Cezmi DOĞANER
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Körebe Oyunu

Körebe Oyunu

Türkiye son dönemlerde toplumsal ve siyasal hayatıyla, tüm kurumlarıyla, ekonomisiyle, hukukî ve sosyolojik yapısıyla dünyada eşi görülmemiş bir devletsiz düzene, daha doğrusu düzensizliğe, kanunsuzluğa, kuralsızlığa savruluyor

Advert
service
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Advert

Cezmi Doğaner/ Avrupa Sosyal Demokrat hareketi Başkanı

 

Türkiye son dönemlerde toplumsal ve siyasal hayatıyla, tüm kurumlarıyla, ekonomisiyle, hukukî ve sosyolojik yapısıyla dünyada eşi görülmemiş bir devletsiz düzene, daha doğrusu düzensizliğe, kanunsuzluğa, kuralsızlığa savruluyor. Uçurumdan hızla aşağı doğru yuvarlanan bir yaprak gibi adeta.

Türkiye, dünyadaki bütün değişimlere, dönüşümlere rağmen çağdışı, gerici, radikal bir savrulma içinde. Değişim ileri doğru değil, geçmişe doğru; bozulmuş, işlevselliğini yitirmiş bir geçmişe, bir anlayışsızlığa doğru sürükleniyor.

Eğitim sistemi vatandaşları bugüne ve yarına hazırlayacak bir bakıştan çok uzak. Çağdaş, aklı başında, bilimsel düşünceye sahip bireyler yetişmiyor. Bireylerin yeteneklerini, meraklarını ortaya çıkaran bir müfredat yok. Eğitim sorunlarını çözecek bir akıl da yok. Sorunların hep kenarında dolaşılıyor. Taze, genç dimağlar hurafelerin kucağına bırakılıyor. Cehalet övülüyor. Zeki, başarılı insanlar bu sistemde cezalandırılıyor. Sistem tarikat ve cemaatların kuşatması altında.

Eğitimsiz ulus körebe oyunu oynayan çocuğa benzer. Körebe oyunu oynayan çocuklar başına gelecekleri bilmezler ve olacak sonuçlardan habersizdirler. Önünü göremeyen çocuk ayağını boşa atar, bir engele çarpar, başını bir yere çarpar, vücudu yaralanır, sakatlıklar olur. Körebe oyunu oynayan çocuğun başına geleceklerden nasıl bilgisizlik içinde fiziksel ve ruhsal yapısında onarılmaz sakatlıklar yaşarsa, ulusça eğitim düzeyimizin geliştirilmemesi, çağdaş, kaliteli ve bilimsel bir yapıdan uzak uygulamalar ulusça sakatlıklar, gerilikler ve uyumsuzluklar yaşamamıza neden olacaktır.

Eğitim, ne sadece bilgi, ne de ezberlenip tekrar edilen deneyim formülleridir. Eğitim bütün bu bilgilerin, birikimlerin ve deneyimlerin insan ruhunda ve zekasında özümsenmiş ve benimsenmiş özü ile bütünleşmiş vücut bulmuş halidir.

Eğitim düzeyi yüksek bireylerin oluşturduğu toplum geçmişini, geleceğini, bugününü, yarınını iyi düşünür, geleceğini iyi programlar ve planlarlar. Bilimsel, teknolojik ve dijital devrim çağını yaşayan uygar dünya da onurlu, bilinçli ve özgür yerini alan toplumlar varlığını sürdürürler.

Eğitimli insan dünyadaki durumunu anlamasına yarayan bilgiyi ve yolların edinmiş insandır. Onurlu, bilinçli ve özgür toplumlar eğitimle var olurlar. Dünyada varlığımızı devam ettirmenin ilk şartı eğitimdir. Nurullah Ataç: “Öyle ise özgür kişi kimsenin kölesi, tutsağı olmadığı gibi kendi kendisinin de kölesi, tutsağı olmayan kişi, düşüncelerine birer tutku gücü verebilmiş olan kişidir. Demek ki özgürlük istemek, ancak düşünen, duygularına kapılmadan çıkarını aramadan dü- şünebilen kişinin işidir, ancak onun hakkıdır… Bir düşüncenin gerçekten doğru olup olmadığının anlaşılabilmesi için de söy- lenebilmesi gerektir. Bir şeyler düşünüyorsunuz, ama kimseye açılıp tartışmaya giremiyorsunuz ki, ‘Yanıldığınızı size kim anlatacak?”

Eğitim sistemi derhal laik, bilimsel, demokratik rayına oturtulmalı. Modern ve çağdaş eğitim Türkiye’nin tamamına fırsat eşitliği de sunularak üretilmelidir. Eğitim parasız olmalıdır. Anadolu’nun zeki, çalışkan çocuklarını büyük şehirlerde ekonomik gücü olan çocuklarla eşit düzeye getirmelidir. Türkiye’nin bu gücü, birikimi ve deneyimi vardır.

Körebe Oyunu
+ - 0

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin