Alper AKÇAM
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kahraman Kadınlarımıza Selam…

Kahraman Kadınlarımıza Selam…

5 Aralık, ülkemizde “Kadın Hakları Günü” olarak kutlanıyor. Tam doksan bir yıl önce, 5 Aralık 1934 tarihinde genç Türkiye Cumhuriyeti, birçok Avrupa ülkesinin de önüne geçerek kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermişti.

Advert
featured
service
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Advert

 

5 Aralık, ülkemizde “Kadın Hakları Günü” olarak kutlanıyor. Tam doksan bir yıl önce, 5 Aralık 1934 tarihinde genç Türkiye Cumhuriyeti, birçok Avrupa ülkesinin de önüne geçerek kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermişti.

Cumhuriyet kurucusu devrimci gâzilerimizi minnetle, sevgiyle anıyoruz.

Türkiye’de doksan yıl önce kadınlara seçme ve sevilme hakkı verilmesi, somut bir mücadelenin, bir kitlesel baskının sonucu olmamış, Kurtuluş Savaşı’nı kazanıp Cumhuriyet’i kurmuş Gâzi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının devrimci, çağdaş ve hümanist bakış açıları gereği gerçekleşmişti. Cumhuriyet’in sağladığı birçok hak, yakın zamanlara kadar güçlü bir kitle tabanı tarafından savunulamadı. Ülkemizde demokrasi, seçimden seçime oy vermek olarak anlaşıldı, dinin siyasete alet edilmesiyle, basın yayın organlarının tamama yakının belli güçlerin eline geçmesiyle son yerel seçimler dışındaki her seçim ve halk oylamasında demokrasimiz bir adım daha geriye gidiyordu. Bugün yine öyle kritik bir dönemden geçiyoruz. Demokrasi, insan ve kadın haklarına, hatta seçme ve seçilme hakkına yönelik ağır bir saldırı var. Demokrasiyi, barışı, kardeşliği savunan güçler ise kol kola, omuz omuza direniyor. .

Türkiye’de kadın hakları için bir mücadelenin tarihi eski olmakla birlikte, bu mücadele bir aydınlar çevresinin dışına taşıp yığınsal bir güç kazanamadı. Ülkemizde 15-16 Haziran 1970 işçi direnişi, Haziran 2013’te İstanbul Gezi Parkı’nda başlayıp tüm ülkeye yayılan ve günlerce süren kitlesel gösteriler ile son bir yıldır seçilmiş yerel yöneticilere yönelik adaletsiz baskılara karşı yapılan büyük ve coşkulu mitingler dışında yığınsal bir itiraz hemen hiç olmamıştı. Kadınlara şiddeti önlemeye yönelik, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oy birliği ile onayladığı İstanbul Sözleşmesi’nin bir gecede, tek kişilik bir kararla yok sayılmasının karşısında büyük bir tepki bile görülmemişti.

Kadınlarımız Gezi olaylarında vardılar; adalet ve özgürlük arayışındaki son mitinglerde de erkeklerin hemen yanında, hatta önünde var olduklarını açıkça ve yiğitçe gösteriyorlar.

Diğer yandan, Türkiye Cumhuriyeti tarihi, aynı zamanda kadınların kendi hakları için mücadele tarihidir de… Kadınlarımız, Kurtuluş Savaşı’nın en ön saflarında erkeğiyle birlikte düşmana kafa tutmuş, göğsünü germiş, siperlerde düşmana silah sıkmış, düşman kuvvetlerine baskın yapmış, İstanbul’dan ve çoğunluğu Sovyet Rusya’dan gelen silahları İnebolu’dan Ankara’ya, Anadolu’ya onlar taşımıştı. Cephe gerisinde askere elbise dikmiş, tarımı ve hayvancılığı üstlenerek tüm ülkenin karnını doyurmuş, akla gelebilecek her türlü eylem ve etkinliğin içinde olmuştu. Kurtuluş Savaşı’nın ilk romanını yazmış Halide Edip’ten, 16 Haziran 1923 tarihinde Kadınlar Halk Fırkası kuruluşu için başvuran Nezihe Muhiddin’e, edebiyat dünyamızın en saygın adları arasına katılacak Leyla Erbil’e, din bezirgânlarının kışkırttığı beyinsiz tetikçilere kurban ettirilen Bahriye Üçok’a, ÇYDD kurucusu bilim insanı, cemaat ve tarikatların etkili olduğu bir siyasal iktidarın kanserli hasta yatağında polis baskınlarına uğrattığı Türkân Saylan’a kadar, bu ülkenin tarihinde şanla, şerefle anılacak birçok kadın da vardır.

Cumhuriyet tarihinde kadınların kendini var kıldığı, emperyalizme, kadın sinikliği ve ikinci cins olma durumuna karşı isyan ettiği bir tarihtir de. Nezihe Muhiddin’in parti kurmak için başvurduğu o tarihte henüz Cumhuriyet Halk Fırkası kurulmamıştır bile. Başvurusu kabul görmediği gibi, 7 Aralık 1924 tarihinde kurduğu Türk Kadınlar Birliği de türlü oyunlar çevrilerek yok edilmeye çalışılmış, erkek aydın çevre tarafından neredeyse linç edilmişti.

Türk kadınına seçme ve seçme hakkının verildiği 5 Aralık gününün 91. Yıl dönümünde, Türk kadınına ve kadınların yanında yer alacak aydınlara, yalnızca Türkiye’de değil, yakın coğrafyalarda da ezilip toplumun gerisine itilmeye çalışılan, Afganistan’dan İran’a, Gazze’ye, Filistin’e baskı altında tutulan kadınların insanlık mücadelesi adına büyük görevler düşüyor.

İlk görev, oturduğumuz apartmanlardan, mahallelerden, köylerden, kasabalardan, büyük şehirlerin çevre semtlerinden başlayarak, emperyalist politikaların uzantısı cemaat ve tarikatların karanlık ağlarını yırtmak, kendi hayatımızın etkin birer temsilcisi olmak, her alanda ve her konuda demokrasinin, bilinçli ve örgütlü bir toplumun kurulabilmesi için el ele, omuz omuza dayanışma içine girmektir. İlk görev, parlamenter demokrasiyi, gerçek yargı bağımsızlığının olduğu hukuk devleti ve Laik Cumhuriyet ilkelerini yeniden yaşama geçirmektir…

Gününüz aydın olsun değerli dostlar.

 

05 Aralık 2025, Alper Akçam

6 ARALIK.jpg

Kahraman Kadınlarımıza Selam…
+ - 0

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Advert
Advert
Giriş Yap

Sol Medya ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin