Burhanettin Yılmaz
Giriş: 30 Ağustos’un Tarihsel Önemi
Bugün, 30 Ağustos 1922’nin üzerinden 103 yıl geçti. Bu tarih, Türk milletinin tarih sahnesinde yeniden var olduğunu, bağımsızlığını emperyalist güçlere karşı kanıyla, canıyla savunduğunu tüm dünyaya ilan ettiği gündür. Dumlupınar’da, Afyon ovasında, yüzyıllar boyunca hür yaşamış bir millet, zincirlerini kırma iradesini tarihe altın harflerle yazmıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” sözleriyle emanet ettiği bu ruh, Türk halkının bağımsızlık mücadelesinin simgesidir. Ancak bugün, 103. yıldönümünde Tuzla sahilindeki törende gördüklerimiz, bu ruha sahip çıkma noktasında ne kadar ciddi bir sorun yaşadığımızı bir kez daha ortaya koyuyor.
Tuzla’da Törenin Gerçeği: Katılım Neden Bu Kadar Düşük?
30 Ağustos gibi bir milli bayramın Tuzla’da adeta sessizlik içinde geçmesi, bu ülkenin geleceği adına düşündürücüdür. Törene katılım yok denecek kadar azdı. Alanda olması gereken kalabalıklar, coşku, marşlar ve bağımsızlık ruhu yerine, dağınık bir görüntü hâkimdi.
En dikkat çekici durum ise siyasi partilerin katılımındaki farklılıktı:
- AKP İlçe Teşkilatı, disiplinli ve kalabalık bir katılım sağladı. Heykel önünde ilk defa toplu fotoğraflar çektirerek etkinlikte güçlü bir görünürlük sergiledi.
- CHP Tuzla İlçe Örgütü ise ne yazık ki yok hükmündeydi. İlçe Başkanı Hasan Ulvi Zengin tatildeydi. Eski ilçe başkanları katılım salarken, Kadın ve Gençlik Kolları tamamen görünmezdi. İlçe yöneticileri bireysel olarak gelmişti, örgütsel bir bütünlük yoktu.
- CHP Grup Başkanvekili Ali Ekber Kızılkan ve Tuzla Belediye Başkanvekili Gökhan Can, alanda bulunanlarla diyalog kurarak nispeten aktif bir tavır sergilediler. Ancak bu bireysel çabalar, örgütün genel dağınıklığını telafi edemedi.
- Tuzla Belediye Başkanı, protokol gereği ön saflarda toplanan kalabalıkla tokalaştı, fotoğraf verdi ancak onu seçen örgütle, üyelerle, partililerle hiçbir diyalog kurmadı. Bu tutum, örgüt ile yönetim arasındaki kopukluğu açıkça gösterdi.
Delege Seçimleri ve Örgütlü Mücadelenin Krizi
Tuzla CHP, geçtiğimiz hafta yaptığı delege seçimlerinde 400 delegelik bir yapı oluşturdu. Ancak bu seçimlere üye katılımı sadece %15 seviyesindeydi. Bugün milli bayram alanında o delegelerden bir kısmını bile görememek, örgütsel anlayıştaki çelişkinin en somut göstergesi oldu.
Bu soruyu sormak kaçınılmaz:
“Milli bayramlarda alanlara taşıyamadığınız delegeleri, gerçekten halkın iradesiyle mi, yoksa kendinizi seçtirmek için mi belirlediniz?”
Örgütlü mücadele, sadece delege belirlemekle değil, halkı sokağa, alanlara, meydanlara taşıyabilmekle olur. 30 Ağustos gibi bir zafer gününde Tuzla CHP’nin görünmez olması, toplumda derin bir hayal kırıklığı yaratıyor.
Atatürk’süz Kutlamalar ve Sessizlik Kültürü
Törende dikkat çeken bir diğer durum, Atatürk’ün isminin bile tören metinlerinde yeterince vurgulanmamasıydı. Daha da çarpıcı olan, Cumhurbaşkanı’nın Atatürk’süz Zafer Bayramı mesajı oldu.
Ancak asıl düşündürücü olan, bazı CHP’lilerin bu mesaj karşısındaki sessizliği ve alkışlamasıdır. Atatürk’ün komutanlığında kazanılmış bir zaferin 103. yıldönümünde, bu tür bir tepkisizlik, örgütlü bir siyasi partiden çok, dağınık bir topluluk görüntüsü veriyor.
Bu sessizlik, yalnızca siyasi bir tavır eksikliği değil, aynı zamanda tarihsel hafızamızın da ne kadar zayıfladığının bir göstergesidir.
Sert Uyarı: CHP Tuzla İlçe Örgütüne Çağrı
Bugün Tuzla sahilindeki tablo, yalnızca bir bayram töreninin değil, bir zihniyetin ve anlayışın fotoğrafıdır. CHP Tuzla İlçe Örgütü’ne buradan açık bir çağrıdır:
Artık tatil modundan çıkıp mücadele moduna girme zamanıdır!
- 400 delegeyi belirlemek için masa başında çalışıp, milli bayramlarda o delegeleri alanlara taşıyamıyorsanız, bu örgütlü mücadele değildir.
- Kadın ve Gençlik Kollarınız, ülkenin bağımsızlık günü olan 30 Ağustos’ta sahada değilse, bunun hesabını üyelerinize vermek zorundasınız.
- Belediye Başkanı, kendisini seçen örgütle değil, protokol fotoğraflarıyla ilgileniyorsa, bu kopukluğu gidermek zorundasınız.
- Atatürk’süz törenlere, Atatürk’süz mesajlara sessiz kalmak, CHP’nin tarihine ihanettir.
CHP, yalnızca tabelası olan bir parti değildir. CHP, emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesinin partisidir. Eğer bu tarihi mirası layıkıyla taşımak istiyorsak, ilk görevimiz örgütü alanlara taşımak, halkla buluşturmak, bayramlara ve Atatürk’e sahip çıkmaktır.
Unutmayın, örgütlü halk yenilmezdir. Ama örgütsüzlük, sessizlik ve dağınıklık, bizi bu topraklarda yeniden yenilgiye götürür.
Son Söz
103 yıl önce kazanılan zafer, yalnızca bir askeri başarı değil, bir halkın onur mücadelesidir. Bugün o ruhu diri tutmak zorundayız. CHP Tuzla İlçe Örgütü başta olmak üzere tüm partililere çağrımdır:
- Alanlarda olun,
- Delegeleri halkın arasına taşıyın,
- Atatürk’ün izinden yürüyün,
- Sessizliği değil, mücadeleyi seçin.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi:
“Zafer, zafer benimdir diyebilenindir!”



