Remzi Uysal – Lübeck, 2 Eylül 2025
YouGov araştırma şirketinin son yaptığı “Yarın seçim olsa hangi siyasi partiye oy verirsiniz?” anketi, Almanya’da siyasetin geleceği açısından kaygı verici bir tablo ortaya koydu. Irkçı, yabancı ve mülteci karşıtı söylemleriyle bilinen AfD (Almanya için Alternatif) partisi yüzde 27 oy oranına ulaşarak, federal hükümette yer alan partilerin dahi önüne geçti.
Bu sonuç, kimi çevreleri şaşırtırken kimileri için beklenen bir gelişmeydi. Ancak bir gerçek var ki: Almanya’da sağ popülist ve ırkçı görüşlerin yükselişi artık göz ardı edilemez boyutlara ulaştı.
Irkçı Damar Yeniden Hortluyor
Almanya’da faşizmin izleri hâlâ tam anlamıyla silinmiş değil. Tarihsel olarak var olan ırkçı damar, mülteci meselesi gibi bahanelerle yeniden hortlamaya çalışıyor.
1980’li ve 1990’lı yıllarda da benzer akımlar görülmüş, fakat Willy Brandt, Helmut Kohl, Helmut Schmidt, Hans-Dietrich Genscher gibi devlet adamlarının ortak aklı sayesinde bu hareketler daha filizlenmeden boğulmuştu. Bugün de aynı reflekslere ihtiyaç var.
Almanya Bir Göç Ülkesi
Almanya’da nüfus yaşlanıyor ve üretime genç nüfus lazım. Çözüm, göçmenlerin ve mültecilerin topluma kazandırılması, eğitilmesi ve üretime dahil edilmesi.
Bu gerçeği sağcı partiler bile inkâr edemiyor. Ancak ırkçılığın yükselişi bu süreci baltalıyor.
Bu nedenle çoğulcu ve katılımcı demokrasiye inanan herkesin AfD’nin yükselişine karşı aktif mücadele yürütmesi zorunludur.
Devlet Susar, Ama Sadece Bir Yere Kadar
Unutulmamalıdır ki, hükümet başka şeydir, devlet başka şey. Almanya’da derin devlet aklının, AfD’nin iktidara gelmesine izin vermeyeceğini düşünüyorum.
Bugün sessiz kalıyor olabilirler; belki de sınırın zorlanmasını bekliyorlar. Ancak yarın, demokrasi düşmanlarının önü mutlaka kesilecektir.
Trump ve Musk’un Hesapları
ABD eski Başkanı Donald Trump ve iş insanı Elon Musk’un, Batı Avrupa’yı karıştırma ve AfD’yi destekleme çabaları olduğu konuşuluyor. Ama ben bunun kalıcı başarıya dönüşeceğine inanmıyorum.
AfD’nin uzun vadede siyaset sahnesinde güçlü kalabileceğini düşünmüyorum. “Niyet başka, kısmet başka” sözü burada da geçerli olacaktır.
Demokratik Direnç Tek Çare
Bir siyasetçi dostumun dediği gibi: “Bu böyle devam edemez, dört yıla kalmaz AfD kapatılır.”
Bu, Almanya’daki demokratik direncin hâlâ canlı olduğuna dair önemli bir işarettir.
Bugün hükümette ya da muhalefette bulunan partiler, demokrasiye sahip çıkan bir akılla hareket etmek zorundalar. Çoğulcu ve katılımcı demokrasi anlayışını genişletmek, yalnızca siyasetçilerin değil toplumun da görevidir.
Üçüncü Felaketin Bedeli Olmaz
Almanya, 20. yüzyılda iki büyük felaket yaşadı. İkincisi yalnızca Alman halkı için değil, insanlığın tamamı için bir yıkımdı.
Almanya’nın üçüncü bir felaketi yaşama lüksü yoktur.
AfD’nin yükselişi bu felaketin ayak sesleri gibi algılanmalıdır. Bugün suskun kalmak yerine, demokrasiye sahip çıkan herkesin harekete geçmesi gerekmektedir. Aksi halde Almanya kendi mezarını kendi elleriyle kazmış olur.
