CHP’nin iç demokrasi sınavına çevrilmiş durumda. Bu kurultay yalnızca bir genel başkan seçimi değildir; Cumhuriyet’in kurucu partisinin gelecekte nasıl bir siyaset yürüteceğinin, Türkiye’de demokrasiyi ne kadar sahiplenip savunacağının göstergesidir.
Tek Adaylı Kurultay: Demokrasiye Gölge
Özgür Özel’in karşısına rakip çıkma ihtimali neredeyse yok. Delegeler, tek bir isme oy kullanacak. Bu durum bir seçim değil, adeta bir “onaylama” mekanizmasıdır. Demokrasi, tek adaylı sahte yarışlarla değil, çoğulculukla işler. Eğer CHP, “tek adamlı” görüntüye razı olursa, kendi tarihine inkar etmiş olur. Çünkü bu tablo, AKP’nin yıllardır uyguladığı tek sesli siyasetin bir kopyasıdır. CHP, rakipsiz kurultayla iktidarın eleştirdiği tüm yöntemleri kendisi uygulamış hale gelir.
Asıl Hesap: Parti Meclisi Seçimleri
Kurultayın en kritik ayağı Parti Meclisi seçimleridir. İşte burada Özgür Özel’in gerçek niyeti açığa çıkacaktır.
- Blok liste dayatılırsa: Delegelerin iradesi yok sayılır, demokrasi formaliteden ibaret kalır. Bu yöntem, parti içi otoriterliğin açık ilanıdır.
- Çarşaf liste uygulanırsa: PM üyesi olmak isteyen herkes özgürce aday olur, delegeler bireysel tercihleriyle partinin geleceğini şekillendirir. Gerçek demokrasi, gerçek yarış olur.
Eğer Özel, blok liste çıkarırsa, “değişim” söyleminin içi boşalır, partililere umut değil hayal kırıklığı yaşatır.
CHP’nin Tarihsel İddiası ve Bugünkü Kriz
CHP, Cumhuriyet’in kurucu partisidir. Halkçılığı, eşitliği, özgürlüğü ve demokrasiyi en yüksek sesle savunduğunu iddia eder. Ancak kendi evinde bu ilkeleri işletmezse, topluma hiçbir güven veremez. Parti içi demokrasiyi yok sayan bir CHP, iktidara talip olsa da iktidarı değiştirecek bir güç olamaz. Çünkü demokrasi, önce kendi içinden başlar.
Bugün CHP’nin önünde tarihi bir yol ayrımı var:
- Ya kendi içinde demokrasiye alan açarak, çarşaf listeyle, çok sesli ve özgür bir kurultayla tarihe geçecek.
- Ya da tek adaylı, blok listeli, göstermelik bir kurultayla Türkiye’ye “biz de iktidar gibi tek sesliyiz” mesajı verecek.
Sonuç: Ya Değişim, Ya Çürüme
21 Eylül kurultayı, CHP için sadece bir gün değil, bir dönüm noktasıdır. Ya gerçekten değişimin önünü açacak, demokrasiye örnek olacak; ya da bir kez daha kendi içine kapanıp, tabanın sesini susturarak çürümenin yolunu seçecek.
Türkiye’nin demokrasiye ihtiyacı var. Eğer CHP bu ihtiyaca yanıt vermezse, yarın sokakta, sandıkta, toplumun vicdanında kaybeden taraf olacaktır. CHP’nin önündeki soru basittir ama cevabı tarihi önemdedir: Kendi içinde demokrasiyi işletecek mi, yoksa bir kez daha sahte değişim masallarıyla yetinecek mi?



