Türkiye’nin dört bir yanında, örgüt iradesinin hiçe sayıldığı, tabanın sesinin kısıldığı, “küçük olsun, benim olsun” anlayışının hâkim kılındığı antidemokratik bir süreçle karşı karşıyayız.
Yerel seçimlerde önemli başarılar elde ettik. Büyükşehirlerde, ilçelerde ve beldelerde elde edilen kazanımlar, belediye başkanlarının değil, örgütün alın teri, emeği ve mücadelesi sayesinde oldu. Ancak bugün, belediye başkanlarının ve bazı il-ilçe yöneticilerinin, örgütü devre dışı bırakarak kendi siyasi anlayışlarını dayattığı bir tablo ile karşı karşıyayız.
Kulis bilgilerine ve WhatsApp gruplarında paylaşılan verilere göre, Türkiye genelinde üye katılım oranı yalnızca %15-%20 arasında kalıyor. Yani üyelerin yaklaşık %80’i süreci protesto ederek sandığa gitmiyor. Bu tablo, seçilecek delegelerin, il ve ilçe başkanlarının meşruiyetini ciddi biçimde tartışmalı hale getiriyor.
Biz yurtseverler, devrimciler ve demokratlar olarak bu gidişata sessiz kalmayacağız! Çünkü biliyoruz ki:
Örgütü susturanlar, halkı susturur.
Halkı susturanlar, iktidarı kaybettirir!
Türkiye Genelinde Örgüt İradesi Gasp Ediliyor
Bugün yaşanan tablo nettir:
- İl ve ilçe örgütlerinin talepleri yok sayılıyor.
- Delege belirleme süreçleri dar kadroların kontrolüne alınmış durumda.
- Belediye başkanları, il ve ilçe yöneticilerini maaşlı eleman gibi çalıştırarak örgütü ayrıştırıyor.
- Parti üyeleri, fikir üretme ve karar alma süreçlerinden bilinçli şekilde uzak tutuluyor.
Bu anlayışla partimiz büyüyemez, halkla bağlarımız güçlenemez. Bizim mücadelemiz, bir kişinin, bir grubun ya da bir makamın çıkarı için değil; halk için, demokrasi için, örgütümüz için!
Örgütün Adayını Örgüt Belirler
Başlatacağımız “Örgütün Adayını Belirliyoruz” çalışması, yalnızca bir aday belirleme süreci değil, partimizin demokratik geleceğine sahip çıkma mücadelesidir.
Biz kişiler üzerinden değil, ilkeler üzerinden yürüyeceğiz. Kendimize şu soruları sormalıyız:
- Nasıl bir örgüt istiyoruz?
- Nasıl bir yönetim anlayışı hedefliyoruz?
- Nasıl bir ilçe, il ve genel merkez yapısı bu örgütü büyütür?
Bizim cevabımız net:
- Örgütünü çalıştıran,
- Tabanı sandığa taşıyan,
- Belediye ve makamlarla uyumlu, örgüt ile belediye arasında diyalog sağlayan,
- Şeffaf, hesap verebilir, katılımcı bir yönetim anlayışı istiyoruz.
Bu taleplerimiz, kimseye karşı kişisel bir muhalefet değildir. Bizim derdimiz, partimizi iktidara taşımak, halkı baskıcı tek adam rejiminden kurtarmaktır.
Tüm Yurtseverlere Çağrımızdır
Bu mücadele, yalnızca bir bölgenin değil, Türkiye’nin tüm örgütlerinin meselesidir.
Artık birilerinin belirlediği değil, örgütün belirlediği adayları sahaya çıkarmanın zamanı gelmiştir.
Bu, bir sorumluluktur:
- Devrimcilerin,
- Demokratların,
- Yurtseverlerin omuzlarına yüklenmiş tarihi bir görevdir.
Bugün Tuzla’da, Kadıköy’de, Beşiktaş’ta, Çankaya’da, Konak’ta, Seyhan’da, Diyarbakır’da başlayan bu itiraz; yarın Türkiye’nin dört bir yanında büyümelidir.
Çünkü örgüt kazanırsa, halk kazanır!
Demokrasi İçin Birlik, Ortak Akıl ve Dayanışma
Bizim mücadelemiz, kişisel ikbalin değil, halkın iktidarının mücadelesidir.
Türkiye genelinde örgüt iradesini yeniden hâkim kılmak, partimizi büyütmek ve iktidar yolculuğumuzu güçlendirmek için omuz omuza, yan yana yürüyeceğiz.
“Örgütün sesini kısmaya çalışanlara karşı, örgütün sesini büyüteceğiz!”
“Birilerinin adaylarını değil, örgütün adayını belirleyeceğiz!”
“Küçük olsun, benim olsun değil; büyük olsun, hepimizin olsun diyeceğiz!”
Son Söz
Yoldaşlar,
Partimizin iktidar yürüyüşü, ancak güçlü, demokratik ve katılımcı bir örgüt yapısıyla mümkündür.
Örgüt iradesinin gasp edildiği yerde, ne demokrasi kalır ne de halkın umudu.
Bugün İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Diyarbakır’da, Kars’ta, Samsun’da, Antalya’da…
Yarın Türkiye’nin her ilinde-ilçesinde bu mücadeleyi büyüteceğiz.
Çünkü biz biliyoruz:
“Örgüt kazanırsa halk kazanır,
Halk kazanırsa Türkiye kazanır!”





BRAVO
ÇOK ELİ N SESİ VAR