Okumadan, araştırmadan, fikir üretmeden topluma yön veremezsiniz, alternatif oluşturamazsınız.”
Burhanettin Yılmaz
Türkiye’de halktan yana siyaset iddiası taşıyan bir partinin en büyük engeli sadece karşısındaki iktidar değildir. Asıl engel, kendi içine ördüğü korku duvarlarıdır. Parti içinde konuşamayan, eleştiremeyen, fikir üretmekten kaçınan kadrolarla iktidar alternatifi olunmaz. Hele ki halkı özgürleştirme iddiasındaki bir yapı, kendi içinde özgür tartışma ortamını tesis edemiyorsa, ne inandırıcı olabilir ne de umut olabilir.
Bu ülkede artık kimse kuru vaatlere inanmıyor. Halk, çözüm istiyor. Çözümse ancak okuyan, düşünen, cesaretle konuşan kadrolarla üretilebilir. Ancak biz hâlâ “ne derler?”, “bunu söylersem çizilirim”, “bir daha listelere giremem” korkusunu aşamıyoruz. Oysa suskunluk, örgütün yavaş ölmesidir.
Her mahallede, her ilçede; kendi çıkarını değil halkın çıkarını önceleyen, biat değil cesaret gösteren insanlar çoğalmalı. Belediye başkanından milletvekiline kadar herkesin bu gerçeği görmesi gerekir: İktidar olmak, sadece seçim kazanmak değil, halkın güvenini kazanmaktır. Bu güven de ancak dürüst, şeffaf, ilkeli ve cesur bir örgütlenmeyle kurulur.
Halkın karşısına sadece yüz değiştiren ama zihniyeti aynı kalan kadrolarla çıkamayız. Artık bu parti susanlarla değil, konuşanlarla; bekleyenlerle değil, inisiyatif alanlarla yürümeli. Korkmadan konuşmalı, çekinmeden üretmeli, omuz omuza örgütlenmeliyiz.
Son söz şu:
Korkusuzca konuşan bir örgüt kurmadan, halkın karşısına iktidar alternatifi olarak çıkamayız. Önce içerideki duvarları yıkalım ki, dışarıdaki kaleleri aşabilelim.
&&&&&&&&&&&&
Biz diyoruz ki:
- Korku duvarlarını yıkmadan, cesaretle konuşmadan, fikri ve örgütsel özgürlüğü kurumsallaştırmadan iktidar olunamaz!
- Parti içi demokrasi, sadece prosedür değil bir mücadele alanıdır.
Eleştiriye açık olmayan, katılımı engelleyen, halkın değil hizbin sesini dinleyen yapılarla yol yürünmez. Suskunluk, çürümeyi; çürüme, kaybetmeyi getirir. - Kadrolarımız okuyan, araştıran, çözüm üreten bireylerden oluşmalı.
Sadece alkışlayan değil, sorgulayan; sadece bekleyen değil, harekete geçen insanlar örgütün taşıyıcısıdır. - Delege değil, direnişçi ruhlu emekçilerle ilerlemeliyiz.
İdeolojik donanımı, ahlaki tutumu ve halkçı çizgisi olan her yoldaş, bu mücadelede başımızın tacıdır. - Belediye başkanları, kamu gücünü değil adaleti temsil etmelidir.
Örgütü şekillendirmeye çalışan değil, örgütün kararlarına saygı duyan yöneticilerle büyürüz. - Susmayacağız, çekinmeyeceğiz, vazgeçmeyeceğiz!
Önce içerdeki sessizliği yeneceğiz. Sonra sokakta, sandıkta, meydanlarda bu halkla birlikte İktidarı kuracağız.
Çünkü biliyoruz ki:
Korkusuz bir örgüt, halkın umudu olur.
Korkuya teslim olan ise, sadece tabela değiştirir.




