İstanbul’da toplanan Sosyalist Enternasyonal, Türkiye’de yaşanan gözaltı ve tutuklama dalgası karşısında sessiz kalmamalı.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Sosyalist Enternasyonal toplantısı, dünya genelindeki sosyalist, sosyal demokrat, demokrat ve sol partileri bir araya getirdi. Uluslararası sosyalist hareketin en geniş katılımlı organizasyonu olan bu birlikteliğin başkanlığını İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, başkan yardımcılığını ise CHP Genel Başkanı Özgür Özel üstleniyor.
6 kıtadan 81 ülkeyi temsilen 89 tam üye partinin katıldığı toplantı, istişari ve gözlemci üyelerle birlikte toplam 115 bileşeni temsil etti. Enternasyonal’in üye partileri arasında Gana’dan İspanya’ya, Arjantin’den Portekiz’e kadar çok sayıda iktidar partisi yer alıyor.
“Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”: Tesadüf Mü, Mesaj Mı?
Toplantının ana teması dikkat çekiciydi:
“Hak Ettiğimiz Bir Dünya İçin: Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz – Değerler ve Dayanışma Temelinde Küresel Bir Vizyon”
Bu başlık, Türkiye’de son günlerde yaşanan siyasi gelişmelere doğrudan bir gönderme niteliği taşıyor. Halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarının ve üst düzey kamu görevlilerinin “etkin pişmanlık” beyanları üzerinden tutuklanması, demokrasiye açık bir müdahale olarak değerlendiriliyor.
Genişleyen Operasyon: Sessizlik Kabul Edilemez
31 Mayıs Cumartesi sabahı başlatılan son operasyonla birlikte, aralarında Büyükçekmece, Gaziosmanpaşa, Avcılar, Seyhan ve Ceyhan belediye başkanlarının da olduğu çok sayıda CHP’li yönetici gözaltına alındı ve 22 isim tutuklandı. Süreç, daha önce Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasıyla başlamış, ardından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ve Şişli Belediye Başkanı Emrah Şahan gibi isimlerle ilgili iddiaların basına yansımasıyla daha da genişlemişti.
Bu gelişmeler, Türkiye’de muhalefet belediyelerine yönelik sistematik bir baskı dalgası olarak yorumlanıyor.
Enternasyonal’in Tarihsel Sorumluluğu
Sosyalist Enternasyonal, köklerini 19. yüzyıldaki işçi sınıfı hareketinin uluslararası örgütlenmelerine dayandırıyor. Modern formu ise 1946’da COMISCO ile başlatılan süreçte, 1951 yılında Frankfurt’ta düzenlenen kongreyle kuruldu. O tarihten bu yana sosyal demokrat, sosyalist ve işçi partilerini bir araya getirerek küresel adalet, demokrasi ve dayanışma değerlerini savunmayı misyon edindi.
Bugün bu misyon, sadece geçmişin bir hatırası değil; doğrudan güncel bir sorumluluk. Türkiye’de demokratik yollarla seçilmiş yöneticilerin hukuki dayanağı zayıf iddialarla tutuklanması, yalnızca iç politika meselesi değildir. Bu, aynı zamanda uluslararası demokratik kamuoyunun sınandığı bir andır.
Şimdi Ne Yapılmalı?
Sosyalist Enternasyonal’in, bu gelişmelere karşı açık, kararlı ve net bir duruş sergilemesi bekleniyor. Türkiye’de demokrasiye ve halk iradesine yönelen bu müdahaleler karşısında;
-
Sessizlik bir seçenek olmamalıdır.
-
Dayanışma çağrıları lafta kalmamalıdır.
-
Demokrasi, sadece Avrupa başkentlerinde değil, İstanbul, Adana ve İzmir’de de savunulmalıdır.
CHP’nin bir üyesi olduğu bu küresel oluşumun, halkın seçtiği yöneticilere yönelik siyasi operasyonlara karşı sessiz kalması, örgütün ilkelerine de aykırıdır.
Sonuç: Dayanışma Varsa Umut Vardır
Sosyalist Enternasyonal, İstanbul’daki toplantısında “ya hep beraber ya hiçbirimiz” diyerek birlik ve dayanışma ruhuna vurgu yaptı. Şimdi bu sözleri gerçek bir tutuma dönüştürme zamanıdır. Aksi halde, halkların umudu olmaktan çok uzak bir görüntü çizilecektir.
Demokrasiyi savunmak evrensel bir görevdir. Türkiye’de yaşananlar karşısında uluslararası sosyalist hareketin ne yapacağı, sadece bugünü değil yarını da belirleyecek.
