Halkımın sıcacık bir yüreği vardır.
O sıcacık yüreği kazanmak hiç de zor değildir; küçük şifreleri vardır. Yeter ki şifreyi çözün… Şifreyi çözdüğünüz anda, sel gibi peşinizden akar.
Halkım dengelere önem verir.
Mazlumdan yanadır; zalimin yanında ise el pençe divan durur.
Halkım küçük değişikliklere bayılır.
Arada bir küçük dokunuşlar yapın, gönlünü kazanın.
Mesela sabah dünya halklarının kardeşliğinden dem vurun, öğlene milliyetçilik nutku atın…
Ya da öğlen “Yargı bağımsızdır” deyin, akşam savcılara talimat verin…
Halkım tarafsızdır, iyi bir hakemdir.
Ceza sahasına girer girmez kendinizi yere atın.
“Rakibin gözü değmiştir” der ve penaltıyı verir.
Halkım namusuna sahip çıkar.
Hicranlı filmlerin ayrılık sahnelerinde gözyaşları sel olur; kız kardeşi ya da sevdiği buluşursa alnından vurur.
Halkımın ruhu demokrattır.
Demokrasiyi dilinden düşürmez.
“Kodumu oturtur” kavramı, takdirin en yüksek mertebesidir.
Halkımın yumuşacık yüreği vardır; mağduru görünce ciğeri yanar.
Kabadayılık yapın, vurun, kırın, çalın, çırpın ama hep mağdur edebiyatı yapın. Göreceksiniz, halkımın gözüne gireceksiniz.
Halkım yalanla gerçeği bir bakışta ayırt eder.
Musa’nın asasıyla Kızıldeniz’i ikiye ayırdığına inanır, ama aya ayak basma görüntüleri konusunda şüpheye düşer.
“Benim türbanlı bacıma saldırdılar” dediğinizde inanır; saldırılmadığının video kaydını görse de inanmaz.
Halkım hoşgörülüdür.
Yol ihalesinden rüşvet almak için yol yapanları, yol yapıp yolunu bulanları hoş görür. Yol yapıldığı için sevinir. “Çalıyor ama iş yapıyor” kavramını dünyaya tanıtmıştır.
Halkım çok çalışkandır.
Ama bazen içinden dayanılmaz bir çalışma arzusu geldiğinde, bir yere oturur ve geçmesini bekler.
Halkım sağlığına ve spora önem verir.
Göbeğinin yerlere kadar sarktığına bakmayın; zengin göstermek için göbek bırakır.
Halkım işini bilir.
Onların vergilerini çarçur etseniz de, kapısında gördüğü kömürü ve makarnayı kar hanesine yazar.
Halkım tarihe değer verir.
Sıkıştığınızda “Hani o İnönü var ya, İnebahtı Deniz Savaşı’nın (1571) onun yüzünden kaybedildiğini unutmayın” deyin; engin tarih bilginiz alkış toplar.
Osmanlı İmparatorluğu, Abdülhamid döneminde Anadolu’nun ortasına sığacak kadar küçülse de, halkım Abdülhamid’in hiç toprak kaybetmediğini zaten bilir.
Halkım eğitime önem verir.
Cumhuriyet öncesi okur-yazar oranı %10 civarında olsa da, harf devrimiyle insanların bir gecede cahil kaldığına üzülür. Dedesi mezardan kalksa kendi mezar taşını okuyamaz; ama halkım dedesinin mezar taşını okuyamadığı için kahrolur.
Halkımın güzel özellikleri say say bitmez.
İşte ben halkımı, bu güzellikleri ve bu özellikleriyle seviyorum.
Halkımın bu özelliklerine hitap edin; gelecek seçiminiz garanti…



