Demokrasi Mücadelesi Parti İçinden Başlar
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 14 Temmuz 2025 itibarıyla ilçe kongre sürecine resmen girmiş durumda. Ancak bu süreç, sadece parti içi bir rutin olarak değerlendirilemez. İçinden geçtiğimiz siyasal koşullar, bu kongrelerin tarihsel önemini artırıyor. Çünkü Türkiye, yargı sopasıyla sindirilmek istenen belediye başkanlarının, kumpas davalarla siyaset dışına itilen muhalefetin, halkın iradesinin gasp edilmek istendiği bir dönemi yaşıyor. Bu koşullarda CHP’nin önündeki en büyük görev, yalnızca yerel ya da genel seçimlere hazırlanmak değil, kendi içinde gerçek bir demokratik yapılanmayı sağlamaktır.
Kumpaslara Karşı En Güçlü Yanıt: Güçlü Örgüt ve Demokratik Temsil
AKP iktidarı, sadece seçim kazanmaya değil, muhalefeti sistematik biçimde etkisizleştirmeye odaklanmış durumda. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere birçok belediye başkanı ve muhalif yönetici yargı yoluyla sindirilmeye çalışılıyor. İşte bu noktada CHP’nin örgütü, yalnızca seçim hazırlığı için değil, halk iradesinin savunulması açısından da stratejik bir konuma sahiptir.
Ancak bir gerçeği de açıkça ifade etmek gerekir: Örgütü şekillendiren delege yapısı, bugüne kadar ne yazık ki yeterince demokratik işleyememiştir. Mahallelerde kimsenin tanımadığı, partiye uğramayan kişilerin delegelikle ödüllendirildiği; “ağalık” düzenine dayalı seçimlerin yapıldığı bir ortamda, halkın partisine duyduğu güvenin zedelenmesi kaçınılmazdır.
Delege Ağalığına Son Vermeden Halkla Bütünleşme Olamaz
CHP, toplumu dönüştürmek, Türkiye’de demokrasiyi yeniden inşa etmek istiyorsa önce kendi içinde bu ilkelere sımsıkı sarılmak zorundadır. Geçmişin “delege ağaları”, mahallelerdeki çıkar ilişkileriyle kurulan “denge oyunları”, aday listelerine müdahale eden yönetici-prensipleri artık son bulmalıdır.
Demokratik ve liyakate dayalı bir delege yapısı kurulmadan CHP’nin ne iç birliği sağlanabilir ne de toplumla güçlü bir bağ kurulabilir. Özgür iradeyle seçilmiş delegeler, partinin yalnızca iç tartışmalarını çözmez; aynı zamanda halkın güvenini tazeleyen bir yapı kurar.
Çünkü şunu unutmamalıyız: Kendi içinde demokrasiyi işletmeyen bir parti, ülkeye demokrasi getiremez.
Seçilmiş Belediye Başkanlarının Örgüte Müdahalesi Değil, Rehberliği Esastır
Elbette yerel seçimlerde büyük başarılar elde etmiş belediye başkanlarının deneyimi, vizyonu ve halkla kurduğu bağ önemlidir. Ancak bu başarı, örgütü şekillendirme hakkını vermez. Belediye başkanlarının, kongre süreçlerinde liste yapıcı değil, yol gösterici bir misyon üstlenmeleri gerekir.
Örgütlenme sürecinde yöneticilerin, seçilmişlerin ve özellikle yerel iktidarın, örgüt içi seçimlere müdahalesi partiyi zayıflatır. Bu tür hamleler, gençlerin, kadınların ve emekçilerin siyaset yapma iradesini kırar. Bunun yerine, katılımcı, çoğulcu ve şeffaf bir ortamda tüm üyelerin eşit söz hakkı olduğu bir yapı kurulmalıdır.
Gençlerin ve Kadınların Önünü Açmak Zorundayız
Özgür delege seçimleri, aynı zamanda partiye taze kanın da kapısını açar. Gençlik kollarında mücadele eden, sokakta, okulda, iş yerinde halkla iç içe olan gençlerin; toplumsal eşitsizliklere karşı ses çıkaran kadınların partide etkili konumlara gelmesi ancak bu şekilde mümkün olur.
Delege sisteminin liyakat ve mücadele temelli bir biçimde işlemesi, CHP’nin kadrolarını da yenileyecektir. Unutmayalım: CHP iktidar alternatifi olacaksa, gençliğe ve halka güven veren yeni bir kuşakla bu yol yürünecektir.
Sonuç: CHP’nin Geleceği, Bu Kongre Sürecinde Belirleniyor
Bu kongre süreci yalnızca parti yönetiminin belirlenmesi değildir. Aynı zamanda halkın geleceğe dair umutlarının, demokrasiye olan inancının, toplumsal dönüşüm taleplerinin CHP’de karşılık bulup bulmayacağının testidir.
Parti içi demokrasinin işletilmediği yerde ne halk örgütlenebilir, ne iktidar yoluna güvenle çıkılabilir. Artık geçmişin alışkanlıklarına, “benim adamım” anlayışına yer yok. Her CHP’li üye, bu bilinçle hareket etmeli ve özgürce, iradesiyle, kendi delegesini seçmelidir.
CHP, özgür ve adil delege seçimleriyle halkın partisi olur. Ve ancak böyle bir CHP, Türkiye’yi yeniden demokrasiyle buluşturabilir.
Saygılarımla…





