Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi, Dünyanın en haklı savaşının içinden çıkmış, kurtuluşa ve Anti Emperyalist, Halkçı, Devletçi ve Devrimci kuruluşa öncülük etmiş kadrolar tarafından savaş meydanlarında kurulmuştur. Fiili örgütlülüğü şekli örgütlülüğünden çok daha önce ve öndedir. Bu özellikleriyle bir benzeri olmayan dünyanın en eski ve uzun ömürlü partilerinden biridir.

Kuruluş İlkeleri, Mücadelenin içinden süzülerek bilim ve toplum sosyolojisiyle bütünleşerek belirlenmiştir.

İlkelerinin her biri ayrı ayrı toplumsal sorunlara çözüm üretmiş, yeni bir devlet, yeni bir ulus yaratmıştır.

Bu ilkelerdir ki, Cumhuriyet Halk Partisini yüz yılı aşkın bir süredir ayakta tutuyor. Çok partili demokratik siyasal tarih içinde çok badireler atlatmış; mallarına el konulmuş, kapatılmış, yöneticileri tutuklanmıştır.

12 Eylül Askeri Darbesi Türk siyasi hayatını, Demokrasisini, ekonomisini, kalkınma modelini, Eğitim sistemini param parça etmiş; Laik, Demokratik, Halkçı, Devletçi, Devrimci devlet, İslamcı-Dinci ve giderek otoriter, baskıcı parti devletine dönüşmüştür.

Bu dönüşüm süreci, Cumhuriyetin kurucusu Cumhuriyet Halk Partisini de etkilemiş; ilkelerinden, demokratik geleneklerinden koparmış; örgütleri ilkesiz, faydacı, pentagon/Fetö artıklarının işgaline uğramıştır. Türkiye, yüzyılın her alanda en bunalımlı dönemini yaşamasına, halkı büyük bir sefalet içinde olmasına karşın; bir umut örgütü olamamış, birkaç puan farkla birinci parti kimliğiyle övünmekten öteye geçememiştir.

Partide siyasal rekabet; ilkesiz, hukuk dışı ve bir ölçüde kamu gücü kullanılarak yapılır duruma gelinmiştir. Partinin bir yarısı diğer yarısını ötekileştirmekte ve dışlamakta beis görmemektedir.

Her bir yurttaşımızı olumsuz etkileyen ekonomik-sosyal –siyasal krize rağmen seçmenin %30’u kararsızdır; Siyaset Kurumuna güvenini yitirmiştir.

CHP, eğer iktidara gelmek istiyorsa önce bu sorunu çözmeli, iktidar ve diğer muhalefet partilerinden uzaklaşmış bu % 30 seçmenin güvenini kazanmalıdır.

Bu da ilkeli, kararlı, geleneklerine ve kültürüne bağlı inançlı örgütle olur. Baskıcı-otoriter iktidara karşı mücadele yöntemi ve örgütlenme modelinin örnekleri Dünya Siyasal Tarihinde mevcuttur.

CHP’nin kuruluş süreci, ilkeleri ve tarihi tek başına bir direnç örgütü modelidir.

Sorun tarihteki CHP ile bugünkü CHP arasındaki farktadır.

Baskıcı-Otoriter/Parti Devletine karşı iktidar mücadelesi, kendi içinde ve halkla ilişkilerinde güçlü bir örgüt gerektirirken; CHP örgütleri bu yükü taşımanın çok uzağına düşürülmüştür.

Bu yazımı yazarken 38. Kurultay’ın iptaline ilişkin kararının gerekçesi açıklandı; Mahkeme bu kararıyla Cumhuriyet Halk Partisi örgütünün ortasın adeta bomba bıraktı, ne zaman patlayacağı belli değil. Bu konuda hukuki değerlendirmelerimi bir sonraki yazımda ele alacağım.

Ancak CHP’nin Sayın Genel Başkanı ve yönetimini bekleyen bir görev var; Yolsuz, Hukuksuz, Şaibeli Kurultay tartışmalarına son verilmeli; ilgilileri istifa etmeli ve geleceğe yol açmalıdırlar. Bilinçli, kararlı, sorumluluklarının bilincinde, kendi içinde ve halkla ilişkilerinde iletişimi güçlü örgütler oluşturulmalı; bu örgütler ki demokratik yöntemlerle üst yöneticilerini seçmeli, programını, projesini hazırlamalı ve paydaş demokratik örgütlerle birlikte iktidar yoluna girilmelidir.

Her bir birey ve Halk, CHP iktidarında hangi sorununun nasıl ve ne zaman çözüleceğini bilmeli ve inanmalıdır.

Çağdaş medeniyet seviyesini hedeflemiş olan Türkiye, bugün Emperyalistlerin güdümündeki Ortadoğu bataklığına doğru sürüklenmektedir.

Çarpıcı bir cümleyle ifade etmek gerekirse Cumhuriyet Halk Partisi Üniversite sınavına hazırlanan lise öğrencisi gibi ders çalışmalı; örgütünü ve kadrolarını hazırlamalıdır..

Bu günkü CHP, bu gereklilikten çok uzaktadır.