Cemil DEVECİ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Devlet, Mafya Ve Ekonomik Kriz Üçgeni/Susurluk’tan Bugüne Bir Kısır Döngü

Devlet, Mafya Ve Ekonomik Kriz Üçgeni/Susurluk’tan Bugüne Bir Kısır Döngü

1970’li yılların başından bu güne Türkiye, siyasal şiddetin ve devlet içi gizli yapılanm

Advert
featured
service
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Advert

1970’li yılların başından bu güne Türkiye, siyasal şiddetin ve devlet içi gizli yapılanmaların gölgesinde geldi. NATO’nun “komünizmle mücadele” adına örgütlediği kontrgerilla tipi yapılar, Türkiye’de “özel harp dairesi”, “derin devlet”, “ülkücü komandolar” gibi adlarla sahneye çıktı.

Bu yapılanmalar, Soğuk Savaş mantığıyla, “Komünizm tehlikesi” neden gösterilerek; iç düşman yaratmak, toplumu kutuplaştırmak, gerekirse şiddeti araç olarak kullanmak amacıyla oluşturulmuştur. Türkiye’de bu senaryo defalarca sahnelendi; 1971 Muhtırası, 1978 Maraş Katliamı, 12 Eylül Darbesi, ardından PKK Terörü ve faili meçhul cinayetler zinciri…

Devletin içinde yasadışı bir ağ örüldü.

1996’daki Susurluk kazası, bu ağın bir anlık perde aralanmasıydı. Bir milletvekili, bir polis müdürü ve kırmızı bültenle aranan bir mafya lideri aynı araçta kaza yapmıştı. O kazada sadece insanlar ölmedi; devletin namusu da enkazın altında kaldı.

O gün, “devlet–mafya–siyaset” üçgeni ifşa oldu ama üzerine gidilemedi, hesap sorulamadı. TBMM Susurluk Komisyonu ve Kutlu Savaş raporlarının gereği yerine getirilmediği gibi; aksine, o yapı biçim değiştirerek bugüne taşındı.

Bugün, yeniden benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Ekonomik darboğaz, devletin zayıflayan kurumsal yapısı ve iktidarın mutlak güç arzusu; devletin suç örgütleriyle olan ilişkisinin yeniden görünür hale gelmesine yol açtı.

Yolsuzluk, kara para aklama, rüşvet, mafyatik koruma ilişkileri artık sadece iddia değil, ekonominin bir parçası haline geldi.

Devletin güvenlik, adalet, vergi ve ticaret sistemleri; parti kontrolü altında siyasallaştıkça, suç ekonomisi de güç kazandı. Çünkü her otoriterleşme süreci, “yasal denetimden kaçan” paralel bir ekonomik düzen üretiyor.

Bu tabloyu sadece iç dinamiklerle açıklamak yeterli olmayabilir; Türkiye, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ekseninde, 2000’li yıllardan itibaren bölgesel rol kapma hayaline sürüklendi.

Bu süreçte devlet, Ortadoğu tipi “rejim dayanıklılığı” refleksleri geliştirdi:

Yargı bağımsızlığının zayıflaması, medyanın kontrol altına alınması, muhalefetin kriminalize edilmesi ve ekonomik kaynakların iktidar çevresinde toplanması gibi…

BOP’un demokrasi getireceği umulurken, Türkiye dâhil birçok ülke yolsuzluk, otoriterlik ve mafyalaşmış siyaset sarmalına girdi.

Bugün yaşadığımız ekonomik krizin kökleri de bu yapısal çürümeye dayanıyor.

Bir ülke, üretmeden kazananların eline bırakılmışsa; emeğin değil, rantın ve korkunun hüküm sürdüğü bir düzende istikrar beklenemez, beklenmemelidir.

Mafya ve suç örgütleri, yalnızca yeraltında değil; ihalelerde, medyada, siyasette, spor kulüplerinde ve hatta dini yapılarda bile kendine alan açıyor.

Bu, sıradan bir yolsuzluk değil; devletin çöküş belirtileridir.

PEKİ ÇIKIŞ YOLU NEDİR? Bu sorunun yanıtını önümüzdeki günlerde bir kez daha tartışmaya açmak kaydıyla şimdilik şu başlıkların altını çizmekle yetinelim.

*Öncelikle, bu kısır döngüden kurtulmak için devletin yeniden hukuk temelli bir meşruiyet zemini üzerine inşa edilmesi şarttır.

*Bağımsız yargı yeniden tesis edilmeden hiçbir reform kalıcı olamayacağı gibi, ne ekonomik kalkınma ve ne de demokrasi kurumsallaşabilir.

*Kamu yönetiminde şeffaflık sağlanmalı; ihale, bağış, vakıf ve kamu kaynakları denetime açılmalıdır.

*Siyasi partiler yasası ve seçim sistemi demokratikleştirilerek lider merkezli otoriter yapılar yerine toplumsal temsil güçlendirilmeli.

*Ekonomide üretim esaslı, bölüşüm adaletini gözeten bir model benimsenmeli; çünkü yoksulluk, her zaman otoriterliğin ve mafyalaşmanın gıdasıdır.

*Devlet, yeniden halkın ortak evi haline gelmeli; iktidarın ve suç örgütlerinin sığınağı olmaktan çıkmalı; toplumsal barış yeniden tesis edilmelidir.

*Susurluk’tan bugüne değişmeyen hukuk dışı ilişkiler ağı yırtılmalı; devlet yurttaşlarıyla bütünleşmelidir…

Devlet, Mafya Ve Ekonomik Kriz Üçgeni/Susurluk’tan Bugüne Bir Kısır Döngü
+ - 0

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin