Cumhuriyet Halk Partisi’nin 22. Olağanüstü Kurultayı bugün Ankara’da toplandı. Salon coşkulu, kürsüde iddialı sözler, delegeler alkış kıyamet içinde… Her kurultayda olduğu gibi bu kez de aynı cümle yükseldi: “Bu kurultay başka bir kurultay olacak.”
Ama sormadan edemiyoruz: Gerçekten öyle mi?
Anti-demokratik alışkanlıklar
CHP’nin uzun kurultay tarihine bakıldığında, her seferinde tabana umut veren ama sonunda anti-demokratik alışkanlıklara saplanan bir süreç görürüz. Delegelerin iradesi çoğu kez hizipler tarafından kuşatıldı. Blok listeler, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar, örgütün gerçek söz hakkını gölgeledi. Bu kurultayda da farklı bir tablo yok. Genel Başkan Özgür Özel tek aday olarak çıkıyor. Üstelik delegelerin özgürce tercih yapabileceği çarşaf liste yöntemi yerine, yine blok liste dayatılıyor.
Bu durumda değişim söylemi havada kalıyor. Bir ekibin ve hizibin güvencesini sağlayan blok liste, parti emekçilerinin önünü tıkıyor.
Kayyuma karşı birlik – peki ya örgüt içi demokrasi?
Elbette ki kurultayın toplandığı koşullar olağan değil. Kayyum saldırısı, iktidarın yargı sopası, CHP’yi dizayn etme çabaları… Bu saldırılara karşı birlik görüntüsü elbette kıymetlidir. Ancak “birlik” kavramı, iç demokrasinin askıya alınmasının bahanesi olamaz. Olmamalıdır. Tam tersine, CHP ancak kendi içinde demokrasiyi inşa ederse dışarıya karşı güçlü bir direnç gösterebilir.
Gerçekten başka bir kurultay olacaksa, önce bu salonda delegelerin iradesi özgürleşmeliydi. Herkesin eşit şekilde yarıştığı, örgütün sesinin duyulduğu bir çarşaf listeyle, tabanın sözüyle.
CHP’nin sınavı
CHP’nin önündeki temel sınav iktidarı yenmek kadar kendi içindeki vesayetleri de aşabilmektir. Halk, sadece iktidarın baskısına karşı duran değil, kendi içinde de şeffaf, çoğulcu ve hesap verebilir bir parti görmek istiyor. Eğer bu kurultay da bir hizbin kontrolüne bırakılırsa, partinin “değişim” iddiası, kâğıt üzerinde kalır.
Sonuç
Bu kurultay başka bir kurultay mı? Salonun coşkusu, kürsüdeki sözler belki öyle söylüyor. Ama örgütün sesi kısılmış, delegelerin iradesi sınırlandırılmışsa, geriye yine aynı tablo kalır: Parti tabanı heyecanlandırılan ama karar süreçlerinden dışlanan bir kitleye dönüşür.
Gerçekten “başka bir kurultay” için, önce CHP’nin kendi içinde cesur bir demokrasi mücadelesi vermesi gerekir. Aksi halde bu kurultay da, diğerleri gibi, tarihin tozlu raflarına bir “kaçırılmış fırsat” olarak yazılacaktır.



