Burhanettin YILMAZ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kürt Sorunu mu, Öcalan’a Özgürlük mü?

Kürt Sorunu mu, Öcalan’a Özgürlük mü?

Türkiye siyaseti, dönemsel olarak yeniden alevlenen iki ayrı tartışmayı sürekli aynı çerçevede sunuyor: “Kürt sorunu” ve “Öcalan’a özgürlük” talepleri.

Advert
featured
service
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Advert

Türkiye’nin En Tartışmalı Dosyasında Siyasi Manipülasyonlar, Gerçekler ve Kırılgan Dengeler

Türkiye siyaseti, dönemsel olarak yeniden alevlenen iki ayrı tartışmayı sürekli aynı çerçevede sunuyor: “Kürt sorunu” ve “Öcalan’a özgürlük” talepleri.
Oysa bu iki konu yıllardır bilinçli şekilde birbirine karıştırılıyor; kimi zaman bir pazarlık unsuru, kimi zaman seçim stratejisi, kimi zaman da toplumsal kutuplaştırmanın aracı hâline getiriliyor.

Bugün temel soru şu:
Türkiye gerçekten Kürt Sorunu’nu çözmek için mi konuşuyor, yoksa Öcalan merkezli siyasi mühendislik yeniden mi devreye sokuluyor?

Kürt Sorunu: Çok Boyutlu Bir Demokratik Eşitlik Meselesi

Kürt Sorunu, kültürel haklardan siyasal temsile, bölgesel kalkınmadan vatandaşlık hakkına kadar uzanan çok boyutlu bir demokrasi problemidir. Sorunu daraltmak, kişiselleştirmek ya da belli aktörlere indirgeyerek okumak hem çözümü geciktirir hem de toplumsal fay hatlarını derinleştirir.

“Öcalan’a Özgürlük”: Siyasal Strateji mi, Hakikî Talep mi?

Öcalan’ın özgürlüğü tartışması, Kürt siyasal hareketinin bir kesimi tarafından dile getirilse de daha çok iktidarların dönemsel stratejilerinin bir parçası hâline geliyor.
Her çözüm arayışında mesele toplumsal haklar düzeyinden çıkarılıp bireysel bir statü tartışmasına indirgeniyor. Bu durum hem Kürt halkının demokratik taleplerini gölgeliyor hem de geniş kamuoyunda tepki doğuruyor.

Türkiye’nin Çözüm Süreci Deneyimi: İlkesizlik, Kapalı Kapılar ve Güvensizlik

Geçmiş çözüm girişimlerinde temel hata, sürecin şeffaf ve demokratik bir zeminde yürütülmemesiydi.
Müzakereler Meclis’ten kaçırıldı, toplumsal mutabakat sağlanmadı, süreç kurumsal bir zemin yerine seçim hesaplarına bağlandı. Sonuç: Güvensizlik, kutuplaşma ve daha derin bir kırılma.

Çözümün Gerçek Adresi: Meclis ve Demokratik Siyaset

Kürt Sorunu’nun çözümü, kapalı kapılarda yürütülen, bireysel aktörlere endeksli pazarlıklarla değil;
TBMM’nin açık, meşru, demokratik bir müzakere süreci yürütmesiyle mümkündür.

Bu sorun:

  • Devlet aklının,
  • Meclis iradesinin,
  • toplumsal uzlaşmanın
  • ve çok aktörlü demokratik siyasetin ortak kararlılığıyla çözülebilir.

Bir başka kritik gerçek ise şudur:
Çözümün muhatabı, Kürt halkının meşru ve seçilmiş temsilcileridir.

Bu bağlamda siyaset sahnesinin tümü tarafından kabul edilen bir gerçek var:

– Selahattin Demirtaş’sız bir çözüm süreci gerçekçi değildir.
– 9 yıldır tutuklu bulunan Demirtaş’ın siyasal iradesinin dışlandığı bir süreç, Kürt seçmen nezdinde de toplumsal meşruiyet üretmez.

Dolayısıyla çözümün mimarisi birey merkezli değil, demokratik temsil merkezli olmalıdır.

Sonuç: Tartışma Yanlış Yerden Yürütülüyor

Türkiye’nin önündeki asıl soru şudur:

Kürt Sorunu çözülmek mi isteniyor, yoksa Öcalan merkezli yeni bir siyasal mühendislik mi hazırlanıyor?

Eğer amaç gerçekten demokratik bir çözümse:

  • Merkezde hak ve özgürlükler olmalı,
  • sürecin yürütücüsü Meclis olmalı,
  • muhatap ise Kürt halkının seçilmiş temsilcileri ve demokratik siyaset olmalıdır.

Aksi hâlde Türkiye yine aynı kısır döngüye sürüklenecek; süreç halkın değil, güç dengelerinin çıkarlarına hizmet edecektir.

Kürt Sorunu mu, Öcalan’a Özgürlük mü?
+ - 0

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin