İktidarın dayattığı otoriter rejimin altında ezilen milyonlarca yurttaşın gözü hâlâ Cumhuriyet Halk Partisi’nde. Ancak CHP, bu güvene ne kadar layık? Bu soruyu sormak artık kaçınılmaz. Zira Anayasa’ya dair yeni öneriler, bu önerilerin kimlerden geldiği ve parti yönetiminin bunlara yaklaşımı ciddi soru işaretleri yaratıyor.
eski CHP İstanbul Milletvekili ve anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun yayımladığı anayasa kitapçığında “Türk Milleti” kavramı yer almıyor. “Atatürk milliyetçiliği” ise açıkça dışlanıyor. Üstelik bu kitapçığın önsözünü bizzat Kemal Kılıçdaroğlu kaleme almış durumda. Yani bu fikirler marjinal bir çıkış değil; partinin tepe yönetiminin bilgisi ve onayı dahilinde kamuoyuna sunuluyor.
Peki, biz ne yapacağız? Bu gerçekleri görmezden mi geleceğiz? Tıpkı 2017’de mühürsüz oylar geçerli sayıldığında olduğu gibi, yine mi susacağız?
Bugün yaşadığımız Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin mimarlarından biri de muhalefetin pasifliğidir. Referanduma katılmakla, mühürsüz oylara boyun eğmekle, toplumun adalet talebini sembolik yürüyüşlerle geçiştirmekle bu sistemin önünü açtık. Şimdi aynı anlayışla, Cumhuriyet’in temel değerlerini aşındıran anayasa taslaklarına da sessiz kalırsak, yarın bize kimse hesap sormasın demeyelim.
Evet, Kaboğlu bir hukukçudur ama yalnızca bir akademisyen değildir. Yetkilidir, milletvekilidir, partiyi şekillendiren merkezde yer almaktadır. Bu yüzden görüşleri ciddiye alınmalıdır; ama yalnızca akademik bir belge gibi değil, siyasal bir niyet beyanı olarak.
Atatürk’ün koltuğunda oturan bir parti yöneticisinin, Atatürk’ün adını Anayasa’dan çıkartmayı öngören önerilere sessiz kalması bir tercihten öte, bir sorumluluktur. Bu sorumluluk da yalnızca parti yönetimine değil, bu partide söz sahibi olduğunu düşünen herkese düşmektedir. Özellikle kendine “aydın” ve “gerçek partiliyim” diyenlere…
Çözüm, göz yummak değil; sorumluluk almak ve bu gidişata “dur” demektir. Eğer biz susarsak, tarih konuşacaktır. Eğer biz görmezden gelirsek, siyasi rakiplerimiz görmeye devam edecektir. Hakikat bir gün herkesin kapısını çalacaktır.
Atatürk’ün partisinde, Atatürk’ü anayasal düzlemden silmek isteyenlerle yollarımızı ayırmadığımız sürece, yalnızca CHP değil, Cumhuriyet de yara almaya devam edecektir.
Bu anlamda başta genel başkan Sn. Özgür Özel ile parti yönetimini uyanık olmaya ve sorumluluklarını yerine getireceklerine inanıyorum.
Susarak kurtulamayız.
Konuşmak zorundayız.
Gereğini yapmak zorundayız.
Saygılarımla…






İbrahim Kabaoğlu önceki dönem milletvekilini idi Şimdi İstanbul baro başkanı dur.İstanbul barosunada kayyum atannari düşünülmektedir.Davasi vardır.Kabaoglu Ayrılıkçı unsurlarla liste çıkarmış CHP li avukatların symazliklari sonucu baro yönetimine el koymuştu