Türkiye siyasetinde seçim kazanmanın yolu, kişilere endeksli kampanyalardan değil, halka dokunan, kamucu ve sosyal adalet temelli politikalardan geçiyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihsel birikimi, tam da bu çizgi üzerine kuruludur: Halkçılık, devletçilik, laiklik ve sosyal adalet.
Kişiler Değil, Politikalar Kazandırır
Son yıllarda siyaset giderek kişiselleşmiş durumda. Partilerin geleceği, belirli figürlerin popülaritesiyle ölçülüyor. Ancak CHP’nin tarihi bize şunu gösteriyor: CHP, bir liderin değil, bir fikrin partisidir.
Bugün CHP, iktidar yürüyüşünü hızlandırmak istiyorsa, bunu yalnızca İmamoğlu’nu, Özel’i veya başka bir ismi savunarak değil; halkın gündemine dokunan ekonomik, sosyal ve adalet temelli politikaları öne çıkararak başarabilir.
Kişiler gelir geçer, ama politikalar kalıcıdır. Halk, “kimin” değil, “nasıl” yönetileceğini merak ediyor. Pahalılığa, işsizliğe, yoksulluğa, adaletsizliğe çözüm isteyen seçmen; slogan değil, çözüm görmek istiyor.
CHP’nin Tarihsel Tutumu: “Aklansın, Gelsin”
CHP tarihinde yargıya intikal eden isimler konusunda her zaman temkinli bir çizgi izlenmiştir.
İsmet İnönü döneminden bu yana parti içinde “aklansın gelsin” anlayışı bir ilke olarak benimsenmiştir. Çünkü CHP’nin varlık nedeni, hukukun üstünlüğünü savunmak ve adaleti siyasallaştırmamak olmuştur.
Bu anlayış, bireyleri değil, sistemi merkeze alır.
Bugün de aynı ilke geçerliliğini korumalıdır:
Kim olursa olsun, yargı süreci devam ederken partiyi kişisel savunuların değil, kurumsal duruşun temsil etmesi gerekir.
Kamuculuk ve Halkçılık: CHP’nin Kazanma Reçetesi
CHP’nin tarihsel kodlarında iki kavram belirleyici olmuştur: Kamuculuk ve Halkçılık.
- Kamuculuk, piyasanın değil, toplumun çıkarını esas alır. Enerjiden sağlığa, eğitimden tarıma kadar devletin yönlendirici rolünü öne çıkarır.
- Halkçılık, sınıf farklarını değil, eşit yurttaşlık bilincini savunur. Herkes için adil bir yaşamı hedefler.
Bugün toplumun en büyük talebi, ekonomik güvencedir.
Emeklinin, işçinin, çiftçinin, esnafın, gençlerin umudunu diri tutacak politikalar üretmek CHP’nin tarihsel sorumluluğudur.
Seçim kazanmak, ekranlarda isim tartışmakla değil, mutfağa girip halkın sofrasındaki eksik tabağı tamamlamakla olur.
Sonuç: Fikri Olmayanın İktidarı Olmaz
CHP’nin önünde tarihi bir fırsat var. Ancak bu fırsat, kişisel popülariteye değil, kurumsal kararlılığa dayanmak zorunda.
Bugün halkın beklediği, umut verici bir “sol kalkınma vizyonu”dur.
İdeolojik temeli sağlam, halkın gerçek sorunlarını gözeten, kamucu bir CHP; yalnızca seçim kazanmaz, aynı zamanda toplumsal dönüşümün öncüsü olur.
Kısacası:
Kişiler değil ilkeler, isimler değil politikalar kazandırır.




eşitlikçi kamucu, yesil sosyal ekonomiyi savunmal kısacası buna MOR YESIL KAMUCU EKONOMIde denir. eşitlik sadece toplumsal sınıf ve tabakalar arasında değil. en önemlisi de Toplumsal Cinsiyet Esitligidir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği tüm eşitsizlikler kaynağıdır. Bu eşitsizlik giderildikce tüm eşitsizlikler yok olmaya yüz tutar. Bu anlamda temel insan haklarını savunarak; hak ihlallerine karşı bir duruş çok önemli. İnsan hakları ile insandır. e de,işte,sokakta evde heryerde herkese insan hakları,demokrasi ve özgürlükleri savunmak gerekir. farklılıkların eşitliği ve kardeşliği ülkede birliğin garantisi olacaktır. sevgili yazarımız yazınızı çok beğendim. Bu konulara da parmak basarsanız. çok daha güzel olur diye düşünüyorum.
Bir-çok güçlükler ve engeller karşısında bulunduğumuzu biliyoruz.Bunlarin hepsini inceleme ile gayret ve iman ile ve millet aşkının sarsılmaz kuvvetiyle birer birer cozup sonuçlandıracağız.O millet aşkı ki her şeye rağmen içimizden sönmez bir kuvvet,dayanıklılık ve ates kaynağıdır. M. Kemal ATATURK