Remzi Uysal – 6 Haziran 2025
Dört gündür bir grupla birlikte bulunduğum Balkanlar’da, çocukluğumdan itibaren kulak verdiğim anıların izini sürüyorum. Babamın 93 Harbi (1877-78) göçmenlerinden, benimse 1912-13 Balkan Harbi’nden kıyımla kurtulup Anavatan’a sığınanların anlattıklarını dinleyerek büyüdüğüm o insanlar, “Bizim eski Urumeli” diye söze başlar, gözleri uzaklara dalarak anlatırlardı.
Ama aslında cümlelerle değil, o cümlelerin içindeki ruhla bize bir şey öğretmek istiyorlardı:
“Vatan” kavramının ne olduğunu…
Belki de asıl muratları buydu.
Dün gece, Kuzey Makedonya’nın güneybatısında, deniz seviyesinden yaklaşık 700 metre yükseklikte yer alan Ohri kentinde konakladık. Bu kültür ve eğitim gezimizde Makedonya, Kosova, Karadağ ve Arnavutluk’u kapsayan dört ülkeyi ziyaret ediyoruz. Şimdilik sadece birkaç kısa not aktarabiliyorum; dönüşte gezi boyunca tuttuğum notları daha kapsamlı olarak yazmayı planlıyorum.
Arnavutluk’un başkenti Tiran’da dikkat çekici bilgiler ve gözlemler edindik. Enver Hoca’nın (1908-1985) Arnavutluk’u 1946-1985 yılları arasında demir yumrukla yönettiği dönemde dinî hayatı tamamen yasakladığı bilinir. Ancak Şkodra şehrinde, bir spor salonuna çevirdiği tek bir kiliseyi –Kutsal Stefan Kilisesi’ni– ve başkent Tiran’da da Ethem Bey Camii’ni yıkmamış. Belki birer “uyarı anıtı” olarak, belki de tarihsel yüklerini korusunlar diye. Ethem Bey Camii’nin hemen karşısında ise Arnavutluk’un ulusal kahramanı İskender Bey’in devasa bir heykeli yer alıyor.
İskender Bey (1405-1468), Osmanlı sarayında yetiştirilen bir rehin prens olarak askeri eğitim almış, 1423-1443 yılları arasında Osmanlı ordusunda kurmay subay olarak görev yapmıştı. Ancak 1444’te isyan edip dağlara çekildi. Arnavut halkından kurduğu birliklerle tam 24 yıl boyunca Osmanlı kuvvetlerine karşı, iyi bildiği coğrafyada, “vur-kaç” taktikleriyle direniş gösterdi. Fatih Sultan Mehmet’in bile zorlukla başa çıkabildiği bu direnişçi subay, 15. Osmanlı saldırısında, Şkodra Kalesi’nde hem savaş meydanında hem hayata karşı son direnişini vermişti.
Bugün, Arnavut halkı için İskender Bey hâlâ büyük bir kahramandır. Sadece bir asker değil, aynı zamanda ulusal kimliğin sembolü haline gelmiştir.
Şu anda Ohri’deyiz. Göl kenarında, sakin bir akşam geçiriyoruz. Ohri Gölü, 30 km uzunluğunda, 14 km genişliğinde, en derin noktası 288 metre olan ve yaklaşık 1 milyon yıl önce tektonik hareketlerle oluşmuş muhteşem bir doğa harikası. Ertesi gün bavul telaşı olmadan gölde bir tekne turuna çıkacağız. Bu huzurlu atmosferde, gezimizin son günlerine dair gözlemlerimi de toparlamaya çalışacağım.
Dilerim bu yaz tatilinde biraz soluklanmak, geçmişle bağ kurmak ve yaşadığımız toprakların hemen yanı başında, bize çok da uzak olmayan coğrafyalarda yaşanmış acıları ve kahramanlıkları hatırlamak isteyen herkese bu satırlar küçük bir pencere açar.
Herkese iyi bayramlar!



