Av. Cemil DEVECİ
2019-2024 Samsun/Atakum
Belediye Başkanı
Dünya siyasetinin dört ayrı köşesinde; Avrupa Ukrayna-Rusya; Orta Doğu, İsrail- Filistin (Gazze), Lübnan, İran; Kafkaslar ve Uzak Doğu’da eş zamanlı yaşanan gelişmeler, aslında tek ve büyük sorunun farklı cephelerdeki yansımaları olup, küresel ticaret ve enerji koridorlarının geleceğini ve tabi en önemlisi de Dünya Barışını etkilemektedir.
Gazze’den Kafkaslar’a Kırılgan Barış:
Gazze’de; ölüm, sürgün, açlık ‘İnsanlığın’ gözleri önünde yıllardır sürerken; bölgedeki kıtlık resmen teyit ediliyor ve ‘İnsanlık Dramı’, yeniden diplomasi masasında baskı unsuru olarak yerini alıyor.
İsrail–Lübnan sınırında tırmanan gerilim, savaşın genişleme ihtimalini diri tutuyor. Bu tablo yalnızca bölge barışı için değil, küresel enerji piyasaları için de tehdit oluşturuyor. Lübnan cephesinde çıkabilecek yeni bir savaş, petrol fiyatlarına şok dalgaları gönderebilir; kalkınmakta olan ülke halklarının yaşam koşullarını daha da zorlaştırabilir.
Kafkaslar’da, Ermenistan–Azerbaycan arasında Trump’ın hakemliğinde gerçekleştirilen Barış anlaşması ve açılan Zengezur koridoru ilk bakışta umut vaadetse de kırılganlığı da içinde barındırıyor.
Öngörülemezlikler olsa da ‘Kuşak Yol’ projesiyle öne çıkan, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’ın omurgasını oluşturduğu ‘Orta Koridor’ Zengezur koridorunun açılmasıyla yeniden stratejik değer kazanacaktır. Ancak sürece Rusya ve İran’ın da katılması, kuşkularının ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Uzak Doğu’da Çatışma ve Ekonomik Durgunluk:
Asya-Pasifik cephesinde Çin–Filipinler sürtüşmesi, Güney Çin Denizi’ndeki sıcak çatışmalar; ABD’nin askeri garantileri, bu riskin şimdilik bölgesel kalmasını sağlıyor. ABD-Çin arasındaki ekonomik rekabet, Çin ekonomisinde
kısmen yavaşlama ve iç talep sorunları oluşturmakta bu da emtia piyasalarında dalgalanmalara yol açmaktadır. Bu durum, Kuşak-Yol Projesi’nin ekonomik altyapısını zayıflatmaktadır.
Marksist-Leninist Sosyalist solun, 21. yy. Sosyalizminin ve üçüncü yol sosyal-siyasal projelerinin bir bir çökmesinin ardından; Kapitalizm de kendini yönetemiyor. Dünyanın yarısından fazlası seçimle gelmiş otoriter yöneticiler tarafından yönetiliyor. (Bu konuyu ayrıntılı olarak bir sonraki yazımda ele alacağım)
BRICS ve Kuşak-Yol (BRI) ile Kesişen Noktalar:
BRICS genişlemesi ve Kuşak-Yol İnisiyatifi (BRI); her ikisi de Batı merkezli finans ve ticaret ağlarına alternatif üretmeyi hedefliyor. (Kuşak-Yol Girişimini bir önceki yazımda hedefleri ve ilkeleriyle anlatmıştım). Kafkasya’daki yeni ulaştırma hatları ya da Orta Doğu’daki enerji denkleminde bu projeler doğrudan etkili. Çin için Gazze’deki ateşkes ya da Kafkas koridorları, yalnız insani ya da bölgesel değil; aynı zamanda Kuşak-Yol’un güvenliği anlamına geliyor.
Kuşak-Yol, daha çok altyapı ve lojistik ağı inşa etmeye, karşılıklı ve eşitlik ilkesi ışığında iktisadi kalkınmaya odaklanırken; BRICS, finansal egemenlik ve politik güç merkezileşmesi arıyor. Biri “yol”, diğeri “para ve siyaset”. Orta Doğu krizleri, BRICS ülkelerini enerji güvenliği üzerinden aynı masaya oturtabiliyor; Kuşak-Yol ise bu masanın üzerinde haritaları değiştiriyor.
Türkiye, bu resimde üç boyutlu bir rol üstleniyor:
Kızıldeniz hattı sekteye uğrarken, Bakü–Tiflis–Kars demiryolu ve Orta Koridor yeniden önem kazanıyor. Ancak petrol fiyatlarındaki her dalgalanma, Ankara’nın dezenflasyon programını zorlayabilir ve zorluyor. Türkiye Gazze için insani koridor diplomasisine aktif katılarak, hem bölgedeki konumunu ve hem de küresel konumunu güçlendirebilir. Türkiye’nin iktisadi ve sosyal sorunlarını çözebilmesi başka iç siyasal sorunlarının yanında, jeopolitik gücünü doğru, barışçıl ve kalkınmacı bir anlayışla kullanmalıdır. Orta Koridor güvenliği ve sürdürülebilirliği, turizm gelirlerinin devamlılığı, faiz indirimiyle başlayan “kontrollü gevşeme” politikası, bu dış risklerin iyi yönetilmesine bağlıdır.
Sonuç:
Gazze’deki kıtlık, Kafkasya’daki koridor ve Güney Çin Denizi’ndeki çatışma ihtimali…
Hepsi, aynı soruya çıkıyor: Küresel ticaretin güvenliği nasıl sağlanacak?
Batı’nın NATO merkezli güvenlik politikaları, Çin’in Kuşak-Yol’u, BRICS’in finansal dayanışması ve bölgesel barış girişimleri… Hepsi bir arada, yeni bir dünya düzeninin parametrelerini yazıyor. Türkiye ise coğrafi konumuyla yalnız izleyen değil; bu tabloda oyunun kurallarını değiştirebilecek ya da ortak olabilecek aktörlerden biridir.
-Bir sonraki yazım, bu sorunların kaynağı ‘Kapitalizm Kendini Yönetemiyor’ olacak ve seriyi böylece tamamlayacağız.



