Türkiye’nin siyasi arenasında kullanılan her kelimenin bir anlamı, bir ağırlığı vardır. Ancak bazı kelimeler, yalnızca bir söylem değil, bir zihniyetin aynasıdır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyaset girdabında telef olup gidecek?” sözleri, yalnızca bir siyasi rakibe yönelik bir ifade değil, ülkenin içinde bulunduğu derin krizin bir yansımasıdır.
Telef Olan Ne?
Anadolu insanı, bir hastalık veya felaket sonucu hayvanların ölmesine “telef oldu” der. Ancak bugün telef olan yalnızca hayvanlar değil, bir milletin umutlarıdır. Telef olan, Türk ekonomisidir—her geçen gün eriyen alım gücü, artan enflasyon ve işsizliğin pençesinde kıvranan milyonlarca insan. Telef olan, demokrasidir—hukukun üstünlüğü yerine kişisel çıkarların gözetildiği bir sistem. Telef olan, adalettir—bağımsız olması gereken yargının siyasi hesaplarla şekillendiği bir düzen.
Telef olan, milyonlarca emeklinin, işçinin, memurun, çiftçinin, gencin hayatıdır. Geleceğe umutla bakması gereken gençler, yurtdışına kaçmanın yollarını arıyor. Telef olan, “milletin hizmetkarı” diye yola çıkıp bir kenara atılan Ak Partili kadrolardır—bir zamanlar idealler uğruna mücadele edenler, bugün sistemin çarkları arasında kaybolmuş durumda.
Telef Olmamak İçin
Bu kötücül aklın yakıp yıkmadığı, canından bezdirmediği, inim inim inletmediği, “telef etmediği” ne kaldı? Ancak unutulmamalıdır ki, bir millet telef olmaz. Tarih boyunca nice zorluklar aşılmış, nice karanlık dönemler geride bırakılmıştır. Bugün de, halkın iradesi ve ortak mücadelesiyle, bu düzen değişebilir.
