Cemil DEVECİ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Türkiye Örneği

Türkiye Örneği

Türkiye’de özellikle 2010’lu yıllardan itibaren demokratik gerileme gözle görülür hale gelmiştir:

Advert
service
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Advert

Türkiye’de özellikle 2010’lu yıllardan itibaren demokratik gerileme gözle görülür hale gelmiştir:

Anayasa değişiklikleriyle güçler ayrılığı zayıflatılmış, başkanlık sistemiyle yürütme yetkisi tek kişide toplanmıştır.

OHAL süreciyle binlerce kişi ihraç edilmiş, medya organları kapatılmış, üniversiteler susturulmuştur.

Yargı ve medya büyük ölçüde iktidarın denetimine girmiştir.

Gezi Davası, HDP/DEM’e yönelik operasyonlar, Kobane Davası; CHP’ye yönelik operasyonlar Büyükşehir Belediye Başkanları dahil seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanması yerlerine kayyum atanması gibi süreçlerle muhalefet kriminalize edilmiştir.

Bu tablo, klasik faşizmin değilse bile, Dimitrov’un tarif ettiği otoriter baskı rejimlerinin yeniden güncellenmiş halini andırmaktadır.

 

 

III. Direniş ve Mücadele Yöntemleri: Dün ve Bugün

  1. Birleşik Cephe Bugün de Geçerli

Dimitrov’un önerdiği birleşik cephe stratejisi bugün de anlamlıdır. Türkiye’de ve dünyada baskıcı rejimlere karşı, sol-sosyal demokrat, liberal, merkez sağ ve muhafazakâr demokrat kesimlerin birlikte hareket edebilmesi; asgari müştereklerde (Demokratik özgürlükçü Anayasa, hukuk devleti, ifade özgürlüğü, seçim güvenliği) uzlaşması hayati önemdedir.

  1. Yerel Dayanışma Ağları ve Sivil Toplum

Günümüzün baskıcı rejimleri, merkeziyetçi yöntemlerle toplumu kontrol altına alırken; yerel düzeyde örgütlü halk hareketleri, kooperatifler, çevre örgütleri ve kadın dayanışma grupları, direnç odakları yaratmaktadır.

  1. Medya ve Dijital Alanın Kullanımı

Tıpkı 1930’larda radyo ve basının devlet kontrolüne alınması gibi, bugün de yazılı e sözlü basın iktidar kontrolüne alınmış olup sosyal medyaya yönelik sansür uygulamaları da söz konusudur; ancak aynı zamanda dijital platformlar, bağımsız gazetecilik ve halkın haber alma hakkı açısından alternatif bir mecra olma özelliği taşımaktadır. Yeni mücadele, bu alanlarda görünür olmayı da içermektedir.

  1. Uluslararası Dayanışma ve İnsan Hakları Kurumları

1920–1930’larda milliyetçi izolasyon içindeki halklar, dış dünya ile bağ kurmakta zorlanmıştı. Bugün ise insan hakları örgütleri, Avrupa Konseyi, BM raporları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gibi mekanizmalar, hem baskının belgelenmesi hem de uluslararası baskı kurulması açısından önemlidir.

 

Sonuç: Geçmişin Dersleri, Bugünün Mücadelesi

Tarih, otoriterliğin kendi kendine geri çekilmediğini, ancak güçlü ve örgütlü halk muhalefetiyle geriletilebileceğini göstermektedir. Dimitrov’un öne sürdüğü gibi, otoriterliğe karşı etkili mücadele ancak geniş halk kesimlerinin birleşik, ilkeli ve sürekli direnişiyle mümkündür. Türkiye’de ve dünyada demokrasiye, özgürlüklere ve eşitliğe inanan herkesin ortak zeminde buluşması, içinde yaşadığımız dönemin en yakıcı ihtiyacıdır. (Yazım, konuyla bağlantılı olarak Türkiye Örneği/2 ve Otoriterliğe Karşı Birleşik Direniş/3 başlıklarıyla devam edecektir.)

 

 

Türkiye Örneği
+ - 0

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin