Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Macaristan dönüşünde uçakta yaptığı açıklamalar, siyasetin bir kez daha “yeni anayasa” gündemine odaklanacağını gösteriyor. “Sivil ve demokratik bir anayasa” çağrısı yapan Erdoğan, 40 yıl önce darbe döneminde yazılan anayasanın artık Türkiye’yi taşıyamayacağını söylüyor.
Bu sözler, kulağa demokratik bir dönüşüm isteği gibi gelebilir. Ancak gerçekler çok daha farklı. Çünkü Türkiye’nin bugünkü sorunları bir anayasa metninin ötesinde, sofraya ekmek koyamayan milyonların yaşadığı ekonomik ve toplumsal krizlerle ilgilidir. Halkın gerçek gündemi yoksulluk, işsizlik ve adaletsizliktir.
Gerçek Gündem: Geçim Sıkıntısı
Bugün Türkiye’de asgari ücretli geçinemiyor, emekli ay sonunu getiremiyor. Gençler iş bulamıyor, beyin göçü artıyor. Milyonlarca aile, temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Pazarda meyve sebze fiyatları cep yakıyor, kiralar fırlamış durumda, elektrik ve doğalgaz faturaları ödeme sınırlarını zorluyor.
Bu koşullarda “anayasa” tartışması yapmak, yangın yerindeki bir evde perde rengi konuşmaya benziyor. Halk için yeni anayasa değil, ekmek, aş, barınma ve güvenli bir gelecek önceliklidir.
Demokrasi Lafa Değil, İcraata Bakar
Yeni anayasa çağrısında bulunan siyasi iktidar, mevcut anayasanın pek çok hükmünü uygulamıyor. Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımıyor, ifade özgürlüğünü sınırlandırıyor, öğrencilerin barışçıl gösterilerini polis zoruyla bastırıyor. Gazeteciler, siyasetçiler ve akademisyenler düşüncelerinden dolayı yargılanıyor, hapsediliyor.
Sivil anayasa çağrısı yapmak güzel bir söylem olabilir. Ancak bu söylemin içinin dolu olması gerekir. Demokrasi önce davranışla, hukukla, eşitlikle, özgürlükle başlar. Bugün Türkiye’de özgürlükler sistematik şekilde kısıtlanırken, bu tür çağrıların halkta karşılık bulması zor.
Siyasetin Ahlaki Krizi
Türkiye’nin asıl ihtiyacı, sadece metinlerde değil, uygulamada da adaleti önceleyen ahlaklı bir siyaset anlayışıdır. Yolsuzlukla mücadele eden, halkın parasını halka harcayan, gençlerin önünü açan, toplumu kutuplaştırmayan, hesap veren bir siyaset kültürüne ihtiyaç vardır.
Bugün siyasette en büyük eksik ahlaktır. Yasaya sadakat değil, siyasi ikbal kaygısıyla yapılan yorumlar; halkın refahı değil, yandaşın zenginliği önceleniyor. İşte asıl anayasa meselesi burada başlıyor.
Halkın Sesi Asla Susmaz
Yeni anayasa, elbette bir ülkenin demokratikleşme sürecinde önemli olabilir. Ancak zamanlama ve niyet belirleyicidir. Türkiye’nin gerçek sorunlarını perdelemek, gündemi anayasa tartışmalarıyla meşgul etmek, halkın sesini bastırmaya yetmeyecektir.
Bu ülkenin ihtiyacı yeni bir anayasa değil; adalet, aş, ekmek ve vicdan sahibi yöneticilerdir.
Yazar:
[Burhanettin Yılmaz]
Tarih: 22 Mayıs 2025





