Bugün birileri çıkıyor, “Kemalist entelektüalizmin iflası” diye nutuk atıyor. Masalarında kahvelerini yudumlarken, sosyal medyada özgürce yazıp çiziyor, gazetelere köşe yazıları gönderiyor… Ve tüm bunları neyin sayesinde yapıyorlar? Cumhuriyet sayesinde.
Ama ironinin farkında bile değiller! Cumhuriyet’in açtığı özgürlük alanı olmasa, bırakın bu yazıları yazmayı, bu kadar rahat konuşmayı hayal bile edemezlerdi. Yani Cumhuriyet’e söverken bile Cumhuriyet’in kazanımlarından nemalanıyorlar.
“İnkâr” Diyenler Asıl Neyi İnkâr Ediyor?
Yüz yıllık Cumhuriyet’in “inkârcı” olduğunu iddia eden bu çevreler, aslında en büyük inkârı kendileri yapıyor. Kadınların seçme hakkı yokken, basın hür değilken, halk iradesi hiçe sayılırken kurulmuş bir düzenden; eğitimle, hukukla, oy hakkıyla, yurttaşlık bilinciyle bugüne gelindi.
Ama onlar ne yapıyor? Tüm bunları yok sayıp, “biz olmasak hiçbir şey olmazdı” havasında dolanıyorlar. Bu, eleştiri falan değil; düpedüz tarih cahilliği ve siyasi kibirdir.
Konforlu Radikallik
Bugün Kürt sorununu dile getirmek elbette haktır. Ama bu hakkı kullanırken Cumhuriyet’in tüm mirasını çöpe atmak, geçmişi toptan “inkâr” olarak yaftalamak; kolaycılıktır. Çünkü bunun adı cesur duruş değil, konforlu radikalliktir.
Kendi özgürlük alanını yaratan tarihi aşağılamak, hem nankörlüktür hem de sahte kahramanlıktır. Bugün Osmanlı olsaydı, ne bu yazıyı yazabilirlerdi ne de bu kadar rahat örgütlenebilirlerdi.
Gerçek Cesaret Nerede?
Gerçek cesaret, geçmişe küfrederek değil; onun eksiklerini tamamlayarak geleceği kurmaktır. Gerçek cesaret, “biz haklıyız, siz haksızsınız” demek değil; herkes için eşit yurttaşlık mücadelesi vermektir.
Ama hayır, bu kesimler için kolay olan tek şey var: Suçlamak, inkâr etmek, bağırmak. Çünkü yeni bir şey inşa etmek yerine, var olan her şeyi yıkmak daha havalı geliyor.
Son Söz
Cumhuriyet’in eksiklerini konuşalım, tartışalım. Ama bu tartışmayı, tarihin bize sunduğu kazanımları yok sayarak yapmayalım.
Bugün özgürce yazabilenler, aslında eleştirdikleri o tarihin mirasçılarıdır. Cumhuriyet’e söverek “demokrat” olunmaz; tam tersine, bu ülkenin ortak geleceğini inşa etmek isteyen herkes, önce elindeki özgürlük alanının hangi mücadelelerle kazanıldığını bilmek zorundadır.
Çünkü gerçek radikallik, hakaret etmek değil; bu kazanımların üzerine daha özgür, daha eşit bir Türkiye kurmaktır.
Kafatasçı Türkçülük ‘den de Kürtçülük’ten de ÇIKALIM…





