‘’Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.’’
İktidar, yandaş medya ve trol sürüsü bunu en iyi şekilde uyguluyor.
Aynı yalanı sürekli söylüyor, aynı masalı sürekli anlatıyorlar…
Nasıl ki yıllarca Fetö ile beraber yürüdüler ve işler karışınca cami avlusuna bıraktılar, kendilerini dışındaki herkesi Fetöcü ilan ettilerse…
Feto ile ismi aynı cümle içinde geçemeyecek olanlar bile ‘’Acaba doğru mu? Yoksa ben de mi Fetöcüyüm?’’ diye kendilerinden şüphe etmeye başladılar.
Para sayma makineleri, ayakkabı kutuları, bıbıcımlı sıfırlama konuşmaları hiç olmamış da Fetö uydurmuş algısı yaratacaklar ya…
Para sayma makineli, ayakkabı kutulu, bıbıcımlı günleri de Fetö ile mücadelede milat ilan ettiler.
‘’Madem onlar Fetö kumpasıydı; neden el konulan paraları hırsızlığı babadan öğrenmişlere faiziyle iade ettiniz?’’ sorusuna ahraz oldular.
Taktik aynı…
Masumlara suçlu, suçlulara masum algısı…
Diploması şaibeli olanın, kapı gibi diploması olanı ‘’Diplomasız’’ ilan etmesine hiç girmeyeceğim.
Yıllarca çalanlar, parsel parsel satanlar, peşkeş çekenler; şimdi bunları başkalarına mal etmeye çabalıyorlar.
En azından ‘’Hepsi yapıyor’’ dedirtmeye çalışıyorlar.
Her gün bir CHP’li belediye başkanı ve bürokratları gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.
Özellikle en kritik görevdeki bürokratlar tercih ediliyor.
Elbette kimseye kefil olamam ama hala iddianamelerinin olmaması onların masum olma ihtimallerinin çok yüksek olduğunu gösteriyor.
Sistemli bir şekilde yapılan bu gözaltı ve tutuklamalar algı yönetimi amaçlı…
Öyle olmasa Ankara’yı parsel parsel satan adam ve yavrusu gevrek gevrek sırıtıp ortalıkta gezebilir miydi?
Öyle olmasa; kayda değer hiçbir işte çalışmamış ama televizyon kanalı sahibi olmuş, yüz milyonlarca liralık malikanede oturan; kiralık evde oturanı ‘yolsuzlukla suçlayabilir mi?
Elbette, iktidarın bu saldırgan tavrında oylarının erimesinin de payı var.
Ya iktidar ellerinden gider de bu hırsızlıkların, hukuksuzlukların hesabı sorularsa…
‘’Çaldıklarınız sizin olsun. Haydi bırakın’’ denilse, arkalarına bakmadan giderler.
Ama yiyip, içip; hesabı ödemeden kaçmak yok!
Ya hesap ödenecek ya bulaşıklar yıkanacak!
Elbette bu devran dönecek…
Mustafa Kemal, tekrar Samsun’a çıkacak, bu saltanat bitecek!
İşte o gün; yolsuzlukların, hırsızlıkların, peşkeşlerin, hukuksuzlukların hesabı sorulacak…
Karanlıklar aydınlatılacak, ahrazların dili açılacak!
