“Tüzükler halkın iradesini yok sayıyorsa, seçimler sadece tiyatrodur!”
Demokrasi Maskesi Altındaki Despotizm
Türkiye’de demokrasi kavramı, yıllardır bir ambalaj olarak kullanılıyor. Sandık, halk iradesinin değil, dar kadro iktidarlarının aracı hâline getiriliyor. Siyasal partiler, demokrasi söylemini ağızlarından düşürmüyor ama kendi iç işleyişlerinde demokrasiyi yok sayıyorlar.
Bu çelişkinin temel nedeni nispi temsil ilkesinin tüzüklerden dışlanmasıdır. Eğer bir partinin tüzüğü, halkın iradesini örgüt yapısına doğrudan yansıtacak mekanizmalardan yoksunsa, orada “parti içi demokrasi” yoktur. Parti içi demokrasi yoksa, ülkeye demokrasi vaat etmek de yalandır, ahlaksızlıktır.
Siyasetin Ahlakı: Halk İradesine Saygı
Siyaset ahlak ister. Ahlakın temel ölçütü, halkın iradesine saygı göstermektir.
Ancak mevcut düzen, halkın değil, küçük kliklerin iradesine göre işliyor.
Ahlaksızlığın Temel Nedenleri:
- Delegasyon Sistemi → Parti üyeleri değil, önceden belirlenen delegeler söz sahibi.
- Dar Kadro Yönetimi → Küçük bir grup, binlerce üyenin iradesini gasp ediyor.
- Nispi Temsilin Yokluğu → Azınlık gruplar, çoğunluğu temsil ediyormuş gibi davranıyor.
Bu sistemde, tabanın iradesi yerine tavandan gelen talimatlar uygulanıyor. Sonuç: Demokrasi yok, despotizm var.
Nispi Temsil Olmadan Demokrasi Olmaz
Demokrasinin özü, çoğunluğun iradesinin örgütlü yapıya yansımasıdır. Ancak nispi temsil yoksa, çoğunluk hep kaybeder, azınlık hep kazanır.
Nispi Temsil Nedir?
- Oy oranına göre temsil hakkı sağlar.
- Her görüşün, aldığı destek kadar söz hakkı olur.
- Çoğulculuğu, katılımı ve eşitliği güvence altına alır.
Bugün CHP dahil birçok siyasi partide, bu sistem uygulanmıyor. Sonuç olarak:
- Parti örgütleri genel merkez tarafından belirlenmiş küçük gruplara teslim ediliyor.
- Üyeler sadece “seyirci” hâline getiriliyor.
- Delegeler, önceden hazırlanmış listelerle seçiliyor, tabanın iradesi bypass ediliyor.
- Belediye Başkanları ilçe başkanı ve yönetimleri koltuktan aldığı güçle dizayn ediyor.
CHP Tüzüğü ve Tuzla Gerçeği
CHP’nin tüzüğünde parti içi demokrasiyi güçlendirecek birçok ifade varmış gibi görünse de, pratikte işler bambaşka. Özellikle delegasyon sisteminde nispi temsil esasının yokluğu, en büyük demokrasi krizini yaratıyor.
Tuzla Örneği: Halkın İradesi Nasıl Gasp Ediliyor
- CHP Tuzla’da yapılan delege seçimlerinde üyelerin iradesi tam anlamıyla yansıtılmadı.
- Önceden belirlenen listeler dayatıldı, demokrasi adı altında antidemokratik yöntemler kullanıldı.
- Sandığa katılım oranı düşük bırakıldı, örgütlü çoğunluk yerine dar gruplar kazandı.
- Bu nedenle üyelerin çoğunluğu yönetimde temsil edilmiyor.
Özetle, tüzüğün açıkça sağladığı “katılım” hakkı kağıt üzerinde kaldı. Demokrasi, yerelde bir despotizm pratiğine dönüştürüldü.
Siyaset, Ahlak ve Örgütlü Mücadele
Bugün siyaset, ahlaktan kopmuş durumda. Ama bu yalnızca liderlerin değil, örgütlü halkın da sorumluluğudur. Eğer üyeler, haklarını ve temsil taleplerini örgütlü biçimde savunmazsa, demokrasi lafta kalmaya devam eder.
Ne Yapmalı?
- Tüzük Reformu Şart → Nispi temsil esas olmalı.
- Delegasyon Sistemi Değişmeli → Üyenin oyu doğrudan etkili olmalı.
- Taban Söz Sahibi Olmalı → Kararlar yukarıdan değil, aşağıdan alınmalı.
- Denetim Mekanizmaları Güçlenmeli → Şeffaflık olmadan demokrasi olmaz.
- Delege Aday olarak Seçilmeli → Delege olmak isteyen, ilçeye yazılı olarak müracaat yapmalı ve üyelerin onay almalı (birileri tarafından değil, özgür iradesi ile seçilmeli)
Sonuç: Demokrasi Maskesini Yırtmak
Siyaset ahlak ister. Ahlak, halkın iradesine saygı duymaktır.
Nispi temsil olmadan demokrasi olmaz.
Bugün Tuzla’da, İstanbul’da, Türkiye’de yaşanan sorun aynıdır:
- Halk iradesi yok sayılıyor.
- Parti içi demokrasi yok ediliyor.
- Demokrasi maskesiyle despotizm sürdürülüyor.
Gerçek bir demokrasi istiyorsak, önce tüzüklerden başlamalıyız.
Çünkü tüzük, bir partinin anayasasıdır; anayasasında halk yoksa orada demokrasi de yoktur.
