Türkiye, son günlerde siyasi iktidarın “yeni çözüm arayışları” iddiaları ve İmralı merkezli tartışmalarla bir kez daha gerilimin içine sürüklendi. Bu gerilimin en çarpıcı ve en sarsıcı siması ise yıllardır şehit ailelerinin sesi olan İstanbul Şehit Anaları Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Pakize Akbaba, nam-ı diğer Pakize Ana oldu.
Henüz acının taze olduğu bir şehadet töreninde yaşananlar, yalnızca bir tartışma değil; devlet ile şehit aileleri arasındaki duygu kopuşunun, güven erozyonunun ve açılım tartışmalarının toplumsal vicdanda yarattığı kırılmanın fotoğrafı niteliğindeydi.
Bir Şehit Anasına “Hadsiz Konuşma” Demek Ne Anlama Geliyor?
Törende yaşanan diyalog artık Türkiye’nin siyasi hafızasına kazındı:
Pakize Akbaba, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’e:
“Bizim çocuklarımızın katilini affedemezsiniz! Bu sizin haddinize değil!” diye seslendi.
Açılım tartışmalarının yeniden gündeme taşındığı bir dönemde, bir şehit anasının bu tepkisi hiç de şaşırtıcı değildi.
Şaşırtıcı olan ise devletin en üst düzey güvenlik makamlarından birinin tepkisi oldu.
Güler, parmağını sallayıp:
“Hadsiz konuşma! Sen şehit anasısın, o kadar!” dedi.
Bu sözler yalnız Pakize Ana’yı değil, çadırdaki tüm şehit ailelerini ayağa kaldırdı. Tepki büyüdü. “Hadsizlik sizdedir” diyen şehit yakınlarının tepkisi aslında yalnız o anın değil, yılların birikmiş öfkesinin yansımasıydı.
Pakize Ana’nın Sözleri: Siyasi İklimin En Net Göstergesi
Akbaba’nın Veryansın TV’ye yaptığı açıklama, meseleye ışık tutuyor:
“O tepkileri PKK’ya gösterin. Meclis’te slogan attırıyorsunuz.
Şehitlerin katilini affediyorsunuz!
Hadsiz ben miyim siz misiniz?”
Pakize Ana’nın çıkışı, Türkiye’de geniş bir kesimde dile getirilemeyen ama yüreğin derininde hissedilen bir duygunun ifadesi haline geldi:
Devlet, teröre karşı tavrını yumuşatıyor mu?
Bu soru, şehit ailelerinin “tören” değil “şehadet” diye gördüğü atmosferde soruluyorsa, mesele artık toplumsal barometrede kritik bir seviyeye ulaşmıştır.
İmralı Tartışmaları, Öcalan’ın ‘Dinlenmesi’ ve Siyasetin Sessizliği
Akbaba’nın yalnız iktidara değil, muhalefete—özellikle CHP lideri Özgür Özel’e yaptığı çağrı da aynı kırılmanın diğer yüzüydü:
“Adalet Masası’na gelin! Şehitlerin hesabını sorun!”
Pakize Ana’nın Özel’e yönelik çağrısı açık bir mesajdı:
- İktidar açılımın kapısını aralıyor, muhalefet ise sesini yükseltmiyor.
- Devlet aklı ile toplum vicdanı arasında büyük bir uçurum oluşuyor.
- Şehit aileleri yalnız bırakılıyor.
Bu nedenle Akbaba yalnız iktidarı değil, “suskunluğuyla” eleştirdiği muhalefeti de göreve çağırıyor.
Bir Makalenin Ana Sorusu: Türkiye Nereye Gidiyor?
Yaşanan olay, kişisel bir tartışma değil; Türkiye’nin içine sürüklendiği siyasi iklimin simgesidir.
Şu sorular artık daha yüksek sesle soruluyor:
- Terörle mücadelede taviz mi veriliyor?
- Şehit ailelerinin itirazı neden tahammülsüzlükle karşılanıyor?
- Devlet ile şehit anaları arasında neden böylesine gergin bir çizgi oluştu?
- İmralı tartışmaları kimin projesi, kimin stratejisi?
Pakize Ana’nın çıkışı, yalnız bir annenin isyanı değil; yıllardır ağır bedeller ödemiş bir toplumun en çıplak feryadıdır.
Sonuç: Bir Şehit Anasının Parmağı, Bir Bakanın Parmağından Daha Meşrudur
Pakize Akbaba’nın sessizce oturması değil, konuşması gerekir. Çünkü bu ülkenin evlatlarını toprağa verenlerin sözleri, her türlü siyasi makamdan daha yüksektir.
Devletin en üst düzey isimleri bir şehit anasına “hadsiz konuşma” diyorsa…
O toplumda önce hadsizlik, sonra vicdan tartışılır.
Ve bugün tam da bunu yaşıyoruz.
Bu makale, yalnız yaşanan bir olayın değil, Türkiye’nin içinde bulunduğu büyük siyasal ve toplumsal kırılmanın resmini ortaya koymaktadır.
